Ana SayfaGüncelYüksekdağ: İktidarın bizimle meselesi hukuki değil hayati

Yüksekdağ: İktidarın bizimle meselesi hukuki değil hayati

HABER MERKEZİ – HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında 20 Eylül’de savcının kendisini tutuklamaya sevk ettiğini televizyondan öğrendiğini söyledi ve “Bizim çeliğimize çifte su verilmiş. Çifte tutuklama kâr etmez. Bu zamana kadar anlayamadılarsa yazık olmuş” dedi. Yüksekdağ ayrıca, “Siyasi iktidarın bizimle meselesi hukuki değil, hayatidir ama bizim hayatımızla ilgili değil, kendi hayatlarıyla ilgilidir” dedi. Mahkeme heyeti ise Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı Aralık’a erteledi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın hakkında hazırlanan yedi ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın 15’inci duruşması, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılıyor.

“Örgüt yöneticiliği”, “Örgüt propagandası yapmak”, “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Suç işlemeye tahrik” iddialarıyla yargılanan Yüksekdağ’ın 83 yıla kadar hapsi isteniyor.

Duruşmaya HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Şahin Tümüklü ve Özlem Gümüştaş ile HDP’li yöneticiler katıldı.

Mahkeme başkanının emriyle duruşmaya 80 izleyici sınırlaması getirilirken, sınırlama yüzünden kısa süreli gerginlik çıktı. Ardından duruşma başladı.

“Depremler ne kadar öncelikli sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu hatırlattı”

Savunmasına İstanbul’da meydana gelen deprem sebebiyle tüm yurttaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunarak başlayan Yüksekdağ, “Umarım korktuğumuz başımıza gelmez, bir facia yaşamak durumunda kalmayız” dedi.

İktidara “felaketlerin önüne geçmesi” gerektiğini söyleyen Yüksekdağ, “Ne yazık ki Türkiye’yi yöneten siyasi yapı doğal afetleri önlemek gibi birinci derece sorumlusu iken siyasi afetler yaratmanın, yaşatmanın peşinde” dedi ve ekledi:

“Türkiye’de yaşanan siyasi afetlerin ardı arkası kesilmiyor. Oysa ki bizim birinci gündemimiz insanların güvenli bir biçimde yaşamasını sağlamak olmalı.
“Bugün İstanbul’da karşıya karşıya kaldığımız deprem riski ve arka arkaya yaşanan iki deprem bizim ne kadar öncelikli sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu hatırlattı. Doğa ve doğanın kuralları bunu hatırlattı.”

Figen Yüksekdağ savunmasında, geçtiğimiz hafta Selahattin Demirtaş’la birlikte haklarında verilen tutuklama kararına ilişkin “Hakkımda çifte tutuklama kararı verenler şunu unutmasın: Bizim çeliğimize çifte su verilmiş. Çifte tutuklama kâr etmez. Bu zamana kadar anlayamadılarsa yazık olmuş” dedi.

“Bir tutuklama yetmedi, iki kez tutukladılar”

Yüksekdağ, savunmasının devamında şunları söyledi:

“Siyasi rezalet yaşandı. Tutuklu olduğum davadan ikinci kez tutuklanmamdan söz ediyorum. İlkleri deneyimliyoruz. Aslında benim tutuklu yargılandığım davadan ikinci kez tutuklanmam bu örneklerden birisi.
“Demirtaş ile birlikte bir gün habersiz ve alelacele bir şekilde savcılık sorgusuna çağrıldık. Hapishanedeki yaşamımızın önemli kısmı SEGBİS odasında geçiyor. Bunlardan birisi olduğunu düşündük. Ama hapishanedeki olağanüstü hareketlilikten olağanüstü bir durum olduğunu anladık. Temel hukuk kriterlerini ihlal ederek gerçekleştirilen bir savcılık sorgusu oldu.
“Yaşananları söylemek benim bile zoruma gidiyor. Yargılandığım isnat edilen suç okundu. Mükerrer bir sorgu olduğunu hatırlattım. Savcı bunu bildiğini söyledi. Bu soruşturma sürecinin hukuka uygun olmadığını ifade etmiş olmamıza rağmen bu sorguyu yapmakta ısrarlı davrandı.
“Anladım ki savcının tasarrufunda olan bir durum değildi. Beklenmedik bir anda yapılan operasyonlardan birisi olduğunu fark ettim. Ben hukuki hakkımı kullandım. Avukatlarım yanımda olmadan ifade vermeyeceğimi, süre istediğimi belirttim.
“Buna itiraz da olmadı. Çünkü itiraz olması için hiçbir neden yok. Buna ilişkin bir engel koymadı. Tutanaklara da o şekilde geçti. İşin en rezalet tarafı şu; savcı beni tutuklamaya sevk ettiğini söyleme gereğini bile hissetmeden tutuklamaya sevk etti. Beni tutuklamaya sevk ettiğini televizyondan öğrendim.
“Türkiye’deki yargı mensupları bunun izahını yapamayacak hale geldi. Ben tutuklanmaya sevk edildiğimde süre verildiğini sanıyordum. Televizyonlardan alt yazı geçmeye başladı. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklamaya sevk edildi. Sonrası kamuoyunun malumu.
“Mahkemeye çıktık. Sulh Ceza Hakiminin nasıl çalıştığı ortada. İktidarın yargıya en fazla müdahale ettiği mahkemelerdir. Kuruluş amacına uygun olarak kendine yüklenen misyonu boşa çıkarmamıştır. İktidar gurur duyuyordu.
“Yine Sulh Ceza Hakimliğinde de sağlıklı bir süreç işlemedi. Halkımıza duyduğumuz saygı gereği çıkar mahkemede söyleyeceğimiz sözü söyleriz. Ne düşündüysek savunuruz. Ben kamuoyunun bizden beklentisini meşru bir görev olarak gördüğüm için o mahkemeye çıktım.
“Ayan olan beyan edildi. Tutuklama kararı verildi. Çifte tutuklanmış olarak karşınıza çıkıyorum. Bir tutuklama yetmedi. İki kez tutukladılar. Benim sözlerim, düşüncelerim, HDP’nin varlığı, HDP’nin taşıdığı önem değişir mi? 22 kez daha tutuklasınlar, hakikat değişir mi?”

“Kim olarak bırakmıyorsun?”

“Ben kendi durumumda bir haksızlık, adaletsizlik dışında bir mağduriyet görmüyorum. Kimse bana ‘yazık’ demiyor. Ama yazık bu iktidara. Eğer bu tip yöntemlere hala eğilim gösteriyor ve başvuruyorsa bu siyasi iktidarın acınacak durumda olduğunu gösterir” diyerek savunmasını sürdüren Yüksekdağ, AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bunları bırakamayız” şeklindeki açıklamasına da değindi.

“Gözle görülüyor, anlaşılıyor ki, tutmuyor, bu gemi yürümüyor. Cumhurbaşkanı çıktı konuşma yaptı: ‘54 kişinin kanı eline bulanmış insanları bırakamazdık.’ Buna benzer cümleleri ilk kez duymuyoruz ondan. Kim olarak bırakmıyorsun? Yargıç olarak mı, heyet olarak mı, bir hukuk kurumu olarak mı?
“Şuna güveniyor: ‘Benden kim hesap soracak ki.’ ‘Yazmışım yasamı, çıkarmışım kararımı, kimse benden hesap soramaz’ diyor. Bütün dünyanın gözünün önünde koskoca bir AİHM kararı ortada dururken -Selahattin Bey bakımından özellikle söylüyorum- tahliye engellendi.
“Benim açımdan ne olur ne olmaz şeytan doldurur, ben beklemiyorum ama ‘Kazara bir tahliye çıkarsa verelim biz tutuklamayı ki çift dikiş giderse sağlam olur’ diye düşündüler herhalde.”

Figen Yüksekdağ, “Siyasi iktidarın bizimle meselesi hukuki değildir. Siyasi iktidarın bizimle meselesi, hayatidir ama bizim hayatımızla ilgili değil, kendi hayatlarıyla ilgilidir” diye de ekledi.

6-8 Ekim süreciyle ilgili soruşturmanın genişletilmesi taleplerini yinelediğini ifade eden Yüksekdağ, şunları dile getirdi:

“Bakın 7 Haziran’ın akabinde üç bakan, İçişleri Bakanı vardı, iki bakan daha vardı. Çözüm sürecinden sorumlu üç bakan istişare görüşmeler altında bizimle görüşmeye geldi. HDP Genel Merkezi’nde bir görüşme gerçekleştirdik.
“Onlar bizden ne istediklerini biz onlardan ne istediğimizi söyledik ve şunu çok net biçimde ifade ettik: Eğer şu an ülkede bir ara durum yaşanıyor, hükümet tek başına kurulamıyor ama bizler bu dönemde HDP olarak hükümet kurulması için çaba gösteririz. Bu süreci tıkayan bir siyasi krize, çözümsüzlüğe iten bir noktada durmayız.
“Hatta o dönem kamuoyunda konuşulan bir seçenekti, CHP ile AKP arasında bir koalisyon kurulma ihtimalini daha reel ve mantıklı gören eğilime girerseniz, biz de bunu isteriz, dedik.”

“Haklılığımızı görmeye devam edecekler”

Yüksekdağ, savunmasını ise şöyle tamamladı:

“Tutuklandığımda, ilk duruşmada ‘buraya yargılanmaya değil, zulmün gözlerine bakmaya geldiğimi’ söylemiştim. Üç yıldır geldim ve gördüm. Bütün milyonlar adına yargılandım.
“Yargılayanların, zulmün gözlerinin içine içine baktım. Yendik, kazandık, yine kazanırız. Zulüm edenlerin korkusunu da gördük, bizim haklılığımızı görmeye devam edecekler.”

Tutukluluğa devam kararı

Avukatların savunmasının ardından Yüksekdağ ardından tekrar söz alarak, “Tahliye talep etmiyorum ama bir çağrım var: Siyasi iktidar benim ve bizlerin davalarından derhal elini çekmelidir” dedi.

Figen Yüksekdağ’ın avukatlarının eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesi talebini reddeden mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 24 Aralık’ta yapılacak.

Ne olmuştu?

20 Eylül’de Yüksekdağ ve Demirtaş hakkında “6-7-8 Ekim Kobani olayları”na dair yeniden soruşturma başlatılmış ve “Devletin Birliği ve bütünlüğünü bozma”, “Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürmeye azmettirme”, “Birden fazla kişi ile birlikte gece vaktinde suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağmaya azmettirme”, “Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme” iddialarıyla tutuklu yargılanmalarına karar verilmişti.


Karınca, Mezopotamya Ajansı

Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında yeniden tutuklama kararı

Yeniden tutuklanan Yüksekdağ ve Demirtaş’ın mahkemedeki savunmaları

Erdoğan’dan ‘yeniden tutuklama’ kararlarına dair açıklama: Bunları bırakamayız

Previous post
Özgürlüğün krizi - Byung-Chul Han
Next post
Ege’de mülteci teknesi battı: Beşi çocuk yedi kişi hayatını kaybetti