Ana SayfaYazarlarElend AydınAlan Kurdi ne diyor? – Elend Aydın

Alan Kurdi ne diyor? – Elend Aydın


Elend Aydın


CIA ajanlarını Che amblemli tişörtler ya da kolyelerle görsek neler hissederiz? Ama en önemlisi, şaşırır mıyız? Sanırım hayır! Zira “öldüremediğini (hem fiziki hem de manevi anlamda) kendininki kıl” parolasıyla yürüdükleri için böylesi kendini tilki sanma tavırlarına girmiyor değiller. Tıpkı talancı şirketlerin, “madene-talana hayır!” amblemli tişörtleri bastırıp, muhaliflere, haberleri olmadan giydirerek kar etmeleri gibi.

Neden ve niçin’leri bilindiği için hatırlatmaya bile gerek yok ama işte Alan Kurdi bebek, kalbimizin tüm denizlerinin kıyısında uyumaya ve ölmeye devam ettiği için susamayız! Zaten BM kürsüsünde riyakârca, bir zulüm mendili gibi sallandırılmak istenen Alan Kurdi de “ben sustum ama siz susmayın” demiyor mu?

Evet, “Aylan” değil, Alan Kurdi! En arkaik Kürtçe isme sahip bu bebek; bir gün büyüyebilip soramayacaksa da, adının Memê Alan Destanı’ndan geldiğini biliyordur muhtemelen. Ama onu şaşırtan, katilin, barbar çetelerin babası olan hünkar hazretlerinin, fotoğrafını bir tokada çevirmeye yeltenip “Aylan bebeği ne çabuk unuttunuz?” demesi, diyebilmesidir.

Bizlerin Kobanê’yi unuttuğumuzu mu sanıyor acaba zat-ı zalimleri! Mesela, çeteleri (evet, çeteleri!) Kobanê’ye saldırmasaydı Alan Kurdi, binlerce yıllık Kurdi topraklarından bir tomurcukken daha kopmak-koparılmak zorunda kalmaz, sonra denizde boğulup ruhumuza tonlarca acı bırakan minicik bedeniyle kıyılara vurmazdı. Durum bu kadar açık ve netken, hangi hakla adı zikredilebiliyor ve cihan fatihi (bu doymak bilmez iştahla Rojava’nın yetmeyeceği açık)fotoğrafını abdestsiz çekilen bir tespih gibi sallayabiliyor?

Evet, katil artık Che amblemli tişört, Alan Kurdi’nin çoktan kuş yavrularına karışmış bedenciğinin fotoğrafını, tehditler savura savura sallamakta ve “ne çabuk unuttunuz?” derken de aslında aynısının birkaç katını “güvenli bölge” adı altında yapacağını ifade etmektedir.

“Sırada ne ve kim var?” sorularıyla oyalanmanın ve geç kalmanın zamanı değil. Ne sevdiklerimizi, Che ve Alan’larımızı (mesela) bizden alabilsinler ne de tişört ve fotoğraflarıyla mütecaviz pozlar takınabilsinler zaten. Alan Kurdi’nin, denizle bir olmuş o bebeğin, hepimizin bebekliğinin sesini duymuyor muyuz? Büyük dünyanın büyüklerine ninniler söylüyor minik kelime dağarcığıyla. Balıklar onun için oyun yüklü rengarenk gemiler oluyor. Köpükler bedenini öpüyor, martılar ona yüz yıllık mutlu ve özgür bir hayat masalı armağan ediyor.

Birlikte göçertilip Akdeniz’in dalgalarına karışarak öldüğümüz Alan bebek, “Beni onlara bırakmayın, beni katillere vermeyin” diyor, diyoruz. Çekeceksiniz ellerinizi beyler insanlık ve onurun değer ve sembollerinden. Kirli, kanlı ellerinize ancak onlara yakışan şeyleri alabileceksizin.

Alan Kurdi çocukluğumuzun en güzel masalında uykuya dalıyor tüm mülteci-ölü çocuklarla birlikte.

Previous post
Erkek egemenliğine karşı kadın emeği: Kibele Tarımsal Üretim Kooperatifi
Next post
Güllü Yılmaz'ı öldüren Can Yılmaz 20 gün önce 'cinayete teşebbüs'ten serbest bırakılmış