Ana SayfaEkolojiHasankeyflilere zorunlu göç dayatması: “Evlerimiz elimizden alındı, ne yapalım?”

Hasankeyflilere zorunlu göç dayatması: “Evlerimiz elimizden alındı, ne yapalım?”

BATMAN – Ilısu Barajı’nda su tutma işlemi devam ederken antik kentte kalmayı sürdüren Hasankeyf sakinleri yerinden edilmeyle karşı karşıya. Kent sakinleri, altyapı çalışmaları tamamlanmayan yeni yerleşim yerlerine taşınmaya zorlanıyor. Mezopotamya Ajansı’ndan Metin Yoksu, Hasankeyflilere mikrofon uzattı.


Haber: Metin Yoksu


12 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Hasankeyf’i sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı’nda su tutma işlemi, tüm tepkilere rağmen devam ediyor.

Hasankeyf’te yaşayanlar ise antik kentte üç kilometre uzaklıkta inşa edilen ve altyapı çalışmaları tamamlanmayan yeni yerleşim yerine taşınma baskısı altında.

Tarihte ilk olarak Moğol istilası sırasında göç etmek zorundan kalan Hasankeyf sakinleri, ikinci göçü 1966 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın kenti ziyareti sonrası yaşadı.

Sunay’ın talimatı ile mağaralarda yaşayanlar nehir kıyısına göç ettirildi. O kent sakinleri bugün üçüncü kez yerlerinden göçertilmekle karşı karşıya.

Tarihi kentteki kamu binalarının tümünün son iki yıl içerisinde yeni yerleşkeye taşınması nedeniyle eski yerleşimde hiçbir resmi kurum yok.

Sakinlerinin bir an önce Hasakeyf’i boşaltmaları için yapıldığı belirtilen bu taşıma işlemlerinin ardından kimi aileler yeni yerleşim yerine taşındı.

Hala kentte kalmayı sürdürenler ise evlerinin tamamen oturulmaya hazır hale getirilmesini bekliyor.

Araçların zorlukla ilerleyebildiği inşaat halindeki kente taşınanlar da taşınmayanlar da şikayetçi.

“Ayrılık bizi üzüyor”

Bunlardan biri evini birkaç ay önce yeni yerleşim yerine taşıyan Ahmet Akdeniz.

Her yerinde anılarının bulunduğu, doğup büyüdüğü Hasankeyf’ten ayrılmaktan üzüntü duyduğunu dile getiriyor Akdeniz.

Çocuklarının geleceği için yeni yerleşime taşınmak zorunda kaldığını ifade ediyor.

“45 metrekarelik afet evlerden gitmemin nedeni kanalizasyonsuz ve iyi olmamasıydı. Ama yeni yerleşimde de inşaat şirketi evleri çok kötü yaptı” diye yakınan Akdeniz, insanca yaşayacakları bir kent istediklerini belirtiyor.

Ahmet Akdeniz

“TOKİ’nin karnesi ortada”

Yeni yerleşim yeri tamamıyla yaşanabilir hale getirilemediği için insanların taşınmak istemediğini belirten Çetin Bato de, yaşamın sadece evlerin içinden ibaret olmadığını belirtiyor.

Bato, çevre düzenlemesinin yapılması gerektiğini söylerken, sokaklardaki rögarların dahi açık durumda olduğuna dikkat çekerek, bunun çocuklar için tehlike oluşturduğunu söylüyor.

“Evler TOKİ’ye yaptırıldı. TOKİ’nin Türkiye’nin her yerindeki karnesi de ortada” diye de ekliyor.

“Evlerimizi satmadık, zorla kamulaştırıldı”

Kent sakinlerinden Süleyman Ağalday da tarihi kentten taşınmak istemeyenlerden.

“Biz Hasankeyf’i yerinde istiyoruz ama su geliyor, taşınmaktan başka çaremiz kalmadı. İnsanlar evlerimizi sattığımızı söylüyor, hayır satmadık, zorunlu kamulaştırma ile elimizden alındı evler. Hasankeyfliler, 60 yıldır baraj ile yatıp kalkıyor. Ben 42 yaşındayım, çocukluğumda baraj ile doğdum, halen de baraj konuşuluyor. Hiçbir şey göründüğü gibi değil.”

İnşa edilen yeni yerleşim yerindeki evlerin su şebekesinin mevcut yerleşim yerinden bile daha kötü olduğunu söyleyen Ağalday, evlerin en kalitesiz malzemeden yapılması nedeniyle mağdur edildiklerini söylüyor.

Hasankeyf’e dair

20’den fazla medeniyetin izlerini taşıyan Hasankeyf, Dicle Nehri’nin kıyısına kurulu.

Hasankeyf, Avrupa’daki en önemli mimari ve arkeolojik sitlerden biri. 12,000 yıllık bir tarihin izlerini taşıdığı gibi, zengin bir biyolojik çeşitlilik de sergiliyor.

İslam mimarisinin M.S. 12 ila 15’inci yüzyıllara ait bazı baş yapıtlarına sahip olan Hasankeyf, özellikle Artuklu ve Eyyubi dönemleri olmak üzere, Selçuklu şehir kültürünün en iyi korunmuş tanıkları arasında yer alıyor.

Büyük bir kültür mirasına sahip küçük bir şehir olan Hasankeyf, yılda 500.000 civarında ziyaretçi çekmekte ve bu sayının artması bekleniyor.

Hasankeyf’in tarih, mimari ve arkeoloji bakımından bölge için arz ettiği önemden dolayı, kamuoyunda da şehrin korunması yönünde güçlü bir destek var.

Hasankeyf, 1978 yılında Türkiye’nin Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi, 1981 yılından beri ise Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün koruması altında.

Hasankeyf’i tehdit eden en yakın tehlike, Ilısu Barajı hidroelektrik santralidir.

Santralin tamamlanması planlanmış bulunmaktadır ve bu gerçekleştiği takdirde, 2018 yılına varmadan, bu sit alanı 65 m suyun altında kalacak.


Hasankeyf: Tarihin yıkımı ve ‘keşfi’ bir arada

Su tutma işlemi devam ediyor: Hasankeyf’te 10 köy sular altında

Hasankeyf Economist’te: ‘Tarihi sular altında bırakmak’

Previous post
Kadınlar için yaşam kalitesinin en yüksek olduğu ülke Norveç
Next post
Paris'teki 2005 isyanlarından esinlenen bir film: “Les misérables”