Ana SayfaGüncelAhmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a hem hapis cezası hem tahliye

Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a hem hapis cezası hem tahliye

HABER MERKEZİ – Ahmet Altan ile kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden hakim karşısındaydı. Yeniden yargılamada Mehmet Altan hakkında beraat, Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak hakkında hapis cezası ve tahliye kararı verildi. Altan kardeşlerin avukatı Figen Albuga Çalıkuşu “Buradan darbe girişiminin devlet tarafından bilindiği anlaşılıyor. Bu anlamda ciddi neticeleri olan bir karar da ortaya çıkıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Gazeteci, yazar Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak, haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yeniden hakim karşısındaydı.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ikinci duruşmada, savcı Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan’a “örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ’ye bilerek isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 5 yıldan 10 yıla kadar hapsini istedi.

Tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkında ise beraat talep edildi.

Mütalaada diğer sanıklar Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’in de “örgüt üyeliği” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi.

Savunmalar

Nazlı Ilıcak savunmasında, “Ben ‘bilerek, isteyerek’ bir yardım suçu işlemedim, dolayısıyla beraatimi talep ediyorum. Beraat kararı vermezseniz dahi tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanarak yaptığı savunmasında, “Dosyada makul şüphe bile oluşturmayacak konular, iftiraya dönüşmüştür” dedi ve ekledi: “Bir takım sözlerimin cımbızlanarak suçlama yapılmasının adı mütalaa değil, iftira olur.”

Hakkındaki iddiaların “iftira” olduğunu tekrarlayan Özşengül, beraatini talep ederek savunmasını tamamladı.

Yakup Şimşek de Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanarak, “Örgüt suçlamasına karşı atfedilen paragraf beş satırdır. Bu çürük delilleri bir kez daha huzurunuzda reddediyorum” dedi.

Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan Ahmet Altan ise hazırladığı sekiz sayfalık savunmasını okudu.

Savcının, kendisi hakkında, “15 Temmuz’daki darbenin gerçekleşeceğini beyan ettiği” yönünde iddiada bulunduğunu belirten Altan, “Böyle bir beyanım yok ve bu dosyada böyle bir beyanda bulunduğumun bir belgesi de bulunmuyor. Savcıya göre, birisi darbenin olacağını biliyorsa mutlaka darbecilerle eylem birliği içindedir. Demek ki savcı bu darbe ihtimalini görüyor ve biliyormuş” dedi.

Altan savunmasına şöyle devam etti:

“Bu bir hukuki metin değil, bu hapse atılması için adı daha önceden listeye yazılan birini hapiste tutabilmek için yazılmış acıklı bir kıvranma. Bu mütalaaya dayanarak hiç kimseyi hukuki bir biçimde hapiste tutamazsınız. Ben, bugüne kadar söylediğim her sözün ve yazdığım her yazının arkasındayım. Beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz. Hapishane beni korkutmaz.”

Tutuksuz yargılanan Mehmet Altan da hakkındaki Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararının, Anayasa’nın 153. maddesi gereği herkesi bağladığını ifade savunarak, “Bu celsede karar verilmemesi, bir şekilde duruşmanın ertelenmesi gibi bir durum olursa benim beraatıma her koşulda bu duruşmada karar verilmesi de taleplerim arasındadır” ifadelerini kullandı.

Savunmaların alınmasının ardından davaya ilişkin nihai karar verileceği belirtilerek sanıklara son sözleri soruldu.

Ahmet Altan, “Hukuka uyulmasını istiyorum” derken, Mehmet Altan, “Yargıtay gereğince beraatimi istiyorum” şeklinde konuştu.

Nazlı Ilıcak da “Örgüte yardım suçlamasıyla yargılanan tüm gazetecilerin ya tutuksuz yargılandıklarını ya da tahliye edildiklerini hatırlatıyorum. İktidarın 75 yaş için bir düzenleme getireceğini de belirtmek istiyorum. Hiç değilse tahliyeme karar vermenizi istiyorum” dedi.

Diğer tutuklu sanıklar da beraat ve tahliyelerini istediler.

Hem tahliye hem ceza

Mahkeme heyeti, nihai kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi.

Ara sonrasında Mehmet Altan hakkında beraat kararı açıklandı.

Mahkeme, Nazlı Ilıcak’ın “örgüte yardım etmek” suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına ve adli kontrolle tahliyesine, Ahmet Altan’ın da ‘örgüte yardım’ suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve tahliyesine karar verdiğini açıkladı.

“Ciddi neticeleri olan bir karar”

Kararı DW Türkçe’den Pelin Ünker’e değerlendiren Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “Ahmet Altan’ın 1138. günde tahliye edilmesi mutluluk verici. Hukuk adına, Türkiye’deki herkes adına hukuka geri dönüş sürecinin işareti olarak olumlu bir netice” dedi.

Öte yandan Ahmet Altan’a verilen cezanın asgari hadden uzaklaşılarak verildiğine dikkat çeken Çalıkuşu, kararın bu anlamda sıkıntılı olduğunu belirtti.

Çalıkuşu, ‘yargılanma gerekçelerinden birinin darbenin olacağının kuvvetle muhtemel olduğu dönemde yapılan gazetecilik faaliyeti’ olduğunu belirterek “Buradan darbe girişiminin devlet tarafından bilindiği anlaşılıyor. Bu anlamda ciddi neticeleri olan bir karar da ortaya çıkıyor. Devlet gazeteci olarak karşımıza çıkamaz ama emniyet müdürü, vali olarak karşımıza çıkar. Aynı suçlamadan İstanbul Emniyet Müdürü de İstanbul Valisi de derhal tahliye edilmişti. Ancak düşünce faaliyetinde bulunan bir gazeteciden yasal hak olan indirimler esirgendi. Kararı temyize götüreceğiz. En hukuksal neticeyi o zaman alacağımızdan eminim” dedi.

Çalıkuşu, Mehmet Altan kararını ise “Mehmet Altan yönünden yapılması gereken buydu. Suçsuzluğu ispatlandı” sözleriyle değerlendirdi.

Davanın geçmişi

15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımı yaptıkları iddiasıyla İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Altanlar, Ilıcak, Yazıcı, Şimşek ve Özşengül ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan TCK’nin 309/1. maddesi uyarınca 16 Şubat 2018’de ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Sanıklar hakkında ‘örgüt üyeliği’ ve ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlarından ceza verilmesine yer olmadığı kaydedilmişti.

‘Örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek’ suçundan yargılanan tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman hakkında ise beraat kararı verilmişti.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen bu karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nce de hukuka uygun bulunmuştu.

Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine, dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderilmişti. Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise 5 Temmuz 2019’da yerel mahkemenin kararını bozmuştu.

Yargıtay, altı sanık hakkındaki ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozmuştu.

Mehmet Altan’ın yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine hükmeden Yargıtay, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın ise ‘anayasayı ihlal’ yerine ‘örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek’ suçundan yargılanmaları gerektiğine karar vermişti.

Diğer sanıklar Özşengül, Yazıcı ve Şimşek hakkında ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ suçunun oluştuğuna karar verilmişti. Sanıklar, 8 Ekim’de yeniden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkmıştı.

Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına hükmeden mahkeme, tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkındaki yurt dışına çıkış yasağını ise kaldırmıştı.


Karınca, Duvar, T24, DW Türkçe, Diken, BBC Türkçe
Previous post
‘Ahmak’ polemiği: Soylu’nun tehdidine İmamoğlu’ndan yanıt, CHP’den tepki
Next post
Zorla yerinden edilen Gire Spililer için kamp kuruluyor