Ana SayfaDünyaAvrupa Parlamentosu’ndan İstanbul Sözleşmesi çağrısı

Avrupa Parlamentosu’ndan İstanbul Sözleşmesi çağrısı

HABER MERKEZİ – Avrupa Parlamentosu, kadına yönelik şiddete önlem almayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması çağrısı ile ilgili karar tasarısını kabul ederek, AB ülkelerine “vakit kaybetmeden” sözleşmeyi onaylama çağrısında bulundu.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Strasbourg’da Perşembe günü (28 Kasım) düzenlenen oturumunda İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması çağrısı ile ilgili karar tasarısı 91’e karşı 500 “evet” oyuyla kabul edildi.

Karar metninde “Parlamento olarak İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik sözleşmeyi kasıtlı olarak çarpıtan ve içeriği hakkında gerçek dışı tasvirlere dayanan her türlü saldırı ve kampanyayı kınıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Kararda, Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Litvanya, Letonya, Slovakya ve Britanya’nın sözleşmeyi imzaladığı ancak onaylamadığı belirtilerek bazı ülkelerde sözleşme hakkında yanlış bilgi yayarak yürütülen kampanyalar kınandı.

Söz konusu ülkelere acilen İstanbul Sözleşmesi’ni onaylama çağrısı yapılan kararda, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’na da kadına karşı şiddetle mücadeleyi öncelik konusu yapması tavsiye edildi.

İstanbul Sözleşmesi hakkında

İstanbul Sözleşmesi olarak anılan “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme.

İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılıyor.

11 Mayıs 2011’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 10 ülkenin belgeyi onaylamasının ardından, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İstanbul Sözleşmesi’ni 14 Mart 2012’de kabul etmiş, böylece Türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülke olmuştu.

Sözleşme ne diyor?

İstanbul Sözleşmesi kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için titizlikle hazırlanmış bir metin. Sözleşme metni bu konularda getirdiği yüksek ve detaylı standartları içeren hükümlerin yanı sıra bir de Sözleşmenin gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek için oluşturulacak ve kadına yönelik şiddet alanında uzman üyelerden oluşan GREVIO (Kadınlara Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu) adlı organın kuruluşunu, görevlerini ve işleyişini düzenleyen hükümler içeriyor.

GREVIO, taraf devletlerin sözleşmenin getirdiği standartlara uyup uymadıklarını belirlemek için raporlama usulünü kullanıyor. 4 Mayıs 2015’te 10 üyesi seçilerek oluşturulan ve Türkiye’nin adayı Feride Acar’ın başkanlık yaptığı GREVIO’nun ilk değerlendirme dönemi 2016 yılında başladı. Sözleşmedeki usul uyarınca her bir taraf devletin kendisine verilen süre içerisinde GREVIO’nun gönderdiği anket formunu yanıtlaması gerekiyor.

Bu ilk dönemde GREVIO taraf devletlerde İstanbul Sözleşmesinin uygulanma alanıyla ilgili bir durum tespiti yapmayı amaçlıyor. GREVIO’nun bu anket formuna verilen yanıtlara, taraf devletlerin temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmelere ve ilgili ülkenin sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanacak gölge raporlara dayanarak hazırlayacağı denetleme raporunu internet sitesi aracılığıyla kamuoyuyla paylaşması ile ilk periyottaki değerlendirme süreci tamamlanacak.

GREVIO Türkiye’ye ilk değerlendirme sürecine ilişkin anket formunu Ocak 2017’de gönderdi. GREVIO’nun web sitesinde yayınlanan takvime göre Türkiye’nin Mayıs 2017 içerisinde raporunu sunması gerekiyor. GREVIO’nun nihai raporunu ise Haziran 2018’de açıklaması öngörülüyor.

Bu ilk değerlendirme süreci çerçevesinde GREVIO Türkiye’nin 2014-2015 arasında kadına yönelik şiddet alanında veri toplamadan önlemeye, kadınların korunmasından faillerin soruşturulmasına, maddi hukuk hükümlerinden göç ve iltica politikalarına kadar çok geniş bir alanda ve son derece kapsayıcı bir perspektifle İstanbul Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri uyarınca neler yapıp ettiğini ve hangi noktada olduğunu öğrenmeyi amaçlıyor.

İlkeler ve temalar

İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor.

Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde anlaşılır. Dolayısıyla “aile” olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmez. Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler o denli önemlidir ki; silahlı çatışma durumlarında bile geçerliliğini korur ve taraf devletlerin bunu garanti altına alması gerekir.

Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.

Ancak devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Aynı zamanda şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü devlete ait. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde şiddetin sorumlusu İstanbul Sözleşmesi çerçevesinde devlet olacaktır.

GREVIO’nun Ocak 2017’de hükümete ilettiği ve ülkelerin İstanbul Sözleşmesi bakımından durumlarını tespit etmeyi hedeflediği ilk değerlendirme döneminin anket formu 6 ana başlık içeriyor; bütünleşik politika ve veri toplama (1), önleme (2), koruma ve destekleme (3), maddi hukuk (4), soruşturma, kovuşturma ve usul hukuku ile koruma tedbirleri (5) ve göç ve iltica (6).


Karınca, DW Türkçe, bianet
Previous post
Diyarbakır'da Tahir Elçi Fotoğraf Sergisi'ne izin yok
Next post
Ceren Damar cinayeti davasında sanık erkeğe ağırlaştırılmış müebbet istendi