Ana SayfaDünyaLübnan isyanı: Bir lider yok, asla da olmayacak

Lübnan isyanı: Bir lider yok, asla da olmayacak

HABER MERKEZİ – Lübnan’da ülke tarihinde görülmemiş çapta protestolar gerçekleşiyor. 4 milyon nüfusu olan ülkede halkın çoğunluğu sokaklara dökülmüş durumda. Başbakan Hariri istifa etmiş olsa da eylemcilerin verdiği bilgilere göre protestocuların sayısı her geçen gün artıyor. Bir lideri ya da sözcüsü olmayan Lübnan isyanında neler olduğunu, sokaklara dökülenlerin neyi amaçladıklarını Lübnan’da eylemlere katılan Ahmad Altrobolsi ve Zakariya Jaber ile konuştuk.


Söyleşi: Ümit Tanışır


Zakariya Jaber (solda) ve Ahmad Altrobolsi (sağda)

Lübnan’da bir süredir protestolar var ve Başbakan Hariri’nin istifasına neden oldu. Protestolar nasıl başladı? Temel sebepler neler, bunlar salt ekonomik sebepler mi?

Ahmad Altrobolsi: Protestolar 17 Ekim’den önce Lübnan’ın bazı bölgelerinde başladı. Politikacılar bu protestoları başlangıçta önemsemediler. Birkaç gün sonra, 17 Ekim akşamı, dolar kıtlığından kaynaklı ekonomik kriz ve hükümetin duyurduğu yeni vergiler nedeniyle insanlar kendiliğinden bir araya geldi ve Lübnan tarihinde görülmemiş bir protesto dalgası başladı.

Doğrusu  özellikle Lübnan’da ekonomik ve politik sebepler birbirinden ayrı değil, politika ekonomiyi, ekonomi politikayı etkiliyor. Ama net bir şey söylemek gerekirse kıvılcımı çakanın ekonomik sebepler olduğunu söyleyebilirim: yüksek bir işsizlik oranı var, ülkede milyarderler siyasal alanı kontrol ederken asgari ücret temel ihtiyaçları karşılamak için çok düşük.

Zakariya Jaber: Bu eylemlerin dördüncü haftasıydı. Üçüncü hafta insanlar artık yorulmuştu. Çoğu insan başta yolların kapatılmasına anlam veremedi, bazıları bu yüzden protestolara karşı çıkmıştı. Ama bu iş böyledir, insanlar daha sonra bunu kavradılar. Nasrallah yaptığı dördüncü açıklamada, ki bu açıklama çok totaliterdi, “bize liderinizi getirin onunla konuşalım” dedi. Ama biz bir lider olmadığını ve asla da olmayacağını söylüyoruz.

Eylemciler Hariri’nin istifasını yeterli görüyorlar mı?

Jaber: Hayır, bu yeterli görülmüyor. Hariri istifa ettiğinde Beyrut’ta Downtown’daydım. İstifadan bir iki saat sonra Hizbullah yanlıları sokaklara çıktı ve Downtown’daki eylemci çadırlarını yaktılar. Bu ilginçti çünkü Lübnan’da ilk kez Hizbullah Hariri’yi destekledi, bu ilk kez gerçekleşen bir durum. Biz bu durumda hepsine karşıyız.

Hizbullah’la Hariri tarafları daha önce birbirine düşman mıydı?

Altrobolsi: Evet, şu ana kadar bu iki kesim birbirine düşmandı. Hariri babasının öldürülmesinden Hizbullah’ı sorumlu tutuyor.

Jaber: Böyle olmasına rağmen şu anda bu iki iktidar kesimi de eylemcilere karşı birleşmiş durumdalar. Sokakta olan herkese karşılar. Hizbullah yanlıları bize saldırdığı gün, yani istifa günü, polis ve ordu Downtown’a çok geç geldi. Nedense her şeye zamanında müdahale eden bu güçler bizi korumaları gerektiğinde geç kaldılar.

Hariri istifa ettiğinde insanların bazıları protestoların azalacağından endişe etti. Ama eylemler tüm ülke geneline yayılmış durumda.

Bu durum eylemlerin başlangıcında da böyle miydi? Ayrıca eylemlere katılanlar tam olarak kimler?

Altrobolsi: Evet, eylemler ilk başladığında da ülke genelinde protestolar düzenlendi. Fakat belirtmek gerekir ki eylemlere katılanların sayısı gittikçe artıyor. Mesela Tripoli’de (Trablus) daha önceki haftalarda en az bin kişi eylemlere katılıyordu. Şu anda ise her gün en az 8 bin insan eylemlere katılıyor ki bundan daha kalabalık olduğu da oluyor. Aynı zamanda eylemciler farklı şehirlerdeki eylemlere de gidiyorlar, herkes her yerdeki eylemlere katılıyor.

2 milyondan fazla insan protestoların başından beri eylemlere katıldı, bu neredeyse ülke nüfusunun yarısı ve böyle bir durum ülke tarihinde görülmemiş bir şey. Ülke genelinde eylemlere farklı sınıflardan insanlar katılıyor. Fakat belirtmek gerekir ki, eylemlere katılan insanların çoğu yoksul ya da alt sınıflardan.

Lübnan’daki halk isyanından

Şili’de gerçekleşen eylemlerde eylemciler yeni bir anayasa talebinde bulunuyorlar. Lübnan’da da eylemcilerin bu tarz bir talebi var mı?

Jaber: Şu anda protesto gerçekleştiren insanların düşüncesi şu: önce şu çürümüş sistemi ortadan kaldıralım. Aslında insanların bir kısmı, özellikle daha eski kuşaktan olanlar, Suriye’deki gibi bir iç savaş çıkmasından korkuyorlar. Ana akım medyanın da halkı bununla korkuttuğunu belirtmek gerekir. Şu anda Lübnan’da her akşam saat 8’de ses çıkarma eylemi gerçekleştiriliyor ve ana akım medya yayınlarında Suriye’de iç savaş başlamadan önce de böyle eylemler yapıldığını ileri sürüp halkı bununla korkutmaya çalışıyor. Bu konuda çok fazla yalan haber yapılıyor.

Eylemciler bu anlamda sosyal medyayı kullanıyorlar mı?

Jaber: Evet, sosyal medya etkin kullanılıyor. Eylemcilerin temel haber kaynağı sosyal medya.

Altrobolsi: Eylemler başlamadan önce herkes haber kaynağı olarak televizyonu kullanıyordu, fakat eylemler başladıktan sonra insanlar sosyal medyadan haber almaya başladı.

Jaber: Aslında eylemlerin esas başlama tarihi 2011. Arap Baharı vardı ve insanlar sokaklara çıktı. İnsanlar o zaman da bu sistemi devirmek istemişti.  Çünkü dinsel bölünmüşlüğe dayalı sekter bir sistemimiz var. Bir kısmı Sünni, bir kısmı Şii, bir kısmı Hıristiyan. Bu bölünmüşlük sistemin her alanında böyle. Biz artık bunu istemiyoruz, insanlar artık istemiyor.

Maalesef Lübnan halkının büyük bir kısmı milliyetçi ya da sekter. Her kesim kendi topluluğuna sekter bir şekilde bağlı. Şu ana kadar bu farklı mezhepler ve dinler birbirine düşmandı. Fakat artık aralarında bir dayanışma var.

Yani eylemler birbirine uzak, hatta düşman olan bu farklı kesimleri birleştirdi mi?

Jaber: Evet, eylemler bu kesimler arasında bir dayanışma yarattı. Müslümanlar Hıristiyan bölgelerine gidiyor, Hıristiyanlar Müslüman bölgelerine gidiyor, sadece birbirlerini görmek için değil birlikte protesto düzenlemek için. Bu dayanışma duygusu korkuyu yıkmış durumda ve eylemlere katılanların sayısı gittikçe artıyor.

Bununla ilgili geçen hafta yaşanmış bir olay anlatayım. Yaşlı bir adam hastaneye tedavi olmaya gidiyor ve sonrasında ücreti ödeyemediği için hastanede hapsediliyor. Bunun üzerine 400 protestocu hastaneye geliyor ve adamı hastaneden çıkarıp serbest bırakıyor.

Altrobolsi: Benzer bir olay da Tripoli kentinde yaşandı. Hastalanan yaşlı bir adam hastaneye gidiyor, hastane kendisinden tedavi için 400 dolar istiyor. Kendisi de ailesi de bu parayı ödeyemiyor. Olay duyulunca yüzlerce eylemci yardım etmek için hastaneye gidiyor.

Fotoğraf: Reuters / Mohamed Azakır

Bu halde eylemlerin neoliberalizm karşıtı bir nitelik taşıdığını söyleyebilir miyiz?

Altrobolsi: Elbette. İnsanlar tabi ki neoliberalizme karşı çıktıklarının farkında olmayabilirler ama fiiliyatta olan şey bu. İnsanlar kelime olarak neoliberalizmin ya da oligarşinin ne olduğunu bilmiyor olsalar da sistemin ne olduğunu, nasıl işlediğini biliyorlar ve buna karşı çıkıyorlar.

Jaber: Ayrıca, hayatımızda ilk defa çocuklar eylemlere katıldı. Bir ilköğretim okulunda 5-16 yaşlarındaki öğrenciler okul müdürünün tehditlerine rağmen topluca eylemlere katıldı. Okul müdürü öğrencilere eylemlere katılmamaları gerektiğini söylediği bir ses kaydı göndermiş, öğrencilerse bu kaydı herkese gönderdi ve olay tüm Lübnan’da viral bir hal aldı. Ertesi gün binlerce öğrenci sokaklara çıktı. Bu öğrenciler daha çok 2000 sonrası doğmuş olanlar, çoğunun yaşı küçük. Politik farkındalıklarının çok yüksek olduğunu belirtmek gerekir.

Fotoğraf: EPA

Peki eylemciler nasıl karar alıyorlar ya da organize oluyorlar?

Jaber: Eylemlere dahil olmuş bazı topluluklar var, evet, fakat liderlik yapan ya da eylemleri yönlendiren bir siyasi parti yok. Eylemlerin ilk haftasında insanlar sokaklara döküldü. İkinci hafta çadırlar kurulmaya başladı. Üçüncü hafta avukatlar, doktorlar eylemlere katılmaya başladı.

Tedaviye ihtiyacınız olursa sağlıkçıların çadırına gidebilirsiniz, doktorlar her yerde numaralarını paylaşıyorlar ve ücretsiz tedavi ediyorlar. Hukuki desteğe ihtiyacınız olursa avukatların çadırına gidiyorsunuz. Başka bir çadırda karnınızı doyurup bir diğerinde psikolojik destek alabilirsiniz. Aslında herkes kendi işini yapıyor. Her farklı iş için bir çadır var.

Eylemlere liderlik yapmak isteyen birileri çıkarsa kesinlikle etkisiz kalıyor. 2 gün önce devlet başkanının yaptığı açıklama ise halkta öfke yarattı ve herkes başkanlık sarayının önünde toplandı. Buradaki eylemlerde, bir eylemci askerler tarafından öldürüldü. Ölen eylemci şu anda yapılan eylemlerin simgesi olmuş durumda. Eylemlerin başlangıcından beri beş kişi hayatını kaybetti, yaklaşık bin kişi ise yaralandı.


Son isyanlar: Moleküler devrimci dalga

Previous post
Tiyatro sanatçısı Jale Birsel hayatını kaybetti
Next post
Bolivya'da protestolar: Hayatını kaybedenlerin sayısı 23'e yükseldi