Ana SayfaManşet“Rahibe köyden kaçırtılarak, Zazlı Süryanilerin topraklarına el konulmak isteniyor”

“Rahibe köyden kaçırtılarak, Zazlı Süryanilerin topraklarına el konulmak isteniyor”

HABER MERKEZİ – Mardin’e bağlı Midyat ilçesinde bulunan Zaz Köyü’nde, Mor Dimet Kilisesi’nde tek başına yaşayan Rahibe Verde Gökmen uzun yıllardır ırkçı saldırılar ile taciz ve tehditlerin hedefinde. İnsan Hakları Derneği konuyla yakından ilgili. Derneğin İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon’u Temmuz 2017’den itibaren bölgeye gidip geldi ve durumla ilgili bir rapor hazırladı. Rapor geçtiğimiz günlerde paylaşıldı. Raporu hazırlayan Ayşe Günaysu’ya mikrofon uzattık. Raporda neler var, Rahibe Verde Gökmen’in son durumu nasıl, Gökmen’e dönük tehdit ve tacizler daha geniş bir çerçevede bize neyi anlatıyor? Sözü Günaysu’ya bırakıyoruz.


Söyleşi: Marta Sömek


İHD, Midyat’taki Zaz Köyü’nde tek başına yaşayan Rahibe Verde Gökmen’e yönelik taciz ve tehditlere dair bir rapor hazırladı. Öncelikle bu raporun hazırlanma sürecini sizden dinleyelim…

Ayşe Günaysu

2017 bizim Rahibe Verde Gökmen ile tanışmamızın tarihidir. Bölgeden bir dostumuzdan Rahibe’nin hikâyesini dinleyince kalkıp oraya gitmek ve kendisiyle tanışmak istedik. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon’dan iki kişi, ben ve Meral Çıldır Midyat’a gittik, Süryani dostlarımızla tanıştık, Rahibe ile zaman geçirdik, onu dinledik.

Raporumuzda belirttiğimiz gibi Süryani köylerini ziyaret edip, buralarda yaşayanlarla görüşmeler gerçekleştirdik. İlk tepkimiz orada gördüklerimizi, dinlediklerimizi insan hakları ve ırkçılık karşıtı çevreyle paylaşmak için bir yazı hazırlamak oldu. “Kilise’de Tek Başına” başlıklı yazı, 18 Ağustos 2017 tarihli Agos gazetesinde yayınlandı. Yazı üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan görevliler Rahibe’yi ziyaret ettiler, onu dinlediler ve ihtiyaç duyduğu zaman kendilerini aramasını söylediler.

Ama 2017’den sonra da rahibeye karşı taciz ve tehditler devam etti. Siz de yazışma ve görüşmeleri sürdürdünüz. Bu görüşmelerden ne gibi sonuçlar elde ettiniz?

Rahibe ile bağlantımız kopmamıştı, telefonla görüşüyor, bölgedeki Süryani dostlardan haberlerini alıyorduk. Tacizlerin devam etmesi üzerine ne yapabiliriz diye kendi içimizde tartıştık ve komisyon üyemiz, İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin Rahibe’nin avukatlığını üstlenmeye karar verdi. Hukuki yollara başvurmak için Rahibe’nin Eren Keskin’e vekaletname çıkarması gerekiyordu. Ancak bunun için de Hamburg’da yaşayan Zaz’lı, Zaz Köyü Derneği Başkanı İsa Acan ve diğer Süryani dostlarla bir değerlendirme süreci yaşadık. Çünkü hukuki yollara başvurmak Rahibe’nin oradaki durumunu daha da güçleştirebilir ve kendisine zarar verebilirdi. Bu değerlendirme sürecinin, telefon görüşmelerinin, yazışmaların sonucunda kendisinden vekaletname almaya karar verdik. Midyat’taki Süryani dostlar aracılığıyla Rahibe’nin vekaletnamesi alındı.

Bunun üzerine Eren Keskin’le Midyat’a giderek Rahibe ile görüştük. Eren Keskin durumu hukuki olarak değerlendirdiğinde mevcut taciz olaylarıyla ilgili dava açmanın bizi somut bir sonuca götürmeyeceği kanaatine vardı. Çünkü tanık yoktu, Rahibe’ye karşı komşu Ortaca köyündeki düşmanca yaklaşımların tanığı vardı ama açıkça tanıklık etmeyeceğini ifade etmişti, kamera sistemi arızalıydı, bütün bu nedenlerle mahkeme daha önce olduğu gibi takipsizlik kararı verecekti.

Sonuç olarak hukuki yollara başvurmaktansa devlet yetkililerine, sivil toplum kuruluşlarına ve Süryani toplumunun temsilci ve bireylerine yönelik bir rapor hazırlamaya karar verdik.

Devam eden bir yargı süreci yok yani?

Yargı süreci Zaz Köyü’ne yönelik hak ihlalleri ile ilgili İsa Acan’ın açtığı davalarla sürüyor. Raporumuzda anlatıldığı gibi Rahibe’nin önceki şikayet dilekçesi üzerine savcılık takipsizlik kararı almıştı.

Fotoğraf: Agos

Rahibe Verde Gökmen uzun yıllardır mücadele ettiği tacizleri ve tehditleri tek başına sırtlıyor. Peki, kadın örgütlerinin tepkisi var mı, bir destekleri oldu mu?

Agos’taki yazı yayınlandığında HDP Kadın Meclis’inden kişiler kendisini aramış ve ihtiyaç duyduğunda kendilerini aramak üzere telefon numaralarını bırakmışlardı. Bunun dışında kadın örgütlerinden bir tepki gelmemesinin benim kişisel kanıma göre nedenlerinden biri, sorunun bir kadın meselesi değil, bir “Azınlık” meselesi olarak görülmesi olabilir. Tabii coğrafi uzaklıklar da bir etken. Aynı tacizler İstanbul’da bir rahibeye yapılmış olsaydı farklı olabilirdi. Ama bu bile başlı başına üzücü tabii ki.

Rahibe Verde Gökmen’e dönük tehditler ve tacizler daha geniş bir çerçevede bize neyi anlatıyor?

Rahibe’nin durumu 1915 Seyfo, yani Süryani soykırımının, soykırımın inkârının ve soykırımcı zihniyetin devam etmesinin bir ürünü. Rahibe oradan kaçırtılarak kiliseye ve Zazlı Süryanilerin topraklarına el konulması amaçlanıyor. Bu sorunun daha etraflı bir yanıtı raporumuzun sonuç ve değerlendirme bölümünde açıklanıyor.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Diyarbakır'da kadın cinayeti
Sonraki Haber
Muş'ta 15 günlük eylem ve etkinlik yasağı