Ana SayfaKitapAşkın krizi – Byung-Chul Han

Aşkın krizi – Byung-Chul Han

HABER MERKEZİ – Güney Koreli yazar ve kültür kuramcısı Byung-Chul Han’ın “Eros’un Istırabı” isimli kitabı Şeyda Öztürk çevirisi ile Türkçede. Metis Yayınları’ndan çıkan kitabında Byung-Chul Han, neoliberal zamanlarda duyguların tüketimi ile aşk ve erotizme bakışımızdaki dönüşüme, aşkın krizine odaklanıyor. Aşağıda yayınevinin erişime açtığı, kitabın “Melancholi” başlıklı kısmından pasajlar paylaşıyoruz.


Byung-Chul Han

Çeviri: Şeyda Öztürk


Son zamanlarda sık sık aşkın sonu ilan edildi. Aşk bugün sınırsız tercih özgürlüğünün, seçeneklerin çeşitliliğinin ve mükemmellik zorlamasının kurbanı olmuş. Olanakların sınırsız olduğu bir dünyada aşk artık olanaklı değilmiş. Tutkunun soğuduğundan şikâyet edenler de var. Örneğin Eva Illouz, Warum Liebe weh tut (Aşk Neden Canımızı Acıtır?) adlı kitabında bunu aşkın rasyonelleşmesine ve tercih teknolojisinin yayılmasına bağlıyor.

Ancak aşka dair bu sosyolojik teoriler, günümüzde aşkı, sonsuz özgürlükten veya sınırsız olanaklardan çok daha esaslı bir şekilde yıpratan bir şeyin cereyan ettiğinin farkına varamıyorlar. Aşkın içinde bulunduğu krizin tek nedeni başka Başka’ların bolluğu değil, şu anda yaşamın bütün alanlarında meydana gelen ve benliğin giderek daha da narsisistleşmesinin eşlik ettiği, Başka’nın aşınması sürecidir. Başka’nın ortadan kayboluşu, ne feci ki çoğumuz farkına bile varmadan ilerleyen dramatik bir süreç.

Eros Başka’yla, katı anlamıyla, Benliğin rejiminin ele geçiremediği Başka’yla ilgilidir. Bugünün toplumunun giderek dönüştüğü şeyde, Hep Aynılık Cehenneminde erotik deneyime yer olmamasının nedeni de budur.

Erotik deneyim Başka’nın asimetrisini ve dışsallığını şart koşar. Âşık Sokrates’in atopos diye anılması boşuna değildir. Arzuladığım ve beni büyüleyen Başka, mekânsızdır. Aynı’nın dilinin dışına çıkmıştır:

“Başka atopos olarak, dilde bir sarsılmaya yol açar: Başka’dan söz edilemez, Başka hakkında konuşulamaz; her ayırıcı özellik yanlış, sancılı, densiz, nahoştur …”?[1]

Günümüzün karşılaştırma/kıyaslama kültüründe atopos’un negatifliğine yer yoktur. Sürekli her şeyi her şeyle kıyaslar ve böylece onu Aynı olana tesviye ederiz, çünkü Başka’nın atopisine dair deneyim kaybolup gitmiştir. Atopik Başka’nın negatifliği tüketilmeye direnir. Bundan dolayıdır ki tüketim toplumu tüketilebilen heterotopik farklılıklar lehine atopik başkalığı bertaraf etmeye çabalar.

Farklılık, Başkalık’tan farklı olarak pozitiftir. Bugün her yerde negatiflik ortadan kayboluyor. Her şey düzleştirilerek tüketim nesnesine dönüştürülüyor.


[1]  Roland Barthes, “Bir Aşk Söyleminden Parçalar”,  Çev: Tahsin Yücel, Metis Yayınları
Previous post
Nusaybin Davası: Üç tutukluya toplamda 5 müebbet ile 78 yıl hapis
Next post
FilmLoverss'a göre son 20 yılın en iyi 50 filmi