Ana SayfaÇeviriFeministler ve asli halklar adımlarımızı yönlendiriyor – Raúl Zibechi

Feministler ve asli halklar adımlarımızı yönlendiriyor – Raúl Zibechi

Asli halkların ve feministlerin feveranı başka herhangi bir ideolojik tartışmaya kıyasla eski siyasal kültürü çok daha derinden değiştiriyor. Etkisi çok yüksek ve ölçmesi kolay değil. Gösterilerde en çok dalgalanan bayrağın Mapuche bayrağı olması ve kimsenin hiyerarşik örgütsel yapılara bağlı kalmayı ya da liderlerin önünde diz çökmeyi kabul etmemesi ise ipuçları olarak karşımızda beliriyor.


Raúl Zibechi

Çeviri: Evrim Şaşmaz


Santiago, Şili sokakları, baskıya ve eylemleri hareketsizleştirmek için hükümet ile muhalefet arasında imzalanan anlaşmaya rağmen, alanları terk etmeyen binlerce insan tarafından hala işgal ediliyor. Bu anlaşma, barış ya da anayasa güvencesi vermeyen ve siyasetçilerin nüfusa sırtlarını dönmeye devam ettiklerinin bir işareti olan “barış ve yeni Anayasa Anlaşması”.

14 Kasım’da Komünist Parti hariç olmak üzere sol ve sağ partilerin tamamı 2020 Nisan’ında, nüfusun yeni bir Anayasa isteyip istemediğine ve istiyorlarsa bu anayasanın tamamen kurucu meclis üyelerince mi yoksa yarı kurucu meclis üyeleri yarı halk tarafından mı şekillendirileceğine karar vereceği bir plebisit yapılmasını öngören bir anlaşma imzaladı. Ayrıca, yeni yasadaki her bir maddenin onaylanması için meclisin üçte ikisinin onay vermesi gerekecek.

Sol taraftan Sosyalist Parti, Demokrasi için Partisi, Demokratik Devrim ve Geniş Cephe Partisi anlaşmayı imzalarken, bu partilerden onlarca lider fikirlerini belirterek uzaklaştı: “Bu anlaşma Şili sokaklarındaki farklı ve çeşitli gösterilerde yankılanan taleplere aslen zıt düşüyor.”

Latin Amerika boyunca temel çatışmalarda olageldiği üzere gerçekleri en net ve kuvvetli şekilde dillendirenler feministler ve asli halklar olmuştur.

8M Feminist Koordinasyonu’ndan gelen bir açıklama dokunulmazlığı reddederken, şunu vurguluyor: “Bu anlaşma, suçlu bir hükümeti kanlı elleriyle yönettiği ve kendinin olan bir krizden kurtarmaktadır.” Devlet Başkanı Sebastián Piñera ölümlerle, bedensel bütünlüğe zararlarla, cinsel siyasi şiddetle, işkenceyle, insan kaçırmayla ve kaybetmelerle suçlanıyor.

Feministler, bu koşullar altında bir anayasa çağrısının “partilere özel, bu krize neden olanlara ve yaşamlarımızın güvencesizliğini yönetenlere özel yapılmış yeni bir Yasama Meclisi” olduğunu belirtiyor. Anlaşmanın nihai amacının, onları “bir kez daha seyirci olma”ları için sokaklardan uzaklaştırmak olduğunu savunuyorlar.

Mapuche dünyasının ifadeleri ise en az üç örgüt aracılığıyla bildiriliyor: Mapuche Bölgesel İttifakı, Koz Koz parlamentosu ve Mapuexpress bilgi topluluğu.

Bu grup cinsel şiddet ve işkenceye dikkat çekerek, baskının yol açtığı hasarı özetliyor. Bu nedenle, “barış anlaşması”nın Pinochet diktatörlüğü döneminde İç Güvenlik Yasası’nın uygulanması yoluyla Devlet terörü bağlamında imzalandığını vurgulamaktadır. En büyük risk, diktatörlüğü destekleyen ve demokraside Parlamento’nun çoğunluğu haline gelen siyasi-şirket güçlerinin yeni Anayasa’yı yazacak olmalarıdır.

Mapuche Koz Koz parlamentosu, bu ismiyle topraklarında Şili askeri işgal savaşının sona ermesinden kısa bir süre sonra Panguipulli (Valdivia) bölgesinde düzenlenmiş olan Mapuche topluluklarının tarihi toplantısını anıyor. Açıklaması ise anlaşmanın “hareketsizleştirme hedeflediğini ve gerçek değişimlere yönelik ihtimali ortadan kaldırmakta” olduğunu vurguluyor.

Bu açıklamaya göre anlaşma sosyal hareketi karıştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır çünkü “iktidarı gasp etmeye devam etmek için bir zemin oluşturmaktan başka arayışı yoktur.” Bu esnada Mapuche Bölgesel İttifakı da sosyal örgütler arasında kalıcı bir eklemlenme alanı olarak önerildiğinden Ekvador’un yerli ve halk parlamentosuna benzer olabilecek bir uluslar ve hareketler meclisi kurma çağrısında bulunuyor.

Bana göre, asli halkların ve feministlerin feveranı başka herhangi bir ideolojik tartışmaya kıyasla eski siyasal kültürü çok daha derinden değiştiriyor. Etkisi çok yüksek ve ölçmesi kolay değil. Gösterilerde en çok dalgalanan bayrağın Mapuche bayrağı olması ve kimsenin hiyerarşik örgütsel yapılara bağlı kalmayı ya da liderlerin önünde diz çökmeyi kabul etmemesi ise ipuçları olarak karşımızda beliriyor.

Ataerki karşıtı kadınlar ve yerli halklar, solcu şefleri, partileri ve öncülüğü reddederek kolektif liderliğin değerini öğretiyorlar.

Örgütlü ve harekete geçmiş insanlar için öncelik, yüz yüze ilişkilerle kendi güvenli alanlarının ve karşılıklı güvenin inşasıdır ki bu pek az yararı olan soyut programlardan çok daha önemlidir çünkü bunları yazanlar eyleme geçirileceği vakit yazdıklarını bir kenara bırakırlar. Açık konseyler de bu öncelik yönünde gidiyor.

Silvia Rivera Cusicanqui, Rita Segato, María Galindo ve Women Creating’in yanı sıra Ekvador Yerli Uluslar Konfederasyonu üyelerinin (CONAIE) ve Ekvadorlu kadın gruplarının konuşmalarından da anladığımız üzere tüm kuvveti düşmanı yok etmeye harcamaktan oluşan maço-öncülükçü kültürün açık reddi söz konusudur.

Zapatista Ayaklanması’ndan bu yana dünyayı değiştirmek için Devlet’i işgal etmek zorunda olup olmadığımızı tartışıyoruz. Bu tartışmayı asli halklar ve feministler yönlendiriyor. Siyaset yapmanın ataerki karşıtı ve sömürgecilik karşıtı bir yolu doğuyor.


Bu metin Chiapas Support Committee ve La Jornada’dan Gazete Karınca için Türkçeleştirilmiştir.
Previous post
Maraş'ta okullara kar tatili
Next post
İnsan Hakları Belgesel Film Günleri 11 Aralık'ta başlıyor