Ana SayfaGüncel‘Kürt Meselesi’ paneli: Devlet Kürtlerle olan kavgasını kaybetti

‘Kürt Meselesi’ paneli: Devlet Kürtlerle olan kavgasını kaybetti

HABER MERKEZİ – Tahir Elçi Vakfı tarafından düzenlenen ‘Kürt Meselesi’ panelinde konuşan akademisyen Cuma Çiçek, ‘Kürlerin uluslararası alanda elde ettiği bir sempatisinin olduğunu’ belirterek “Devlet Kürtlerle olan kavgasını kaybetmiş” dedi.

Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı tarafından ‘Kürt Meselesi’ paneli düzenlendi.

Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin katkı sunduğu panel Diyarbakır’da Mitannia Regency Hotel’de gerçekleştirildi.

Panelin ilk günü moderatörlüğünü Aziz Yağan’ın yaptığı ‘Eşit Vatandaşlık Sorunu’ oturumunda Sevilay Çelenk, Gökçer Tahincioğlu, Mahsuni Karaman ve Reha Ruhavioğlu konuşmuştu.

Panelin ikinci günü olan dün (8 Aralık) ise, Vahap Coşkun’un moderatörlüğünde ‘Sokağa Çıkma Yasaklarından Bugüne’ isimli oturumda Fırat Aydınkaya, Cuma Çiçek, Ramazan Demir ve Mehmet Emin Aktar konuştu.

Aktar: Devlet görevlilerinin ceza almayacağı kanun ile güvenceye alındı

Panelde ilk olarak konuşan avukat Mehmet Emin Aktar, devlet’in Kürt sorununda yasalarla cezasızlık ilkesini uyguladığını söyledi.

“Devletin ve devlet görevlilerinin işlediği suçlar kanuni güvence ile cezasızlığı garanti altına almıştır. Bunun ilk örneği Şeyh Sait isyanında çıkartılan Takrir-i Sükun Kanunu’nda gördük. Daha sonra Zîlan katliamı sonrasında çıkartılan yasa ile operasyonda görev alan devlet görevlilerinin ceza almayacağı kanun ile güvence altına almıştır.
“2013 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle askeri bölgelere sivillerin girmesinin yasaklanması yetkisi Genelkurmay’dan alınıp Valilere verildi. 2015 yılında ilk defa Kürt şehirlerinde Valiler bu yetkiyi kullandı. Sokağa çıkma yasakları süresiz hale getirildi. Bu durum belediye hizmetlerini, eğitim hakkını ve yaşam hakkını engellemiştir.”

Demir: Devletin yek vücut karşımızda durduğunu gördük

Avukat Ramazan Demir, sokağa çıkma yasaklarını il idaresi kanununa göre yasakların yasal dayanaklarının olmadığını söyleyerek, “İnsanlara yaşam hakkı tanınmaması halini biz o zaman gördük. Devletin yek vücut karşımızda durduğunu da gördük” dedi.

Kendileri hukuki mücadele verirken devletin de boş durmadığını ifade eden Demir, şunları söyledi:

“AİHM Danıştay Başkanlığı’nın Avrupa Konseyi’nde yaptığı görüşmeden sonra Cizre bodrumlarına ilişkin tedbirleri reddetti. Cizre bodrumlarına ilişkin devlete göre bodrumdaki herkes 7’den 70’e teröristti. Ölen insanlarla yürütülen soruşturmalarda hiçbir asker ve polis ismi geçmiyor. Sanki asker orada hiç bulunmamış. Orada bulunan asker ve polislerin ifadelerinin alınması gerektiğini söyledik. Ancak bu kabul edilmedi. AİHM bizi şaşırtacak bir karar vererek başvuruları reddetti. Çok uğraştık 3 yıl boyunca geldiğimiz noktada devletin vicdanına kaldık. Yüzüstü bırakılmış olsak da hukuki mücadeleyi devam ettireceğiz.”

Çiçek: Devlet Kürtlerle olan kavgasını kaybetti

Akademisyen Cuma Çiçek, Kürlerin uluslararası alanda elde ettiği bir sempatinin olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Devlet Kürtlerle olan kavgasını kaybetmiş. Devletin 100 yıllık hikayesinin bir karşılığı yok. Çözümü uzatıyor. Buradan Kürtlere iyi bir hikaye çıkmayabilir. Burada Türkiye’ye de iyi bir hikaye çıkmıyor. Bölgesel ölçekte Türk modelinin Kürt meselesi çözümünde çöktüğünü söyleyebiliriz. Olan bitenin baktığımızda derinleşen bir devlet krizi var.”

Çiçek, Kürtlerde sınıfsal bir meselenin olduğunu ve bununla yüzleşilmesi gerektiğini de ifade etti:

“Kaybeden bir Kürt siyaseti oldu diyebiliriz. Kürt siyaseti, genel kitleleri mobilize etme gücünü kaybetti. Bir vekilin 5 polis arasında kalmasını da sembolik bir kayıp olarak görmek lazım. Sokağa çıkmak konusunda bir sessizlik var. HDP tüm olan bitene rağmen oy alabiliyor. Kürtler, politik kollektif olarak bir siyasi tutum alabiliyor. Kürtlerin silahı arkada bırakacağı yeni bir tavır alması lazım. Devlete bağlı olmadan böyle bir arayışın içinde olunmalı. Kürtlerde artık bir sınıf meselesi var. Sınıfsal mesele ile yüzleşmek zorundayız.”

Aydınkaya: Devletin kurulduğu yer sokaktır

Araştırmacı Yazar Fırat Aydınkaya ise ‘devletin kurulduğu yerin sokak olduğunu’ ifade ederek şunları söyledi:

“Sokak Kürtler için ne ifade eder, bunu konuşmamız lazım. Devletin kurulduğu yer sokaktır. Devlet oradan geldiğini bilir ve oradan yıkılacağını da bildiği için sokağa izin vermez. Kürt hareketleri şehirle sınandı. Kürt hareketinin sokağı tanımlama biçimi kusurludur. Kürtlere nasıl bir hayat sunacağı belli değil. Sokakları bir mücadele alanı kurgularsanız başka bir tutum almanız gerekir.”

Bu haberde Mezopotamya Ajansı ve Evrensel’den yararlandık.

‘Kürt Meselesi’ paneli: Kürt sorunu etno-politik bir sorundur

Tahir Elçi Vakfı ‘Kürt Meselesi’ paneli düzenliyor

Previous post
Meclis'teki bütçe görüşmeleri bugün başlıyor
Next post
Yeni Zelanda'da yanardağ patladı: Beş kişi yaşamını yitirdi, 20 yaralı