Özgür Ülke’nin bombalanması: Çeyrek asır geçti, failler hala ‘bulunamadı’

HABER MERKEZİ – Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 25’inci yılında bir araya gelen gazeteciler, tutuklu bulunan meslektaşlarına ve Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik ihlallere dikkat çekti ve ‘zorlu yolculuğun’ 25 yıldır sürdüğü mesajını verdi: “Biz biat etmeden gazeteciliğimizi sürdüreceğiz.”

Özgür Ülke gazetesinin 3 Aralık 1994’te bombalanmasının üzerinden 25 yıl geçti.,

Gazetenin İstanbul Kadırga’daki teknik binası, Cağaloğlu’ndaki merkez bürosu ve Ankara bürosu bombalı saldırıya uğramıştı.

25’inci yılında Kadırga’da bulunan gazetenin bombalanmış binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu ve Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin bu açıklamasına dönemin tanığı gazeteci Hüseyin Aykol, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Yeni Yaşam gazetesi çalışanlarının yanı sıra HDP yöneticileri ile çok sayıda gazeteci katıldı.

“Özgür basın susturulamaz” pankartının açıldığı eylemde yaşamını yitiren gazetecilerin fotoğrafları taşındı.

Açıklamada ilk olarak konuşan gazeteci Aykol, saldırının gerçekleştiği güne dair tanıklığını anlatarak, “O zaman dayanışmayla gazeteyi çıkardık ama ben ‘Bir daha gazete çıkaramayız’ diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Yanılmışım 45 gazete daha çıkardık. Zorlu yolculuğumuz hep devam etti” dedi.

Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hakkı Boltan da gazetecilere yönelik baskının bugün de devam ettiğini belirtti.

Boltan, “Bugün bombalama yok ama farklı bir şekilde devam ediyor bu bombalama. İşte gazetecilerin gözaltına alınmasıyla, tutuklanmasıyla devam ediyor. Türkiye gazeteciler için cezaevi olmuş bir ülke olarak anılıyor. Şu anda bizim yaptığımız rapora göre 139 gazeteci cezaevinde” diye konuştu.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Cemiyeti Sözcüsü Ayşe Güney ise “Bu 25 yıllık süreç uzun bir yolculuktur bizim için. Özgür Ülke’nin bize bıraktığı en temel miras cesarettir” dedi ve şöyle devam etti:

“Bugün biz katledilmiyoruz ama onlarca arkadaşımız tutuklu, onlarcası adli kontrol şartından dolayı mesleğini yapamıyor. Gazetecinin en temel hakkı olan ulaşım ve seyahat hakkını dahi kullanamıyoruz. Biz biat etmeden gazeteciliğimizi sürdüreceğiz.”

Konuşmaların ardından, Özgür Ülke binasının önüne karanfiller bırakıldı.

“Meclis Araştırma Komisyonu kurulsun”

Diğer yandan HDP Van Milletvekili Tayip Temel, 25 yıl önce Özgür Ülke gazetesine yapılan bombalı saldırının faillerinin bulunması, basın özgürlüğüne getirilen sınırlamaların açığa çıkarılması, halkın haber alma hakkının kısıtlanmasına dair önlemlerin alınması için Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını istedi.

Meclis’e verdiği önergede, 3 Aralık 1994 tarihinde Özgür Ülke gazetesinin bombalı saldırıya uğradığını hatırlatan Temel, faillerin 25 yıldır hala bulunmadığına dikkat çekti.

Ülkede halen gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle tutuklandığını, basın yayın organlarına kısıtlamalar getirildiğini veya kapatıldığını, basın yayın özgürlüğü ve Anayasal güvence altında olan haber alma hakkının ihlal edildiğine işaret eden Temel, söz konusu ihlallerin yarattığı sakıncaların tespitine ilişkin Meclis Araştırması istedi.

Ne olmuştu?

24 yıl önce, 3 Aralık 1994’te Özgür Ülke gazetesinin İstanbul Kadırga’daki teknik binası, Cağaloğlu’ndaki merkez bürosu ve Ankara bürosu bombalı saldırıya uğramıştı.

Kadırga bürosundaki ulaştırma görevlisi 32 yaşındaki Ersin Yıldız öldürülürken, 23 çalışan da yaralanmıştı.

Gazete sonraki sayılarını bir süre, kendisiyle dayanışma halinde olan gazeteciler sayesinde çıkarabilmiş, sosyalist gazeteler Özgür Ülke çalışanlarına bürolarını açmış, birçok gazeteci dayanışmaya gitmişti.

Gazete 4 Aralık 1993’te dört sayfa çıkarken, manşeti ise “Bu ateş sizi de yakar” olmuştu.

Bombalanmanın üzerinden 15 gün geçmeden Özgür Ülke gazetesi, dönemin Başbakanı Tansu Çiller imzalı “gizli” ibareli bir belge yayınlamıştı.

Söz konusu belgede doğrudan Özgür Ülke’nin ismi verilerek şu ifadeler yer alıyordu:

“Bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verecek şekilde yayın yapan basın organlarının faaliyetleri son günlerde devletin bekası ve manevi değerlerine açıkça saldırı şeklini almıştır. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik bu önemli tehdidin bertaraf edilmesi maksadıyla önlemlerin alınmasına…”

Karınca, bianet, MA