Ana SayfaGüncelDemirtaş’ın duruşması yarın devam edecek

Demirtaş’ın duruşması yarın devam edecek

HABER MERKEZİ – Tutuksuz yargılandığı ana dava duruşmasında savunmasını sürdüren HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Demirtaş, yasaklı dönemde Cizre bodrumlarında yakılarak öldürülen yurttaşları hatırlatarak, “Vahşi katliamlar yapıldı. Bunu söylemeyelim mi? Terör propagandası, Başbakana ve Cumhurbaşkanına hakaret davaları açılacak diye bu acı gerçeği görmezden mi gelelim? Hadi ben görmezden geleyim, zannediyor musunuz ki halk unutuyor?” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuksuz yargılandığı ana dava duruşmasına ikinci gününde devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde yapılan duruşmaya Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katıldı.

Demirtaş’ın avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı HDP milletvekilleri Mithat Sancar, Züleyha Gülüm, Mehmet Rüştü Tiryaki, Murat Çepni, Zeynel Özel ile çok sayıda kişi izleyici olarak takip etti.

Dünkü duruşmaya alınmayan Sınır Tanımayan Avukatlar’dan Per Stadig ve Stende Geer ise bugün duruşma salonunda yerini aldı.

Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) heyeti de mahkeme heyeti ile yapılan görüşmeler sonucunda duruşma salonuna alındı.

Demirtaş, 1 Kasım 2015 seçimlerinden bir hafta önce, 24 Ekim 2015 tarihinde Diyarbakır Lice’de yaptığı konuşmasının konu alındığı 3 nolu fezlekeye dair savunma yaptı.

Duruşmada kayıtlara geçmesi için, farklı tarihlerdeki konuşmalarının bilirkişiden gelen tam çözümlerini okuyan Demirtaş, sözlerinin arkasında olduğunu belirtti.

Demirtaş, savunmasını “Siyasetçiler, siyasi çözüm üretme noktasında halka karşı borçludurlar. Ben bu açıdan kendimi sorumlu tutuyorum. Yoksa ceza kanunu açısından hesap vermemi gerektirecek bir şey yapmadığımdan eminim. Vicdanım rahattır” diyerek sürdürdü.

“Ülkede huzuru, güveni, barışı sağlamakla görevli, millet tarafından seçilmiş Hükümet ne yapıyordu o dönemde? Ben mi başbakandım? Figen Hanım mı başbakandı? HDP mi iktidardaydı? Erdoğan cumhurbaşkanı, Davutoğlu başbakandı. Bütün kontrol ve yetki onlardaydı.
“Sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerdeki askeri operasyonların yetkisi de onlardaydı. İddia ediyorum, diyalog kurulabilseydi tek bir insanın burnu kanamadan hendekler, barikatlar kapatılabilirdi. Ne yıkım olurdu ne ölüm. Ama bu, AKP’nin işine gelmiyordu.
“Bakın halen, Diyarbakır Sur ilçesinin bazı mahallerinde sokağa çıkma yasağı var. Orada insanların neler yaşadığını anlatmak, onların sesi olma noktasında ahlaki ve vicdani, hiç mi sorumluluğumuz yoktu? Biz bunu yerine getirmeye çalıştık.
“AKP iktidarı katliam yaptı, katliam. Sivil insanlar öldürüldü. Çocuklar öldürüldü. Bunları söyledim diye 3-4 tane Davutoğlu’na, 4-5 tane de Erdoğan’a hakaretten ayrıca yargılanıyorum. Burada da tekrar ediyorum, katliam yaptınız, Hükümet olarak.
“Peki, o operasyonları yöneten komutanlar neden 15 Temmuz sonrasında darbecilikten tutuklandı? Bu insanlar Meclis’i bombalayacak kadar gözlerini karartmışlardı da Cizre’de, Sur’da tek bir sivile bile zulüm etmemişler midir? Ben bunu söyleyince suçlu mu oluyorum?
“Davutoğlu’ndan rica ettim, Taybet Ana’nın cenazesinin sokaktan alınması için. Bir cenaze sokak ortasında nasıl kalır? 7 günden sonra aile güç bela cenazeyi alabildi, bir kişi de öldü. Ve ben, bu konuları konuştuğum için yargılanıyorum. Bunu yapanlar yargılanmadı.”

Savunmasının devamında sokağa çıkma yasakları sırasında yaşananlara ilişkin beyanlarda bulunan Demirtaş, “Biz çıkıp barıştan söz ediyorduk. Ama dönüyorduk, akşam bütün televizyon kanallarında ‘HDP’den kaosa destek’. Savcılar da iktidarın siyasi hedefleri doğrultusunda fezlekeler hazırlıyorlardı” dedi.

Demirtaş, Cizre bodrumlarında yaşananlara ilişkin ise şunları söyledi:

“Cizre bodrumlarında yaşananları nereye kadar saklayacak ki bu ülke? Bilin ki, aralarında küçük bir silahlı grubun da olduğu, sayılarını bilemiyorum 8 ya da 10, ama çoğu silahsız olan yaklaşık 120 kişi, Cizre’de iki apartmanın bodrumunda sıkıştırıldı.
“Telefonla görüştük. Diyorlardı ki ‘Biz silahsızız, çıkmak istiyoruz ama başımızı çıkardığımız anda ateş ediyorlar.’ Biz de Bakanlık ile konuşup diyorduk ki ‘Ateş edilmesin ki çıkabilsinler.’ Bakanlık da saatlerce uğraşıp sonra bize dönüp ‘Tamam, çıkabilirler’ diyordu.
“Aradan yarım saat geçmiyordu, bodrumdakiler arayıp ‘Çıkmayı denedik, ama ateş açtılar’ diyorlardı. Yani oradaki güvenlik bürokrasisi ne Bakanlığı takıyordu ne de Hükümeti. İçişleri Bakanı Efkan Ala ‘Oralarda kontrolümüz dışındaki güçler olduğu anlaşılıyordu’ demişti.
“Yaklaşık 120 kişi. En son hepsini yaktılar orada, yaktılar. 2015 yılında. Hitler’in fırınlarından, 1940’lardan söz etmiyorum. Cizre’de oldu bu. Ve siz, açıklamalarımızdan dolayı bizi, terör örgütü yöneticiliğinden yargılıyorsunuz.
“Vahşi katliamlar yapıldı. Bunu söylemeyelim mi? Terör propagandası, Başbakana ve Cumhurbaşkanına hakaret davaları açılacak diye bu acı gerçeği görmezden mi gelelim? Hadi ben görmezden geleyim, zannediyor musunuz ki halk unutuyor?”

Demirtaş’ın avukatlarının savunmasının ardından sona eren duruşmaya, yarın saat 10.00’da devam edilecek.


Demirtaş: Dosyama karartma uygulanıyor


Dava hakkında

Demirtaş’ın Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davası, daha önce kendisi hakkında hazırlanan ve dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye gönderilen 31 fezlekenin toplamından oluşuyor.

Selahattin Demirtaş hakkında “Örgüt kurma ve yönetmek”, “Örgüt propagandası yapmak” ve “Suç ve suçluyu övmek” iddialarıyla 142 yıla varan hapis cezası isteniyor.

Diyarbakır’da açılan dava, “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya taşınmıştı.

4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu yargılandığı dava dosyasında Demirtaş hakkında, 2 Eylül 2019 tarihinde kendisinin ve avukatlarının mazeret bildirerek, katılmadığı duruşmada tahliye kararı verilmişti.

Ancak Demirtaş, hakkında daha önce “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla verilen ve kesinleşen 4 yıl 8 aylık hapis cezası nedeniyle cezaevinden çıkamamıştı.

Tahliye kararının hemen ardından duruşma savcısı itirazda bulunarak Demirtaş hakkında yeniden tutuklama kararı istemiş, ancak bu talep reddedilmişti.

Avukatlar da 10 Eylül 2019’da Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu davada kaldığı süre için harekete geçmiş, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu.

Yapılan bu başvuru üzerine İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Demirtaş’ın cezaevinde kaldığı yaklaşık 25 aylık sürenin 4 yıl 8 aylık hapis cezasından mahsubuna 10 gün sonra, yani 20 Eylül 2019’da karar vermişti.

Aynı gün ise Demirtaş hakkında, yeniden açılan bir soruşturma kapsamında tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkemece tutuklama kararı verilmişti.

Aynı soruşturma kapsamında, yine 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında da tutuklanmasına yönelik karar çıkmıştı.

Yüksekdağ, Demirtaş’la birlikte haklarında verilen tutuklama kararına ilişkin “Çok heyecanlıyım hayatımda ilk defa aynı davada iki kez tutuklandım. Bu memlekette ilkler bize kısmet oluyor” demiş ve yaşananları ‘siyasi rezalet’ olarak nitelemişti.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Dersim'de üniversite öğrencisi Gülistan Doku günlerdir kayıp
Sonraki Haber
Erdoğan ve Putin'den Libya'da ateşkes için çağrı