Ana SayfaYazarlarMehmet Nuri ÖzdemirKürtlerin siyasal durumu üzerine

Kürtlerin siyasal durumu üzerine


Mehmet Nuri Özdemir*


Kürt halkının tarihsel olarak iktidara mesafeli duruşu, yaşamı birleştirici, sürdürücü karakteri ve topluluk halinde yaşayıp savunmacı yaşamın formlarında ısrar etmesi bugüne kadar varlığını sürdürmenin temel gerekçelerinden birisidir.

Modern ulus devlet inşası ile birlikte Kürt halkını bir arada tutan tarihsel-sosyolojik yapısallıklar itibarsızlaştırılarak Kürt toplumu sömürgeleştirilmek istendi. Ancak buna direnen Kürtler, sistematik nüfus planlamaları ile dayatılan göçler, asimilasyon politikaları, köy ve kent yıkımlarına rağmen bugüne kadar yok olmadan büyüyerek geldiler. Kürtlere eziyet eden rejimlerin ise siyaseten zayıfladıkları, meşruiyetlerini kaybettikleri ve toplumun sorunlarına cevap olamayan fosil yapılara dönüştükleri görülüyor.

Kürtler şimdi yeni bir durumla karşı karşıyalar. İki yüz yıldır kaderlerini tayin etmek için direndiler. Gelinen son noktaya bakıldığında bu kaderin aşamalı bir şekilde değiştiğini görmek mümkün. Irak’ta Baas rejiminin çöküşü, Suriye’de Arap Baharı ile ortaya çıkan kaotik ortamda diğer halklarla birlikte Rojava Devrimi’nin inşa edilmesi, Türkiye ve İran’daki yüzyıllık direnişe karşı rejimlerin güvenlik paradigmalarına hapsolması bu değişimi zorunlu kılan nedenlerdir. Buna küresel hegemonyanın Kürtleri simülasyon ortamlarında bile sahanın dışına itemediği gerçekliği ve uluslarası toplumun sempatisini de eklersek yeni durumun olağanüstü gelişmelere gebe olduğu ortada.

Kısacası Kürtlerin yaşadıkları dört ülkede siyasi rejimlerin büyük bir çöküntü yaşaması ve küresel hegemonyanın çelişkilerinin sunduğu fırsat ve olanaklar Kürtler açısından yeni bir durumun emareleri olarak değerlendirilebilir.

Ulusal birliğin zorunluluğu

Koşullar muazzam olsa bile eğer siz bir hakikatin öznesi olmaya hazır değilseniz her şeyin mükemmel oluşu hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü söz konusu olan sizin varlığınız ve bu varlığın nasıl yola devam edeceğine dair vereceğiniz kararlardır.

Kürtlerin sosyolojisini az çok bilen insanlar, onların bilincinin kendine has, modern ulusallığı aşan bir bilinç olduğunu bilirler. Kürtler, yaşadıkları toprakları asırlardır işgallerden ve tehlikelerden korumuş, Araplar, Farslar, Türkler, diğer halklar ve inançlarla stratejik ilişkiler kurmuş ve bu şekilde tüm zorlukları bertaraf ederek bugüne kadar gelmeyi başarmış bir halktır. Gelinen aşamada Kürtleri ortadan kaldırmak mümkün olmamıştır.

Gündelik yaşamını diğer halklarla birlikte sürdüren Kürtlerin çağımızın bu olağanüstü koşulları karşısında nasıl bir tutum alacağı doğal olarak merak konusu olabiliyor. Dahası alınacak konum, bölgenin savaş ve barış koşullarının yanı sıra politik, ekonomik ve kültürel dengeleri de domine edecek bir realiteye sahip.

Ulusal birliğin sağlanması politik olduğu kadar ahlaki bir sorundur. Hiçbir Kürt bileşeni bu konuda artık basit ve gündelik düşünme hakkına sahip değildir. En küçük Kürt partisi bile büyük düşünmek zorundadır. Mevcut denklemin ortasında 21. yüzyılda Kürtler yeni bir soykırım ile yüz yüze kalırsa bunun sorumlusu birinci dereceden bütün Kürdi siyaset olacaktır.

Bu yeni durumu Kürtlerin lehine anlamlı bir zemine dönüştürebilecek belirleyici mekanizma ise Kürtlerin ulusal birlik ruhudur. Bu ruh, çağın reel durumunu gözeten, dost ve düşmanı seçerken halkının sağlığını ve geleceğini önemseyen bir stratejiyle birlikte düşünüldüğünde sonuç alıcı olabilir.

Ulusal birliğin sağlanması politik olduğu kadar ahlaki bir sorundur. Hiçbir Kürt bileşeni bu konuda artık basit ve gündelik düşünme hakkına sahip değildir. En küçük Kürt partisi bile büyük düşünmek zorundadır. Mevcut denklemin ortasında 21. yüzyılda Kürtler yeni bir soykırım ile yüz yüze kalırsa bunun sorumlusu birinci dereceden bütün Kürdi siyaset olacaktır. Kimse bu konuda bir diğerini suçlayarak kendini kurtaramaz. Haliyle yapılacak basit şeylerin yani sıra ilkeli davranmak bir zorunluluktur.

Ulusal birlikten kasıt Kürt milliyetçiliği mi?

Şüphesiz 19. yüzyıl milliyetçiliğinin aşıldığını herkes görmekte. Birçok Batı devleti ulusallığı farklı bir biçimde revize ederek bir arada yaşamayı pekiştirdiler. Bugün Kürtlerin dünyada konuşuluyor olması da çağa uygun bir siyasal ilişki yakalamaları ile ilgilidir. Diğer taftan milliyetçilikle ilgili bir durumdan öte kendilerini ve birlikte yaşadıkları toplumu tehlikelere karşı korudukları içindir. Şengal ve Kobané bunun en somut örnekleri sayılabilir. Kürtler, ulusal birliği aşan yeni bir uluslaşma formu ile yeni bir aşamaya geçip coğrafi birlik ruhunun öncüsü konumundalar. Hem siyasal kimliğini koruyan hem de düşmanlaştırmayan bir ulusal birlik ruhunu yakalamak mümkün.

Kürtler, ulusal birliği aşan yeni bir uluslaşma formu ile yeni bir aşamaya geçip coğrafi birlik ruhunun öncüsü konumundalar. Hem siyasal kimliğini koruyan hem de düşmanlaştırmayan bir ulusal birlik ruhunu yakalamak mümkün.

Bu nedenle popülist atmosferin Kürtleri milliyetçiliğe iten stratejisine mesafeli ve dikkatli yaklaşmak gerekiyor. Kürt halkı tarih boyunca varlığı için büyük bedeller ödedi. Halkın tarihi direnişlerle dolu olduğu kadar trajedilerle de doludur. Sadece yakın tarihe bakınca bile bir bedeller silsilesi ile yüzleşmek mümkün olabiliyor.

Halepçe, Şengal, Kobané, Sur, Cizre ve Nusaybin’ de yaşananlar hafızalardaki yerini koruyor. Buna sürgünleri, zındanları, göçleri ve köy-kent yıkımlarını da eklediğinizde bu tablo karşısında sorumluluk alacak siyasetin ahlaki yönü siyasi yönünden daha baskın hale gelebiliyor.

Halk için doğru ve başarılı olan bir siyaset halka daha büyük bedeller ödettirmeden haklarını almasını sağlayan siyasettir. Bu hakikatten yola çıkılarak milliyetçiliği pompalamanın yerine başka yollarla Kürtlerin talepleri için siyasal zeminleri çoğaltmak en doğrusudur. Dahası ve önemlisi siyasetin halkın ne dediğine nasıl düşündüğüne bakarak hareket etmesi en doğru olanıdır. Bu nedenle şu veya bu vesileyle salonlardan çıkıp halka gitmek her zaman siyasetin en doğru ve doğrudan olan halidir.

Kaldı ki Kürt halkı, politik sorunun yanı sıra binlerce sorunla adeta boğuşmaktadır. Kürt toplumunda siyaset sorunu, kültür ve dil sorunu, ekonomik üretim ve her haneye özgürlük sorunu ile birlikte yansıyan büyük bir yoksulluk sorunu var. Yıllardır savaşla büyüyen kuşakların gelecek sorunu katlanarak büyümekte. Kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler ve geleneksel değerlerin altını oyan modern yaşantısı karşısından neredeyse hiçbir alternatif yok.

Kürdi siyasal, hegemonik iktidarların payandası olmadan, başka halkların düşmanlığını yapmadan, onların önünde ya da arkasında değil üzerinde yaşadığı coğrafyanın sosyolojik ve tarihsel gerçekliği ışığında halkın siyasal ve toplumsal ihtiyaçlarına cevap verebilmenin yollarını tartışmalıdır. Kürt halkının çok boyutlu sorunları bu şekilde inşa edilecek bir siyaset ile çözülebilir. Eğer Kürdi siyaset, Kürt halkının politik taleplerini toplumsal ve ekonomik taleplerle ortaklaştırıp çözmeye odaklanırsa ulusal birliği de bu şekilde daha kolayca toplumsallaştırabilir.

Buradan hareketle Kürdi siyasetin ulusal soruna dar yaklaşımları, küçük ve günü kurtaran popülist yaklaşımlarını Kürt halkının kendisi de artık kabul etmiyor. Bölgesel ve küresel hegemonyanın Kürt ulusunun iç çelişkilerine ve ilişkilerine bakarak konum aldıkları biliniyor. Kürtler buradan dersler çıkararak hareket ederlerse bu kaotik durumu Kürt halkının lehine çevirmeyi de başaracaktır.

Başka bir “Biz” kurmak

Devletli sistemler ve onların bürokratik yönetim aygıtları Kürtlere karşı taktiksel ve samimi olmayan siyasi davranışlarla yaklaşmaya devam etmekteler. Bu sisli puslu havaya bakıldığında ulusal birlik sağlanmaya çalışırken uluslarası toplumu ve Kürtleri sömürgeleştiren 4 devletin halklarını Kürt halkı ile düşmanlaştırmayan bir strateji ile hareket edilmesinde fayda var. Bu ayırt edicilik adeta bir cerrah hassasiyeti isteyen hayati temelde bir etkiye sahip. Sorunun kaynağını toplumların kendisinde değil onları düşmanlaştıran siyasi rejimlerin bürokratik ve oligarşik yapısallıklarında aramak daha doğru bir yol olacaktır.

Gerçekleştirilmesi zor ama olanaklı olan meselelerden biri, Kürt siyaseti ulusal birliğini sağlamaya çalışırken hem kendi halkını hem de diğer halkları tedirgin etmeden bunu başarabilmesidir. Çünkü asırlardır bir arada yaşayan ve çoğu zaman dayatma, baskı ve zor aygıtları ile iç içe geçen bir halk gerçekliği söz konusudur. Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde birliğini sağlayıp haklarını ararken yaratılmak istenen alerjiyi, rasyonel hamlelerle kırma gibi bir görevi vardır. Kürt ulusal birliğinin asırlardır bir arada yaşayan halklara zarar verecek bir sonucu olmayacağına dair toplumu ikna edecek politikaları hayata geçirmek Kürt siyasetinin temel sorumluluklarından biridir. Yani hem kendi aranızda birlik olacaksınız hem de başka halklara düşman olmayacaksınız. Bu belki ilk etapta gerçekçi gelemeyebilir. Çünkü hepimiz meseleyi dünya sisteminin halkları düşmanlaştırıp boğazlaştıran ulus devlet sisteminin  kodlarıyla okuyoruz. Oysa Ortadoğu’daki ulus hakikati ve tarihsel akış başka işlemektedir. Ortadoğu’nun ülkeleri tek ulusa ya da ulusallığa dair bir sistemle işlememektedir. Bu ülkelerin hepsinde iktidarda her zaman elit bir tabaka, altta ise ezilen, sömürülen ve derisi yüzülen bir halk gerçekliği söz konusudur.

Ortadoğu’daki ulus hakikati ve tarihsel akış başka işlemektedir. Ortadoğu’nun ülkeleri tek ulusa ya da ulusallığa dair bir sistemle işlememektedir. Bu ülkelerin hepsinde iktidarda her zaman elit bir tabaka, altta ise ezilen, sömürülen ve derisi yüzülen bir halk gerçekliği söz konusudur.

Bu ülkelerde devam eden ‘eşitlik, özgürlük ve barış’ sorunu Kürt meselesi ile birlikte ele alınarak ortak bir mücadele çatısı altında yapılabilir. Burada daha söylendiği gibi ‘önce devleti sosyalistleştirelim, sonra haklarınızı alırsınız’ gibi önermelerden bahsetmiyorum. Taleplerin eş değerliliğidir asıl konu olan. Sonuçta eğer bütün ezilenler aynı iktidarın ve aynı rejimin baskısına maruz kalıyorsa bu rejime karşı talepleri ortaklaştırmak kadar daha doğal bir şey olamaz. Mücadele dinamikleri kendi taleplerini genelleştirmeden farklılıkları ile birlikte yan yana durmayı örgütleyen bir fiktiyatın özneleri olabilirler. Peki, bu nasıl olacak?

Kürtlerin ulusal birliğini sağlamanın zorunluluğu Kürt siyaseti açısından olmazsa olmazlardan birisi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra sol-sosyalist siyasetler ve toplumsal hareketlerle kuracağı bağ, halkların düşmanlığını önleyecek hayati temelde bir siyasal ilişki olacaktır. Kürt halkının uzun soluklu mücadelesi boyunca dört ülkede de Kürtlerin en büyük dostunun o ülkenin sosyalistleri ve solcuları olduğunu unutmamak gerekiyor.

Yine dostluk kurulacak başka bir kesim, bu ülkelerde erkek egemen sisteme karşı mücadele eden kadınlar, kapitalizmin doğa sömürüsüne karşı direnen ekolojistler ve barış toplumunu kurmak isteyen barışsever sosyal demokratlardır. Kürtlerin bu kesimlerle kurulacak dostluğu ulusal birliği engelleyen bir ilişki olmadığı gibi bu kesimlerin de Kürt birliğinden endişe duymamaları gerekir.

Kürtlerin hem kendi içinde hem de sosyalistler başta olmak üzere toplumsal hareketlerle kuracağı ilişki halklar arasında karşılıklı olarak pompalanan milliyetçilik üzerinden kışkırtılan düşmanlığı da önleyecek ve köprü rolü grecektir. Bu nedenle bu çok boyutlu ittifakları kurmanın zorlukları, yeni düşmanlıkların yaratacağı olası ölümler ve yıkımlarla kıyaslandığında çok basit kalacaktır. Onun için geniş siyasal ortaklaşmaları anlamlı kılacak politikaları ve söylemsel stratejileri bir an önce hayata geçirmekte fayda var.

Negatif mitolojiyi yıkmak

Hem Kürdi siyaset için hem de demokratik ve sosyalist siyaset için ‘zaten üç beş kişiler, oy potansiyelleri yok’ gibi söylemler radikal demokrasiye ve ulusal birlik çalışmalarının genişleyeceği zemine kurulabilecek en büyük söylemsel tuzaktır. ‘Soldan bir şey çıkmaz,  Kürtlerde ihanet bitmez’ gibi içerden üretilen ve doğrudan halkı ve kitleleri aşağılayan söylemler, hakim devletlerin ve sınıfların yıllardır halkları parçalamak için kullandıkları söylemlerdir.

Bu negatif söylemler yakın zaman önce yerel seçimlere de yansıdı. Kürdi partilere verilen belediyelerde ‘şu ilçeyi kaybedeceğiz, bunlarla ulusal ittifak olmaz, biz bedel ödüyoruz başkaları gelip rantını yiyor’ gibi söylemler içerden inşa edilen gündelik endişe üretimleri olup ne Kürt birliğine ne de başka bir şeye katkısı olmayan dağıtıcı söylemlerdir. Bu söylemler sol-sosyalist dostlar için de sürekli söyleniyor.

‘Oy potansiyelleri ve tabanları yok ama büyük bir temsiliyet veriliyor’ gibi yorumlar demokratik siyasetin önünü tıkayan ve itibarsızlaştıran bilinçli-bilinçsiz söylemsel inşalardır. Bunun için yapılacak en acil işlerden birisi ‘negatif mitolojiye’ kolektif bir ruhla karşı çıkmaktır. Bu anlamda tüm kesimlere farklı zeminlerde farklı sorumluluklar düşüyor.

Yeni bir siyasal ilişki münkün mü?

Başka bir kimlik üzerinde hegemonya kurmayan, hiyerarşik bir ilişki derdi olmayan tüm kesimlerle eşitlik, özgürlük ve kimlik mücadeleleri ortaklaştırılabilir. Bu geniş ittifak ağını engelleyen endişeyi onarmanın birçok yol ve yöntemi var.

Bir kere tüm ittifak ilişkilerinin tüm başlıklarda anlaşabilmeleri gerçekçi değildir. Ancak kimi başlıklarda müşterekler üzerinden ortaklaşılabilir. Çelişkiler uzlaşmaz (antagonist) değildir. Kürdi siyaset ile Kürdi haklar ve mücadele başlıkları; sol-sosyalist-demokrat dostlarla kapitalizmin ve devletin tabiiyet biçimleri ve sömürü alanları üzerinde homojen olmayan parçalı ve birbirinden farklı ortaklıklar kurulabilir. Kurulan ittifaklar bir siyasal ilişkinin yeniden yapılandırılması ve toplumsal sorunlara çözümler üretmesi halinde başarılı olabilir.

Solun sola çelme atması ile Kürdün Kürdü azarlaması ezilenlerin ortak krizidir. Bu ortak kriz ortak akılla asgari düzeyde istikrarlı ilişkiler kurularak aşılabilir.

Kaderimiz neden başkalarının ellerinde olsun? Bu soru hem sosyalistlerin hem de Kürt halkının  özgürlük ontolojisinin tarihsel sorusudur.

Kendimizi aşağılamadığımız, birbirimize saygı duyduğumuz ve birliğimizi sağlayabildiğimiz oranda  Kürt olabiliriz.

Zulme karşı omuz omuza vererek karşı çıktığımız, eşitsizlikleri ortadan kaldırdığımız ve özgür bir toplum için kapitalizme alternatif yaşamlar sunabildiğimiz oranda solcu olabiliriz.

Başkalarından daha üstün bir ırk olmadığı-nız, diğer yurttaşlardan daha ayrıcalıklı bir kimliği talep etmediği-niz ve başka halklara karşı devletinizin baskı ve zulüm politikalarına ortak olmadığı-nız oranda Türk, Arap ve Fars olabilir ve saygıyı hak edebilirsiniz.


* İhraç Kürt öğretmen

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Ukrayna Başbakanı Honcharuk istifa etti
Sonraki Haber
Mısır'da gözaltına alınan AA çalışanlarından biri serbest