Ana SayfaGüncelYüksekdağ’dan muhalefete öneri ve bir öngörü

Yüksekdağ’dan muhalefete öneri ve bir öngörü

HABER MERKEZİ – 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınıp tutuklanan HDP’nin önceki dönem eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, üç yıldır cezaevinde. Yaptığı konuşmalar, katıldığı etkinlikler, sadece ve sadece siyasi faaliyetleri dava konusu. Bazılarında hapis cezası verildi, bazısı hala devam ediyor. Yeni Yaşam’dan Hüseyin Kalkan’a verdiği röportajda bir mahpushane özdeyişini hatırlatıyor; “Hapishanede günler hızlı, yıllar yavaş geçer” diyor ve “Bizimle birlikte memleket de zor bir 3 yıl geçirdi” diye ekliyor. Aynı röportajda Kalkan’ın soruları vesilesiyle muhalefete bir öneri sunuyor ve bir de öngörüsünü paylaşıyor tutuklu siyasetçi: “Hamle yapma inisiyatifinin muhalefet alanına kaymaya başladığını söyleyebiliriz… Önümüzdeki günler ezilenlerin damgasını vurabileceği bir potansiyel ve birikim barındırıyor.” Bu iki soru/cevabı paylaşıyoruz.


Kalkan: 2020’de siyasi duruma dair öngörünüz nedir, nasıl bir değişim bekliyorsunuz?

Yüksekdağ: Geriye bıraktığımız dönemde AKP-Saray iktidarının hamleleri gidişata damgasını vuruyordu. Ancak bugün hamle yapma inisiyatifinin muhalefet alanına kaymaya başladığını söyleyebiliriz. Değişim olanaklarını açığa çıkaran bir rol oynuyor bu. Aslında toplumun çoğunluğunu kapsayan bir değişim hareketi belli bir süreden bu yana varlığını hissettiriyordu. AKP-Saray-MHP cephesi karşısında politik işbirliği geliştirme tavrı ortaya çıktı. Bu henüz bir hamle üstünlüğü kurma noktasına gelmediyse de. Bir dönemin pasif-statik halinin aşılması bakımından dönemeç oldu.

Günümüzdeki süreçte, demokratik muhalefetin daha kararlı, cesaretli ve düz, aşamacı gelişme çizgisinde sıçramalar yaratabilecek politik hamlelere duyulan ihtiyaç daha belirginleşti. 2020 dönemi bundan uzak düşünülemez. Bölgenin ve dünyanın içine girdiği halk hareketleri, reddedilemez bir jeopolitik gerçeğe işaret ediyor. Bir dönemin iktidar yapıları, şu veya bu şekilde değişmek zorunda. Türkiye’nin bundan müstakil kalması da mümkün değil. Esas yoğunlaşılması gereken halka, bu değişim sürecinin demokratik anahtarı ve inisiyatifi olabilmektir. Önümüzdeki günler ezilenlerin, makro güç ve iktidar olanaklarına sahip olmayanların damgasını vurabileceği bir potansiyel ve birikim barındırıyor.

Kalkan: Muhalefet nasıl bir mücadele programı izlemeli?

Yüksekdağ: Sık sık ifade ettiğimiz gibi demokratik ittifak zemininin daha sağlam bir anlayışla oluşturacak alanın genişletilmesi gerekiyor. AKP-Saray iktidarına göre değil, demokratik ittifak siyasetine göre yeni bir dizilişe ihtiyaç var. Bu da demokratik ittifak anlayışı ve pratiğini çekim merkezine dönüştürmekten geçiyor. İktidar dışında kalan bütün kesimlerin işin merkezinde ya da çeperinde durarak böyle bir ittifakın oluşmasına katkı vermesi gerekir. Zira AKP-Saray-MHP iktidarının dışında olup da yaşayabilmek veya kazanabilmek ancak böyle mümkün.

Siyasi iktidarın çoğunluk desteğini yitirdiğini dikkate alırsak, ittifak yolu ile yeni hükümet seçeneklerinin oraya çıkma koşulları var, ama bilen bilir ki, siyaset matematiği, bizim içinde bulunduğumuz durumu aydınlatmaya yetmez. Öyle olsaydı belli bir dönemdir oransal çoğunluk gücünü yitirmiş bir iktidar hala tepede durmaz ya da nicel-oransal destek kazanmış bir muhalefet bu denli etkisiz kalmazdı. Muhalefet gelişen-oluşan hakikate sahip çıkmak ve gelişme çizgisini savunacak, güçlü hamlelerle ileriye taşımak zorunda öncelikle. Toplum geçiş ve değişim eğiliminde olduğunu yeterince gösterdi. Bu geçiş ve ara dönem atmosferinde iktidarın kurduğu zoraki dengeyi bozmak için cesaretli çıkışlara ve demokratik güçbirliği hattının tahkim edilmesine ihtiyaç var. Böyle olduğunda kuvvet dengesi çok radikal biçimde değişebilir ve toplum büyük çoğunluğu tekçi faşist rejim karşısında yeni demokratik bir derleniş sağlayabilir. Bu nedenle alternatif iddiası olanların arada dolaşma şansı yok.

Yeni bir hükümet seçeneği de bu netlik üzerine kurulabilir. Demokratik anayasadan tutalım, tabana dayalı, katılımcı yönetim modellerine uzanan bir alanda alternatif bir program benimsenmesi bunu topluma özgüven ve açıklıkla ilan etmesi gerekir. Hepsinden önemlisi de halk hareketi ve örgütlenmeleri ile yaşamın mücadele içinden alternatif yönetim hedefinin politikasını yapmaktır. Toplumun özyönetim bilinci ve iradesini geliştirmek, merkezi yönetim alternatifine aklını ve ruhunu kazandırmak anlamına gelir. HDP’nin alternatif hükümet oluşumu seçeneklerindeki kilit ve belirleyici pozisyonu ise pekişmiştir.


Röportajın tamamını buradan takip edebilirsiniz.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Corona virüsü ile ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları
Sonraki Haber
Ocak'ta gazetecilere hem tahliye hem hapis