Ana SayfaGüncelDr. Samet Mengüç: TTB’yi süreçten dışlamak doğru değil

Dr. Samet Mengüç: TTB’yi süreçten dışlamak doğru değil

HABER MERKEZİ – Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde Türk Tabipler Birliği’nin dışlanmasının hükümetin olaya siyasal baktığının göstergesi olduğunu söyleyen Dr. Samet Mengüç, salgının iki hafta ile bir aylık süreç içerisinde zirve yapacağını söyledi. Ekipman eksikliğinden dolayı sağlık çalışanlarının da enfeksiyonu kaptığına dikkat çeken Mengüç, “Sağlık çalışanlarını koruyamazsanız, toplumu da koruyamazsınız” dedi.


Haber: Zeynep Kuray


Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Samet Mengüç, Türkiye’de giderek yayılan Koronavirüs konusunda izlenmesi gereken yolu anlattı.

Türkiye’nin Corona virüsü vakalarındaki artış konusunda kritik bir döneme girdiğini öngördüklerini belirten Mengüç, bu süreçte çok dikkatli olmak gerektiğinin altını çizdi.

Bu dönemin iki haftadan bir aya kadar uzayabileceğini dile getiren Mengüç, salgının zirve yapabileceğini aktardı.

Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Mengüç, bireysel ve toplumsal olarak alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

“Bireysel olarak, sosyal mesafe dediğimiz yakın temaslardan uzak durulmalı, kalabalık yerlere girilmemeli, eller sık sık yıkanıp, dezenfekte edilmeli.

“Toplum açısından kamu otoritesinin alması gereken önlemler var, karantina ve izolasyon başta geliyor.

“Karantina toplu olarak ya da şüpheli salgın olduğu bir bölgeyi kontrol altına almak demektir. Bu bir okul veya bir hastane olabilir, bir ilçe ya da köy de olabilir. Bu tür izolasyonların mutlaka yapılması lazım.”

“Topyekûn karantina despotik uygulamaları beraberinde getirir!”

Türkiye’de şu anda ciddi bir karantina uygulaması olmadığını aktaran Mengüç, umreden gelen 20 bin kişiyi örnek gösterdi.

Umreden gelenlerin toplumdan 14 gün mutlaka izole edilmesi gerekirken, evlerine gönderildiklerini hatırlatan Mengüç, AVM ve işyerlerini kapatmak gibi daha radikal kararlar alınması gerektiğini belirtti.

Topyekûn karantinanın da bu dönemde çok tartışmalı olduğunu ifade eden Mengüç, bunun siyaseten despotik uygulamalara neden olabileceğine dikkat çekti.

Mengüç, “Topyekûn karantina sokağa çıkma yasağı, sıkıyönetim demektir. Siyasi açıdan bu karantina despotik uygulamaları da beraberinde getirebilir. O nedenle bu aşamada topyekûn bir karantinanın gerekli olmadığını düşünüyorum” dedi.

“TTB’nin salgınlarda bir tecrübesi var”

Mengüç, salgın hastalıklarda yol haritasını belirlemenin ve zamanında önlem almanın mücadelede başarılı olmak için şart olduğunu vurguladı.

Böylesi kritik bir süreçte Sağlık Bakanlığı’nın TTB’yi dışlamasının doğru olmadığını vurgulayan Mengüç, bu durumun iktidarın olaya siyaseten baktığının göstergesi olduğunu kaydetti.

TTB’nin hiçbir siyasi yapının sözcülüğünü yapmadığını hatırlatan Mengüç, TTB’nin sağlığa ve sağlık hizmetlerine bir bakış açısının, bu tür salgınlarda da birikmiş bir tecrübesinin olduğunu anımsatarak, bu tecrübeleri de hiçbir siyasi otoritenin etkisinde kalmadan halkın yararına ortaya koyduğunu belirtti.

Bu yöntemlerden siyasi iktidarların pek hoşlanmadığına işaret eden Mengüç, “Zaten siyasi iktidar bize hep mesafeli durmuştur, Sağlık Bakanı da bu davranış şekliyle siyasetin etkisinden kurtulamadığını gösteriyor. Bunu iktidar mensubu birçok hekim için de söyleyebilirim. Birebir konuştuğumuzda hiçbir farkımızın olmadığını, bizim gibi düşündüklerini ifade ediyorlar ama siyaseten nedense hekim, sağlıkçı kimliklerini iktidara rağmen ön plana çıkartamıyorlar” diye konuştu.

“Süreç şeffaf yürütülmüyor”

Sağlık Bakanlığı’nın bu anlamda süreci şeffaf yürütmediğine dikkat çeken Mengüç, şunları belirtti:

“Şeffaflık nerede bir vaka varsa, bu vakaların tek tek tespit edilmesi ve bunların kamuoyu ve sağlık örgütleriyle paylaşılması demek. Bu çok önemlidir çünkü bildiğiniz zaman önlemleri ona göre alırsınız.

“Ama bulunduğumuz ortamda sayılar çok net olarak verilmiyor. Örneğin bugüne kadar açıklanan sayılara ve yapılan testlere baktığımız zaman şimdiye kadar çok sağlıklı bir veri alamadığımızı görüyoruz. Çünkü testi daha yeni yeni artırmaya başladılar.

“Oysaki biz bu sürecin en başından beri her şüpheliye en hızlı bir şekilde test yapılmasını, kaydedilmesini ve toplumla paylaşılması gerektiğini söyledik. Ama Sağlık Bakanlığı bunları yapmadı.”

“Sağlık çalışanlarını koruyamazsanız toplumu da koruyamazsınız”

Bu süreçte tehlikenin en önünde bulunan sağlık emekçilerinin durumunu da değerlendiren Mengüç, alınan önlemlerin de yeterli olmadığına dikkat çekti.

Sağlık çalışanlarının bu gibi salgınlarda en çok risk altında olan insan grubu olduğunu hatırlatan Mengüç, bundan dolayı onların korunma şartlarını başından itibaren sağlamak gerektiğini söyledi.

“Eğer sağlık çalışanlarını koruyamazsanız toplumu da koruyamazsınız” diyen Mengüç, şunları kaydetti:

“Sağlık çalışanlarıyla toplumun teması çok fazla. Dolayısıyla taşıyıcı olmuş sağlık çalışanlarından diğer insanlara da çok hızlı yayılma eğilimi gösterir. Sağlık Bakanlığı’na başından söyledik bütün koruyucu ekipmanların hızlı ve nitelikli bir şekilde karşılanmasını talep ettik. Ama bu da çok geç yapıldı.”

“Maske bulmakta bile bir hafta boyunca sağlık çalışanları ciddi sıkıntılar yaşadı. Kendi ekonomik güçleriyle temin etmeye çalışırken dahi maske bulamadılar. Fırsatçılık yapan birtakım kesimler bu maskeleri dahi çok astronomik rakamlarla piyasaya sürmeye çalıştı.

“Sağlık Bakanlığı işte bütün bunların önüne geçmeliydi. Şu anda da durum istenilen seviyede değil. Verilen maskeler ve ekipmanlar sınırlı sayıda, bu nedenle hem hekimler hem hemşireler hem de sağlık çalışanları arasında enfeksiyonu kapmış olanlar var.”

“İlkel karantina anlayışı uygulamada”

Karantinaya alınan insanların da gerekli koşullarda tutulmadığına dair kamuoyundan ve basından bilgiler geldiğine dikkat çeken Mengüç, karantina yapmış olmak için karantina yapıldığı izleniminin güçlendiğini belirtti.

Umreden gelenlerin karantinaya alınmadan ülkenin dört bir yanına yayıldığını hatırlatan Mengüç, ancak umreden gelen son bir grup insanın izolasyona alındığını, onların da tutuldukları yerlere karantina demeye bin şahit gerektiğine işaret etti.

Mengüç, “Hiçbir önlem yok, koruma yok. Hiçbir gıda ve hijyenik koşulları sağlanmadan insanların bir araya toplanmasına karantina deniliyor. Bu çok ilkel ve çağdışı kalmış bir karantina anlayışı. Bu da Sağlık Bakanlığı’nın işe ne kadar ciddi baktığının göstergesi ” diye tepki gösterdi.

“Söylem çok iyi ama pratikte görülen bir şey yok”

Bundan sonra kritik döneme girildiğine dikkat çeken Mengüç, yapılması gerekenin hastalığı ağır seyredenler için nitelikli personelin bulunduğu, alt yapısı sağlam, tam teşekküllü sağlık kuruluşlarını hazır etmek olduğunu vurguladı.

Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın bilim insanlarına dayanan söylemlerinin çok iyi olduğuna, ancak pratikte bu bilim kurullarının sadece danışman görevi gördüğüne, esas olarak sahada bulunmadığına dikkat çeken Mengüç, sahadaki organizasyonu da yapmanın Sağlık Bakanlığı’nın görevi olduğunun altını çizdi.

“Bu süreçte sağlık hizmeti yeniden yapılandırılmalı”

Bu hastalığı ağır geçirecek olanların nüfusun yüzde 10 ile 15 arasında olacağını belirten Mengüç, bu açıdan 5-10 milyon arasında insanın tedaviye ihtiyacı olabileceğini söyledi.

Yoğun bakım gerektirenlerinse çok daha az sayıda olduğunu dile getiren Mengüç, bunun da yüzde 1 ile 3 arasında değiştiğini ifade etti.

Sayısal olarak Türkiye’nin sağlık alt yapısının uygun olduğunu belirten Mengüç, ama burada esas önemli olanın organizasyonu hızlı bir biçimde yaşama geçirmek olduğuna işaret etti.

Mengüç, “Bunun için de sağlık çalışanlarının çalışma saatlerinden, çalışma düzenine kadar yeniden bir yapılandırma yapılması gerekiyor. Kamu, özel ayrımı yapılmaksızın tüm hastaneleri bu hizmete sunmak lazım ki Sağlık Bakanlığı bu kararı aldı zaten” diye konuştu.

Burada en önemli hususun insanların sırf hapşırdığı veya öksürdüğü için hastanelere akın etmemesi olduğunu belirten Mengüç, belirtiler ortaya çıktığı takdirde önce 184 hattını aramaları ve buradan gelecek yönlendirmelere göre hareket etmeleri gerektiğini söyledi.

“Cezaevleri boşaltılmalı!”

İtalya Napoli’deki Poggioreale Cezaevi’nde mahpusların Corona virüs isyanı

Virüs açısından cezaevlerindeki durumu da değerlendiren Mengüç, cezaevlerinin kritik noktada olduğuna dikkat çekti.

Cezaevlerinde zaten sağlık koşullarının iyi olmadığını hatırlatan Mengüç, bu gibi kapalı alanlarda çok insan bulunmasının salgının yayılmasında riski en üst düzeye taşıdığına işaret etti.

Türkiye cezaevlerindeki koşulları herkesin bildiğini ifade eden Mengüç, şöyle konuştu:

“Hijyen, beslenme, havalandırma koşulları zaten yetersiz. Sayı olarak baktığımızda ise kapasitesinin çok üzerinde nüfus barındıran mekanlar durumunda.

“Buraların çok hızlı bir biçimde ele alınması, sağlık ve gıda hizmetlerinin artırılması gerekiyor. Bu tür salgınlardaki önerimiz cezaevlerinin boşaltılmasıdır.

“Öncelikli olarak da hasta, yaşlı ve bebekli mahpuslar tahliye edilmeli. Bu da genel aftan geçer. Zaten kamuoyunda tartışılan bir konuydu af, buna hızlı bir biçimde ve toplumsal bir uzlaşıyla el atılması gerekir.”

“Panik değil ortaklaşma zamanı”

Bu süreçte soğuk kanlı olmak ve paniğe kapılmamak gerektiğini vurgulayan Mengüç, bir hastalık kapmanın hayatın sonu olmadığını hatırlatarak, halihazırda virüsü kapmış olan yüzde 80’in salgını hafif bir biçimde ayakta atlatabildiğini söyledi.

Salgının yayılmasını önlemek için tedbirleri sıraladıklarını belirten Mengüç, bu tedbirlere hasta olan veya olmayan herkesin riayet etmesi gerektiğini kaydetti.

Corona virüsünün yarattığı kaos ve panik sürecinin öyle ya da böyle aşılacağını vurgulayan Mengüç, ancak böyle bir süreçte her insanın hem kendini hem toplumu sorgulamasını ve değer yargılarını yeniden gözden geçirmesini istedi.

Barışa ve toplumsal uzlaşıya ihtiyaç olduğunu hatırlatan Mengüç, bu felaketlerin ne zengini ne de fakiri, ne yaşlısını ne gencini, ne inançlısını ne inançlı olmayanı ayırt ettiğini hatırlatarak, insanların önyargılarından arınarak her konuda ortaklaşması gerektiğini vurguladı.


ANF
Previous post
Hırvatistan'da 5.3 büyüklüğünde deprem
Next post
Hukuk örgütleri: Siyasi mahpusların yargı paketi dışında tutulması kabul edilemez