Ana SayfaGüncelMeclis’te 23 Nisan oturumu: Partiler ne dedi?

Meclis’te 23 Nisan oturumu: Partiler ne dedi?

HABER MERKEZİ – Meclis, 23 Nisan özel gündemiyle toplandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, ülkedeki sorunların çözümü için 16 maddelik bir çağrı sunarak, “Demokratik Anayasa yapmalıyız” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Sancar, Birinci Meclis’in çoğulcu yapısının 1921 Anayasası’yla özerkliği yasaya bağladığını belirtti. 1921 Anayasası’nın iki temel dayanağının “halk egemenliği” ve “Kürt sorununun çözümü” olduğunu söyleyen Sancar, “Ülkenin sorunlarının çözümü, bu iki ilkeyi birleştirmek, bu iki alanı bütünleştirmekten geçiyor” dedi.

Meclis Genel Kurulu, kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen tören sonrası, 23 Nisan özel gündemiyle toplandı.

Genel Kurul’daki özel oturuma AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katılmadı.

Partiler adına sırasıyla AKP Grup Başkanvekili Mehmet Naci Bostancı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan söz aldı.

Bostancı: Cumhur İttifakı olarak durduğumuz yer güçlü bir Meclis’tir

AKP Grup Başkan Vekili Bostancı, “Cumhur İttifakı olarak durduğumuz yer güçlü bir Meclis’tir” diye konuştu.

Bostancı, “Zor zamanlarda milleti bir araya getirmek, sapa sağlam bir irade durmak için mutlaka güçlü bir lider gerekir. Ve adı, hepimizin bildiği gibi, Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi.

Kılıçdaroğlu’ndan “Demokratik Anayasa” çağrısı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ülkedeki sorunların çözümü için 16 maddelik bir çağrı sunarak, “Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımı ile yeni bir demokratik Anayasa yapmalıyız” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı 16 madde şöyle:

  • Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımı ile yeni bir demokratik Anayasa yapmalıyız. Bu Anayasa’nın temeli kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmalı, denge denetim esası sağlanmalıdır.
  •  Yeni Anayasa’nın omurgasını Cumhuriyet’in demokrasi ile taçlandırılması olarak nitelendirdiğimiz yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistemi oluşturmalıyız. Demokrasi ile taçlandırılmış Cumhuriyetimizde fikir, düşünce, inanç özgürlüğü ile medya ve sendikalaşma dahi örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerde kaldırılmış olacaktır.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM’de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için yeni bir siyasi ahlak yasası çıkarılmalıdır.
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı yürütmedir. Yürütme tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verilebilirliğe açık olmalıdır. TBMM adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. TBMM’de kurulacak kesin hesap komisyonunun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.
  • Yerel yönetimler rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları haline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevi arttırılmalıdır.
  • Kamu istihdamında liyakata dayalı personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.
  • Liyakata dayalı istihdam politikaları kapsamında eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte sıfır istihdam açığı hedeflenmelidir.
  • Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı, bu bağlamda aile yardımları sigortası kanunu çıkarılmalıdır.
  • Demokratik standartlarda adalete ve denetime açık bir kamu ihalesi sistemine geçilmelidir.
  • Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.
  • TÜİK verilerine göre her 3 kişiden biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık bilinmelidir.
  • Türkiye yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Tüm üretim politikaları ve diğer üretim biçimleriyle tümüyle ekolojik olmalıdır.
  • Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.
  • Planlamada tarım temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda gıdaya sağlıklı koşullarda erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Eğitim, Türkiye’nin kalkınma stratejisinin en önemli parçası olarak yeniden ve paydaları ile birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde her türlü düşünce, fikir özgürce tartışmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir.

Sancar: Birlik istiyorsanız çeşitliliği ve müzakereyi kabul edeceksiniz

HDP Eş Genel Başkanı Sancar ise konuşmasında Birinci Meclis’in çoğulcu yapısı, 1912 Anayasası’nın özerkliği yasaya bağlaması ve Mustafa Kemal’in bunu neden tercih ettiği konuları üzerinde durdu.

Birinci Meclis’i “yerel kongrelerin aktığı bir deniz” diye tanımlayan Sancar’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“1921 Anayasasının iki temel dayanağı halk egemenliği ve Kürt sorununun çözümüdür. Mustafa Kemal Paşa, sorunun ağırlığının ve ciddiyetinin farkındaydı. Bunu halk egemenliği ilkesine dayalı, bütünlüklü bir demokrasi fikriyle çözmeye çalıştı.

“O dönemler bu konuda çokça çaba harcandı. Yerel demokrasi ve halk iradesi. Ülkenin bu sorunu çözmek için o gün bulduğu bu yolu, maalesef daha sonra terk ettik.

“Şimdi de ülkenin sorunlarının çözümü, bu iki ilkeyi birleştirmek, bu iki alanı bütünleştirmekten gerekiyor. Halk egemenliği, bu hem genel demokrasiyi hem de yerel demokrasiyi içerir. Şartların, sistemin yaratılması, herkesin kimliğinin eşit değer görmesi ve anayasal kabule, güvenceye bağlanması” dedi.

“Eğer bir soru sorulursa, ‘bu yüzyıl içinde en güçlü ve en zayıf meclisler hangileridir’ diye benim cevabım açık; en güçlü Meclis’in yıldönümünü en zayıf Meclis’te kutluyoruz. Bunun bize bir şeyler söylüyor olması lazım.

“Diğeri, yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönemle en zayıf olduğu dönem ne zaman olduğunu soralım. Benim cevabım açık; yerel yönetimlerin en güçlü olduğu dönemin 100’üncü yılında yerel yönetimleri neredeyse fiilen lağvetmeye yönelik bir anlayışla karşı karşıyayız.

“Bu, kabul edilemez. Ne kayyım uygulaması kabul edilebilir ne de CHP’li belediyelerin krizi yönetmek için sarf ettikleri çabanın yok edilmesi kabul edilebilir. Eğer bu insanlığı tehdit eden ama herkesi eşit vurmayan salgınla gerçek olarak mücadele etmek istiyorsak, halkın rızasına ihtiyacımız var.

“Önümüzde iki tane yüz yıl dönümü daha var. Biri 1921 ve diğeri 1923. Eğer 21’i bugün güçlü Meclis olmadan idrak etmiş olacaksak, Türkiye anayasacılığın bittiği bir döneme girecektir.

“Yani eğer biz önümüzdeki dönemde güçlü bir Meclis kurmayı başaramazsak, 1921’in 100 yılı daha da güçsüz olacak. 1923’e eğer böyle varırsak korkarım ki Cumhuriyetten geriye de fazla bir şey kalmayacaktır. O nedenle güçlü Meclis, demokratik anayasa, bu ülkede hep birlikte yaşayabileceğimizin teminatıdır.”

Yalçın: Birinci TBMM emsalsizdir

MHP adına konuşan parti genel başkan yardımcısı Edip Semih Yalçın, “Birinci TBMM emsalsizdir. Bir ihtilal Meclisi’dir” dedi.

Yalçın, “Birinci Meclis esasında ezilen ve sömürülen milletlerin ilham kaynağı olmuştur. Birinci Meclis vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı uğrunda yardan, anadan, serden geçenlerin Meclisi’dir” diye konuştu.

Türkkan: Bugün Meclis, yetkileri elinden alınmış bir Meclis haline getirilmek isteniyor

İYİ Parti adına Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan söz aldı ve özetle şunları söyledi:

“Muhalefeti dışlama abaları gün geçtikçe artmaktadır. Meclisimizin yetkilerini budamak yerine eskisinden daha güçlü ve yetkin hale getirmeliyiz.

“Bugün Meclis, yetkileri elinden alınmış bir Meclis haline getirilmek istenmektedir. Sayısını bilmediğimiz Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Meclis’i yıpratmaktadır. Ne denetim vardır ne de hesap verme.

“Bulunduğumuz coğrafya her zamankinden daha tehlikeli hale gelmişken, hiçbir tek kişinin bir ülkeyi yönetmesi doğru bir şey değildir. İvedilikle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sağlanmalıdır.”

Previous post
İstanbul'da Afganistanlı bir kadın evinde öldürüldü
Next post
HDP’li 21 vekil hakkında 30 fezleke Meclis'e sunuldu