“Hong Kong’un sonu”: Yeni güvenlik yasası Çin’de kabul edildi

HABER MERKEZİ – “Dünyanın bildiği Hong Kong’un sonu” diye nitelendirilen yeni ‘ulusal güvenlik’ yasası, Çin’de oybirliğiyle kabul edildi.

Hong Kong’daki Pekin karşıtı protestoları kontrol altına almak için yeni bir ‘ulusal güvenlik’ yasa tasarısı Çin Ulusal Halk Kongresi’ne sunulmuş, teklif Mayıs ayında Çin parlamentosu tarafından onaylanmıştı.

Yasa, şimdi de Çin’in en üst yasa koyucu organı sayılan Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi’nden oybirliğiyle geçti.

Söz konusu yasa, Hong Kong’da “ayrılıkçılık, hükümeti yıkma, terör ve dış müdahale” olarak adlandırılan fiilleri yasaklıyor.

Yasa, özerk statülü Hong Kong’un kendi yasalarını da baypas ediyor, “ulusal güvenliği tehdit ettiği ve devlet gücünü zayıflatma amacı güttüğü değerlendirilen eylemlerin doğrudan cezalandırılmasını” öngörüyor.

“Dünyanın bildiği Hong Kong’un sonu”

Hong Kong’daki demokrasi hareketinin uluslararası çapta tanınan isimlerinden Joshua Wong gelişmeyle ilgili “dünyanın bildiği Hong Kong’un sonu” yorumunu yaptı.

Wong, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Bundan sonra Hong Kong yeni bir terör yönetimi dönemine girecek, tıpkı tarihte Tayvan’daki Beyaz Terör döneminde olduğu gibi, keyfi soruşturmalar, kara cezaevleri, gizli yargılamalar, zorla alınan ifadeler, medya kısıtlamaları ve siyasi sansür” ifadelerini kullandı.

Joshua Wong, Çin’in Hong Kong’u “gizli bir polis devletine” çevirmek istediğini de sözlerine ekledi.

Af Örgütü: İnsan haklarına yönelik en büyük tehlike

Uluslararası Af Örgütü’nün Doğu ve Güney Asya Direktör Yardımcısı Joshua Rosenzweig ise “Hong Kong yakın tarihindeki en büyük tehlike ile karşı karşıya” yorumunda bulundu.

“Ulusal güvenlik yasasının kongreden geçirilmesi, Hong Konglular için can sıkıcı bir haber ve kentin yakın tarihinde insan haklarına yönelik en büyük tehlikedir. Çin, bugünden itibaren, şüpheli varsaydığı herkese kendi yasalarını uygulayabilecek.

“Çin’in bu yasayı hızlıca ve gizlice onaylaması, Pekin’in, görüşlerini ifade eden veya barışçıl protestolara katılan kişiler de dahil olmak üzere, hükümete muhalif herkese karşı kullanılmak üzere kasten bir baskı silahı yarattığı kaygısını güçlendiriyor.

“Çin yetkililerinin bu yasayı Hong Kongluların görmesine izin vermeden kongreden geçirmesi, niyetleri hakkında çok şey söylüyor. Bu noktadan itibaren hedef, Hong Kongluları korkuyla yönetmektir.”

ABD ile AB’nin tepkileri caydırıcı olmadı

Yeni ‘güvenlik’ yasası, Pekin ile Washington ilişkilerinde bir süredir gerilim konusu.

ABD yönetimi, yasa nedeniyle geçen hafta Çin Komünist Partisi yöneticilerine seyahat kısıtlaması koymuştu.

Washington, Pazartesi günü de Hong Kong’a bundan sonra askeri teçhizat ve hem sivil hem askeri alanda kullanılan ürünlerin satışında ambargo uygulamaya başlamıştı.

Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel de geçen hafta Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Başbakan Li Kıçiang ile videokonferans aracılığıyla bir görüşme yapmıştı.

Michel, görüşme sonrasında “Hong Kong için çıkartılan ulusal güvenlik yasasıyla ilgili son derece ciddi endişelerimizi ifade ettik” demişti.

Çin ise Avrupa Birliği’nin eleştirilerini geri çevirerek Hong Kong politikalarının kendi iç işi olduğunu savunmuştu.

Hong Kong hakkında

Hong Kong, 1997 yılında Britanya tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’ne iade edilmesinden bu yana, özel idare adı altında özerk bir konuma sahip.

Yaklaşık 7 milyon insanın yaşadığı bu özerk bölge, Britanya’nın 1842’de başlayan sömürge yönetimi sonrası 1 Temmuz 1997’de yeniden Çin’in hakimiyeti altına girdi ancak Hong Kong halkının kendi yasaları ve sivil özgürlükleri bulunuyor.

Söz konusu özerk statü ise “tek ülke, iki sistem” prensibi üzerine kurulu.

Karınca, DW Türkçe