Ana SayfaManşetRaperîn: Ölmediğim için cezalandırıldım

Raperîn: Ölmediğim için cezalandırıldım

HABER MERKEZİ – Kendisini dolandıran, cinsel şiddete maruz bırakan Cüneyt Pala’yı öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Kürt müzisyen Raperîn, “Olay meşru müdafaa iken 12,5 yıl ceza aldım” dedi ve ekledi: “Ölmediğim için cezalandırıldım.”

Raperîn adıyla tanınan müzisyen Dilek Demir, kendisini dolandıran ve cinsel şiddete maruz bırakan Cüneyt Pala’yı öldürdüğü gerekçesiyle 12 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edilmişti.

Tutuklu bulunduğu Bakırköy Cezaevi’nden salgın tedbirleri kapsamında izne çıkarılan Raperîn, yeniden tv’de yayımlanan ‘Ayşegül Doğan Soruyor’ programına konuk oldu.

Gazeteci Doğan’ın sorularını yanıtlayan müzisyen, “Adeta tek başına bir suç makinesi olan, tek kişilik bir çete tarafından çok ağır bir şekilde dolandırıldım. Tacize maruz kaldım” dedi.

“Bütün hayatımdan, o dönemki evliliğimden, okulumdan, eğitimimden, konserlerimden, müzik hayatımdan beni koparan çok ağır bir psikolojik travmaya dönüştü bu olay” diyen Raperîn, devamla şunları söyledi:

Sonra ben kendisini bulmak istedim ama sahte isim ve soy isim kullandığı için bulamadım. Bir şekilde ortak bir payda buldum. Benim gibi, kendisini dolandıran bir kız buldum. Gülşah Şat adında…

Onunla beraber polisle iş birliği yaparak bu şahsı yakalatmaya çalıştık. Fakat polis işin içinden çıktı, bizden faydalanmaya çalıştı. Devletin polisi… Adamla son görüşmemize bir iki saat kala her şey rayından çıktı, bambaşka bir şekle girdi.

Ben buluşma yerine gittiğimde orada adamın saldırısına uğradım, maktulün saldırısına uğradım. Fiziksel saldırı… Beni boğmaya çalıştı, öldürmeye çalıştı. Dolayısıyla ben de orada bir atağa geçtim. Onu yaralamış bulundum. Sonra ambulans çağırdım. Polis çağırdım.

Ve ambulans geldi, müdahale etmeye çalıştı fakat olay esnasında kan kaybından öldüğünü öğrendim. Öldürmeyi bir kenara bırakın, yaralamak veya zarar vermek gibi bir mantık bile söz konusu değilken olay çok garip bir şekilde bambaşka bir noktaya gitti. Bir cinayete döndü.

‘Devletin nezdinde benim ölmem gerekiyordu’

Meşru müdafaada bulunduğunu vurgulayan Raperîn, adil bir şekilde yargılanmadığını da dile getirdi.

Ben hukuk okuyan bir insanım. Meşru müdafaa denen kavrama girerken olayın kendisi; yani işin içinde darp raporu var, işin içinde saldırı var, hem uzun süreli bir saldırı var hem de dar kapsamlı ve geniş kapsamlı bir saldırı var. Deliller var, tanıklar var, fakat ceza alıyoruz. 12,5 yıl ceza aldım ben bu dosyadan.

Hep şunu söylüyorum; orada devletin nezdinde benim ölmem gerekiyordu demek ki, orada ölmediğim için ben cezalandırıldım. Ağır tahrik uygulaması bile bana üst sınırdan olmadı, ortadan oldu. Bir insanın bana daha ne yapması gerekirdi ki bu ceza indirimini üst sınırdan vermek için. Dolayısıyla yargılanırken çok adaletsiz bir şekilde yargılandığımı düşünüyorum.

Medyaya eleştiri

Kürt sanatçı kimliğinden ötürü farklı şekilde yargılandığını söyleyen Raperîn, medyaya da eleştirilerde bulundu:

Yargılanırken Raperîn kimliğimin altı çok çizildi. Benim davam, evet, adli bir dava gibi görülse de esasında politik bir tarafı olduğunu da düşünüyorum. Raperîn kimliğinden, Kürt sanatçı kimliğinden çok zarar gördüğümü düşünüyorum.

Savcının bana olan bakışları, bana olan tavrı, ilk duruşmadan itibaren ceza istemesi ve gelinen noktada cezanın bu şekilde olması… Ellerini kollarına bağlayan hiçbir şey yok, ellerinde kanunlar var, anayasa var, yasalar var… Çok rahatlıkla meşru müdafaa diyebilecekken kalkıp 12,5 yıl ceza vermeleri, bütün delillere rağmen…

Yani dediğim gibi; Raperîn isminin altı çok çizildi. Medyaya da hep Raperîn şeklinde yansıdı. Kürt sanatçı, Kürtlerin Sezen Aksu’su, vs. şeklinde yansıdı. Sonuç itibariyle, Raperîn kimliğinden de ayrıca zarar gördüğümü düşünüyorum. Medyatik olmam dolayısıyla da belki de mahkeme heyeti üzerinde bir kamuoyu baskısı oluştu. Bilemiyorum.

Medya o kadar saçma sapan bir şekilde ele aldı ki… Şu haberi bile gördüm ben: ‘iki kadının aşk cinayeti’. Başlık böyle, içerik farklı. Türk medyasını biz biliyoruz zaten. Türkiye’de basını biliyoruz. Her konuyu tamamen magazinselleştirmek istediklerini biliyoruz. Ben hiç şaşırmadım ama elbette ki üzüldüm. Yalan yanlış bir şekilde lanse edilmesi, topluma farklı bir biçimde empoze edilmeye çalışılması beni üzdü. Doğru bir şekilde yansıtılmadı olay basına.

Hangi İstanbul Sözleşmesi?

“Aynı zamanda kadın olduğum için ceza aldığımı düşünüyorum” diyen Raperîn, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasına ilişkin ise “2011 yılında imzalanmış bir sözleşme (İstanbul Sözleşmesi) var; fakat 2011 yılından beri ne kadar çok kadın öldürülüyor. Her gün duyuyoruz biz bu haberleri. Toplum öyle bir hale geldi ki hepimiz duyarsızlaştık” diye konuştu.

Benim gibi ölmeyen, canını kurtaran kadınlar ceza alıyorken hangi İstanbul Sözleşmesi? Hangi sözleşme Türkiye’de bir şey ifade edebilir? Öyle bir noktadayız ki ya benim gibi canınızı kurtarıp ceza alıyorsunuz, üstüne bir de ölmediğiniz için ceza alıyorsunuz ya da öldürülüp iki gün haber oluyorsunuz.

‘Ayşegül Doğan Soruyor’ programına konuk olan Raperîn’in söyleşisinin tamamını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Joe Biden'ın başkan adaylığı resmen açıklandı
Sonraki Haber
Mültecileri Ankara diye Silvan’a bıraktılar