Ana SayfaToplumsal CinsiyetTTB: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz

TTB: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz

HABER MERKEZİ – TTB Merkez Konseyi ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu üyesi kadınlar, tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin açıklama yaptı. Burada konuşan doktor Selma Güngör, “Mücadelelerimizle elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, iktidar tarafından yapılan ‘sözleşmeden çıkılabilir’ açıklamasının ardından başlayan tartışmalara dair TTB Merkez Konsey binasında basın toplantısı düzenledi.

“Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilemez” pankartı açılan açıklamada konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Selma Güngör sözlerine, kadına yönelik şiddete karşı çıkarken hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir’i anarak başladı.

Türkiye’nin sözleşmenin ilk imzacısı olduğunu hatırlatan Güngör, “Uygulamada önleme, koruma, yargılama ve politika geliştirmekteki yetersizlikler nedeniyle, ülkemizde şiddet; özellikle kadına yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Hekimler olarak diğer tüm sağlık çalışanları gibi, şiddetin toplumun tüm katmanlarında oluşturduğu fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçlarına tanıklık edip bu yaraları sarmaya çalışmaktayız. Ancak kadın sağlık çalışanları başta olmak üzere ne yazık ki biz hekimler de toplumda yükselen şiddet dalgasının mağduru olabilmekteyiz.

Güngör, kadınların yüz yıllardır sürdürdükleri mücadelelerine dikkat çekerek, “Mücadelelerimizle elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

Bu kötü gidişata dur demek adına elimizdeki en önemli yasal dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını çekmesinin doğuracağı sonuçların, sözleşme yürürlükteyken dahi olup bitenlerden yola çıkarak ‘korkunç’ olacağını ısrarla belirtiyoruz. Bu tür insan hakları ihlallerinin önlenmesi için çalışmanın biz hekimlerin en başta gelen görevlerinden biri olduğunun bilincindeyiz. Eminiz ki kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin toplumumuzda geldiği noktadan kimse memnun değildir.

Sözleşmeden çekilinirse neler olur?

Güngör, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi halinde şu durumların gerçekleşeceğini söyledi:

  • Kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder.
  • Kadın, erkek ya da çocuk fark etmeksizin; cinsiyet, dil, din, ırk ve yönelimi ne olursa olsun toplumdaki tüm bireyler şiddet karşısında korunmasız kalır.
  • Şiddet sarmalı tüm aileyi ve toplumu içine alır.
  • Şiddetin gerekçesi olur.
  • Mağdur şikayetçi olmazsa soruşturma yapılamaz.
  • Ev içi her türlü şiddet suç olmaktan çıkar.
  • Şiddet mağdurunun beyanı esas olmaktan çıkarak, hayati önem taşıyan korunma sağlanması süreci, bürokratik işlemlerde boğulur.
  • Cinsel taciz ve psikolojik şiddet cezasız kalır.
  • Evlilik içi tecavüz meşrulaşır.
  • Israrlı takip karşısında yasal korunma ortadan kalkar.
  • Kadına karşı ayrımcılığı önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği hayal olur.
  • Hali hazırda zaten yetersiz olan kadın sığınakları sayısı arttırılarak bu konuda politika geliştirilemez.
  • Kız çocukları başta olmak üzere, çocuklar zorla evlendirilebilir.
  • Göçmen kadınlar şiddet karşısında haklarını savunamaz.
  • Sorunların çözülmesi adına mağdura verilen her türlü psikolojik, ekonomik ve yasal destek geri çekilir.

İstanbul Sözleşmesi hakkında

İstanbul Sözleşmesi olarak anılan “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme.

İstanbul’da imzaya açıldığı için ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak anılıyor.

11 Mayıs 2011’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 10 ülkenin belgeyi onaylamasının ardından, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti.

TBMM, İstanbul Sözleşmesi’ni 14 Mart 2012’de kabul etmiş, böylece sözleşmeyi onaylayan ilk ülke Türkiye olmuştu.

Sözleşme, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı yasakladığı gibi, ayrımcılığın kadına yönelik şiddetin bir biçimi olarak gerçekleştiğini hüküm altına almakta.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
İki bin 54 gündür yasak: Van’da eylem ve etkinlik yasağı uzatıldı
Sonraki Haber
155 yazar ve şair kadından İstanbul Sözleşmesi bildirisi