Ana SayfaGüncelDemirtaş’tan Davutoğlu yorumu: Yan yana gelinip konuşulmalı

Demirtaş’tan Davutoğlu yorumu: Yan yana gelinip konuşulmalı

HABER MERKEZİ – HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, demokrasi cephesi oluştururken muhalefet partileri arasında ayrım yapılmaması gerektiğini vurguladı. “Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalardım” diyen Demirtaş, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu için ise demokrasi ilkeleri etrafında yan yana gelinip konuşulması gerektiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden, Medyascope’den Ruşen Çakır’ın gönderdiği soruları yanıtladı.

Kızlarıyla görüştürülmemesi hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Demirtaş, “Tüm hapishanelerde tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Ölümden işkenceye, tecritten sağlık sorunlarına kadar oldukça ciddi sorunlar varken benim, çocuklarımın ikisini birlikte göremiyor oluşumu ciddi bir mesele haline getirmem doğru olmaz. Ancak eşim ve kızlarım, hakeza tüm ailem tutsak yakını olduklarından, haklı olarak bu ayırımcı uygulamaları dile getiriyorlar” dedi.

Demirtaş, “Benden çok kızlarıma, ailemin geri kalanına yönelik bir haksızlık yapılıyor. Ama bu da bana özgü uygulama değil, tüm mahpuslara aynısı yapılıyor. Evet, kızlarımı çok çok özlüyorum ancak bu vicdansızlıklar, hukuksuzluklar mücadele azmimi artırıyor. Dışarısı bir tür açık hava işkencehanesine dönmüşken bize düşen şey şikayet etmek değil, daha kararlı ve cesurca mücadele etmektir” diye ekledi.

‘Seçim kazanmak tek başına demokrasi getirmez’

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” üzerine daha önce kaleme aldığı yazıda yer alan ‘İttifak Modeli’ önerisini de açan Demirtaş, şöyle dedi:

Geleceği konuşacaksak bugünden başlamak, yani öncelikle bugünü planlamak dışında bir seçenek yoktur bence. Yarınlarımız için bugünü örgütlemek, sözümüzü ve eylemimizi bugünden icra etmek zorundayız. Aksi durumda geleceğe dair umutlarımız tatlı hayallerin ötesine geçemez. Demokratik bir topluma ulaşabilmenin ilk adımları bunu kimlerle, hangi yöntemlerle, hangi ilkelerle yapacağımızı belirleyip hayata geçirmektir. Yani demokrasi ittifakı olarak sunduğum tartışma taslağı, gelecekte bir demokrasi kurmanın ön koşuludur, olmazsa olmazıdır. Benim sözünü ettiğim ittifak ve mücadele birliği kurulmadan da seçim kazanılabilir belki ama demokrasi kazanılamaz. Ben seçim kazanmanın tek başına demokrasiyi getirmeyeceğini anlatmaya çalışıyorum. Seçimi, hangi ilkeler ve amaçlar etrafında yürüttüğünüz mücadeleyle kazandığınız da önemlidir.

‘Muhalefet arasında ayrım yapılmamalı’

Demokrasi cephesinin muhalefet partileri arasında ayrım yapılmaksızın oluşturulması gerektiği görüşünü savunan Demirtaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben muhalefet cephesinde hiçbir ayırım yapılmadan, ön şart ve ön yargılara teslim olunmadan herkesin demokrasi ilkelerinde buluşması gerektiğine inanıyorum. Yoksa bagajı, eleştirel geçmişi olmayan siyasetçi ya da parti var mı ki? Bence tüm siyasetçiler olarak geçmişimize özeleştirel yaklaşarak geleceğe odaklanmamız dışındaki her türlü yol, muhalefete kaybettirir.

Yaşanan sorunların büyüklüğünü, yakıcılığını, aciliyetini görerek her siyasetçi, demokrasi için yan yana durmak zorundadır. Bunu yapmayan veya yapamayanları halk da tarih de affetmez.

Sayın Davutoğlu ile siyasi duruşumuz, birçok meseleye bakış açımız elbette ki farklıdır. Hiçbir zaman da aynı olmayacağından eminim. Fakat şu yaşadığımız derin trajediden çıkmak için demokrasi ilkeleri etrafında yan yana gelinip konuşulması, halkın özgür yarınları için, huzuru ve refahı için kesinlikle katkı sağlayıcı olacaktır.

Ben bu gibi durumlarda, acı çeken, bedel ödeyen kesimleri düşünerek hareket etmeyi tercih ediyorum. Eğer bir çözüm imkanı varsa onu değerlendirmek ve halkın acılarını dindirmek siyasetçinin görevidir. Yoksa siyasetçiler kişisel kin veya intikam duygularıyla hareket ederlerse bu sadece halkın ödediği bedelleri arttırır.

Bunu söylerken, geçmişle yüzleşmeyi bir kenara atalım demiyorum, bunu kişiler üzerinden yapmayalım diyorum. Zulme karşı en büyük intikam; demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri kazanmaktır. Siyasetçi de bunu başardığı oranda temsil ettiği kitlelere karşı ahlaki sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Ben halkımızın çok fazla acı çektiğini, çok bedel ödediğini düşünüyorum. Tüm sorunlarımızı adım adım hal yoluna koymanın zamanı çoktan geldi. Bunun için de ilkesel iş birliklerine, diyaloglara açık olmak zorundayız.

‘Dışarıda olsaydım Meral Hanım’ın kapısını çalardım’

Demokrasi cephesinin muhtemel bileşenleri arasındaki geçmişten gelen sorunların nasıl aşılıp aşılmayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Ben, hapishanedeki siyasetçi bir rehine olarak dışarıya bir tartışma metni sundum sadece. Bunu eksiğiyle, gediğiyle tartışıp geliştirmek, hayata geçirmek dışarıdakilerin işidir. Ben buradan kimse adına karar da veremem pratik siyasete müdahale de edemem. Bunun için pozisyonum da imkanım da yok. Dolayısıyla “nasıl” sorusunun pratikteki cevabını dışarıdaki siyasetçiler bulacak. Ben elimden gelen desteği sunarak kolaylaştırıcı olabilirim ancak.

Örneğin, siyasi amaçla bir araya gelmeden önce tüm liderler, sırf aile ziyareti kapsamında ve insani ilişki çerçevesinde, bir kahvaltı için herhangi bir liderin evinde buluşarak birbirlerini daha yakından tanımaya, daha iyi anlamaya gayret edebilirler. Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim.

Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu. Bizimle insani, siyasi ilişki geliştirmede ketumdu. Çözüm sürecinde bile böyleydi. Normalde başkalarına karşı böyle olmadığı biliniyordu ama bize karşı hep ketumdu. Oysa ben şuna inanıyorum; önce birbirimizin insan yönüne odaklanalım ki, siyasi sorunlarımıza dair çözüm noktasında daha iyi anlaşabilelim. Hepimiz bu acılı coğrafyanın bahtsız çocuklarıyız, nasıl olur da birbirimize düşman gibi bakarız? Ben bunu kabul etmiyorum.

‘HDP barış siyasetini büyütmeli’

HDP’nin mevcut potansiyelinin ve gücünün farkında olmadığını dile getiren Demirtaş, “Gücümüzü çözüm siyaseti için yeterince kullanamıyoruz” dedi ve ekledi:

HDP yönetimi barış için de tüm sorunlara siyasi çözümler için de daha fazla inisiyatif geliştirebilmelidir, kendilerine güvenleri tam olmalıdır. Halk onlardan, öncelikle barış siyasetini büyütmelerini ve mutlaka bir çözüm yolu açmalarını bekliyor. Türk’ü de Kürt’ü de HDP’den haklı olarak bunu istiyor ve bekliyor.

HDP yönetimi de bunu başaracak birikime, deneyime ve kadroya sahiptir. Barış siyaseti; şiddeti, ekonomik sorunları, adaletsizliği, demokrasiyle ve özgürlükle ilgili sorunları birbirleriyle bağlantılı, ama adım adım çözmeyi hedefleyen, ilgili aktörleri ve muhatapları en gerçekçi çerçevede çözümün parçası haline getiren bir yol haritası içermelidir.

Görebildiğim kadarıyla HDP, zorlansa da bunu yapmaya çabalıyor, bunun için büyük emek harcıyor. Tüm saldırılara, kışkırtmalara ve provokasyonlara rağmen HDP’nin bundan vazgeçmemesi son derece değerli ve önemlidir. Bu noktada HDP’nin hakkını teslim etmek gerekir.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
İdlib'de bir asker yaşamını yitirdi
Sonraki Haber
Bingöl'de tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi