Ana SayfaGüncelHDP’ye dönük ‘Kobani’ soruşturması: Önder’in ifadesi tamamlandı

HDP’ye dönük ‘Kobani’ soruşturması: Önder’in ifadesi tamamlandı

HABER MERKEZİ – ‘Kobani eylemleri’ soruşturması kapsamında gözaltında tutulan eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e 2014 yılındaki MYK sonrası yapılan çağrı da dahil birçok soru yöneltildi. Ayrıca 2019 yılında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen adına açılan sahte Facebook hesabı da suçlama konusu yapıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen ‘Kobani eylemleri’ soruşturması kapsamında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2014 yılında Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) yer alan üyelerinin de aralarında bulunduğu 20 kişi, 25 Eylül Cuma günü gözaltına alınmıştı.

Önceki gün gözaltı süreleri dört gün daha uzatılan siyasetçiler Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde tutulmaya devam ediliyor.

Altı gündür Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan siyasetçilerin ifadeleri ise dün alınmaya başlandı.

HDP’nin Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, önceki dönem Parti Sözcüsü Günay Kubilay ve eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in ifade işlemleri tamamlandı.

Kubilay ve Gür emniyette ifade vermezken, savcılık tarafından ifadelerinin alınması talebiyle “susma hakkını” kullandı. Önder ise emniyette ifade verdi.

Savcılık tarafından aralarında Pervin Buldan’ın da olduğu HDP’li yedi milletvekili hakkında fezleke düzenleneceği de açıklanan soruşturma kapsamında emniyette yöneltilen sorular ise dikkat çekti.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Önder’e 2019 yılında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen adına açılan sahte Facebook hesabı da suçlama konusu yapıldı.

“Sosyal medyada bu tür paylaşımlar yapmak için kimden talimat aldınız?” gibi sorulan sorulara Önder, şu yanıtı verdi:

‘sirrisüreyya’ Twitter hesabı dışında bir hesabı yoktur. Geçmiş yıllarda benim adım ve resmim kullanılarak, birçok hesap açıldı. Bana sormuş olduğunuz Facebook hesabı ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2019 yılında bir soruşturma yürütüldü ve ben bu konuda kovuşturmaya yer olmadığı kararı aldım. Twitter hesabımı da Ekim 2015’ten beri kullanmadığımı beyan etmiştim. Bu konuda Radikal gazetesi haber yapılmıştı. Ben adıma açılan hesapların kapatılması için en az 3 defa müracaat ettiğimi biliyorum. Müracaat sonrasında bunların kapatıldığı ve yeniden adım ve resmimin kullanıldığı hesaplar açıldığına çok defalar şahit oldum.

Önder’e ‘KCK ilişkili bir siyasi yapılanma’da görev alıp almadığı da soruldu. Şu yanıtı verdi:

KCK siyasi alan yapılanması ile ilgili olarak bir diğer bilgim ise çözüm sürecinde devletin bilgi ve önerisi, Milli Güvenlik Kurulu kararı ve dönemin Başbakanının teklifi ile İmralı Heyetinde yer aldım. Bu nedenle KCK içerisinde yer alan üst düzey yöneticilerle 100’e yakın görüşme yaptım. KCK içinde yer alan şahısları tanırken yapmış olduğumuz tüm görüşmeleri o dönemin İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı ve MİT Başkanlığı’yla heyet olarak paylaştık. Karşılıklı görüş ve önerilerini ilettik.

6-8 Ekim 2014 tarihindeki Kobani eylemleri sırasında yaşanan olayların sıralandığı ve Önder’e sorumluluğunun sorulduğu bir diğer soruya ise Önder, belirtilen süreçte İmralı heyeti olarak devlet yetkilileri ile yaptıkları görüşmeleri anlattı:

…6-8 Ekim olaylarına bir hafta kala Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Adalet Bakanlığı’nda çözüm sürecinin koordinatörlüğünde görev alan bir başmüşavir ile görüştük. Bu süreçte İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptık. 7-8 Ekim 2014 tarihinde İçişleri Bakanı’nın makamındaydık, odada ben ve İdris Baluken bulunmaktaydı. Pervin Buldan’da gelip, gitti diye hatırlıyorum. Olayların yaşandığı bölgelerde tarafımıza iletilen bilgileri İçişleri Bakanı’na iletip, yaşanan olaylara dair bize yansıyan konularda bilgi sahibi olmasını, yaşanan olaylara kolluk kuvvetlerinin doğru müdahalesinin sağlanması için bilgiler aktardık. Provokasyon temelli gelişmeler hususunda İçişleri Bakanı Efkan Ala da ilgili illerin valilerini arayarak, ilgili konular hakkında tedbir alınması konusunda uyardı.

Ayrıca Selahattin Demirtaş tarafından bize devlet yetkilileri ile mutlak bir koordinasyon içinde olmamızın ve yaşanan olaylara ilişkin olarak İmralı tarafından yapılacak bir açıklamanın uygun olacağı söylendi. Ben de bu bilgiyi Efkan Ala ile paylaştım. Efkan Ala konu beni aşar deyince biz de o dönemki Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Yalçın Akdoğan’ın huzurunda görüştük. Bu görüşmede halktaki IŞİD saldırılarına dönük tedirginliğin giderilmesine dönük adım atılmasının iyi olacağı söyledik. Kobani’de yaşanan olaylara dair; Ahmet Davutoğlu tarafından ‘biz bölgeye insani yardım dahil gerekli müdahaleleri yapacağız’ dedi.

Yanlış hatırlamıyorsam 9 Ekim 2014 tarihinde Adalet Bakanı başmüşaviri tarafından bana gece yarısı A4 kağıda Abdullah Öcalan tarafından el yazısı ile yazılmış yaşanan şiddet olaylarının en kısa sürede bitirilmesine dair bir not iletildi. Ben de bu notu gecikmeksizin hemen o esnada Selahattin Demirtaş’a whatsapp üzerinden gönderdim. Sonra kamuoyuna duyurdu. Ben o dönem olayların ve provokasyonların engellenmesi adına hükümet yetkilileri ile sık sık görüşmeler yaptım. O dönemki İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu’na sorulması halinde olayların engellenmesi için heyet olarak yaptıklarımız hakkında bilgi verileceğini değerlendirmekteyim.

Soruşturma kapsamında Kobani eylemleri sırasında HDP MYK tarafından yapılan çağrı da Önder’e sorulan sorular arasında yer aldı. Önder ise söz konusu çağrının yapıldığı gün ve ertesi gün dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın makamında bulunduğunu söyledi:

Kobani, sürmekte olan savaşın çözümü için altın bir fırsattı. Sınır hattında yaşayanların bir kısmı Suriye topraklarında bir kısmı Türkiye topraklarında yaşıyor olması dolayısıyla, Suriye tarafından yaşayanlar IŞİD saldırısı altında çok zor günler geçirdi. Yağma, tecavüz dahil olmak üzere bir çok kötü olay yaşandı. Devlet kademelerinde kısa dönem hakim olan paradigma sürdürülebilseydi bugün yaşanan kaos yaşanmayabilirdi. Bu anlamda bölgesel barışın da öncüsü olabilirdik.

Sırrı Süreyya Önder’e ‘çözüm süreci’ görüşmelerinin devam ettiği 14 Mayıs 2013 tarihinde “Sayın Öcalan’ın size selamları var, selamlarını getirdim” şeklindeki açıklaması da soruldu. Önder, açıklamasında sadece PKK lideri Abdullah Öcalan’ın selamını ilettiğini ve bu konuda yapılan yargılama nedeniyle başvurduğu Anayasa Mahkemesi tarafından hakkında 3 Ekim 2019 tarihinde ifade özgürlüğünün ihlal edildiği yönünden karar çıktığını hatırlattı.

Önder’e yöneltilen suçlamalar ise şöyle: “Devletin Birliğini ve Bütünlüğünü Bozma”, “Örgüt Üyesi Olma”, “Örgüt içerisinde eylem ve faaliyette bulunma, örgüt adına eylem biçimleri düzenleme, örgütün amaçları içerisinde toplantı düzenleme organize etme”

Gözaltında tutulan diğer HDP’li siyasetçilerin ifade işlemleri devam ediyor.

Altı gündür gözaltında tutulan siyasetçilerin isimleri şöyle: Ayhan Bilgen, Alp Altınörs, Nazmi Gür, Altan Tan, Ayla Akat, Emine Ayna, Sırrı Süreyya Önder, Bircan Yorulmaz, Gülfer Akkaya, Berfin Özgü Köse, Dilek Yağlı, Can Memiş, Günay Kubilay, Bülent Barmaksız, Zeki Çelik, Pervin Oduncu, İsmail Şengül, Ali Ürküt, Cihan Erdal, Emine Beyza Üstün.




Önceki Haber
Diyarbakır’da ev baskınları: Gazeteci ve siyasetçiler gözaltında
Sonraki Haber
Döviz ve altın alım satımlarındaki vergi oranları düşürüldü