Ana SayfaBilim ve TeknolojiKapitalizm astronomi bilimini zora soktu

Kapitalizm astronomi bilimini zora soktu

HABER MERKEZİ – Güncel bilimsel gelişmelere ve bilim tarihine mercek tutacağımız “Karınca’nın Gözünden Bilim” köşemizin ilk yazısında Mehmet Ali Döke, kapitalizm yörüngesinde küresel iklim değişikliğinin astronomi bilimini nasıl zorlaştırdığını ele alıyor.


Mehmet Ali Döke*


2020, kapitalist “ilerleme”nin bir takım acı sonuçlarını yakından yaşadığımız bir yıl olmakta. Küresel salgının yönetilemeyişinden küresel iklim değişikliğine, Avustralya’nın yanıp küle dönmesinden bitmek bilmeyen tropikal fırtınalara kadar her yönden insan hayatına ve ekolojik sistemlere darbe vuran bu çıkmazın belki de ilk anda akla gelmeyen kurbanlarından biri de astronomi bilimi.

Astronomik gözlemlerin büyük kısmı halen dünya yüzeyindeki çok sayıda yüksek teknoloji teleskoplardan yapılmakta. Bu teleskoplardan gelen bilginin kalitesi, evrenimiz – ve dünyamız – ile ilgili olarak keşfedebileceğimiz şeylerin de sınırını belirlemiş oluyor. Ne yazık ki, 2020 yılında aldığımız bir dizi habere göre yüksek kaliteli astronomik gözlemlerin elde edilmesi giderek zorlaşmakta. Bu olumsuz değişimin en büyük nedeni küresel iklim değişikliği ile atmosferik koşulların giderek gözlem yapmayı zorlaştırıyor olması.

Nature Atronomy dergisinde 10 Eylül 2020’de yayımlanan bir araştırmaya göre küresel ısınma astronomik gözlemleri olumsuz yönde etkiliyor. Uluslararası araştırma ekibi, Şili’nin Atacama Çölü’nde, 2635 metre yükseklikte Cerro Paranal Dağı’nda bulunan Çok Büyük Teleskop’un bulunduğu alanda ölçülmüş bir dizi iklimsel ölçümünü elden geçirdiler. Araştırmacıların bu teleskopu seçmesindeki ana neden etrafına yerleştirilmiş ölçüm cihazlarının son otuz yıldır büyük bir hassasiyetle bölgedeki atmosferik değişkenleri kaydediyor olmaları. Bu sayede, insan etkisinin en az olduğu bu ıssız bölgeye ait uzun dönemli ve ayrıntılı iklim verilerine ulaşmak mümkün.

İncelenen uzun vadeli veriler arasında hava sıcaklığı, rüzgar hızı ve yönünün yanı sıra atmosferdeki hava buharı miktarı da var. Otuz yıllık veriden çıkan sonuçlara göre iklim değişikliği, astronomik gözlemleri etkilemeye başlamış bile. Dahası, gelecekte bu etkinin artarak hissedilmesi bekleniyor.

Çalışmada yer almış araştırmacılardan Susanne Crewell’e göre “Veriler, Paranal Gözlemevi’nin yakınında yer seviyesindeki sıcaklıkta geçen kırk yıl içinde 1.5oC artış gösteriyor. Bu, dünya genelinde ölçülen endüstri öncesinden beri gerçekleşen 1oC artışın biraz üstünde.” Sıcaklık artışıyla birlikte atmosferik çalkantı da artmakta. Teleskobun tasarımı artan çalkantıyı bertaraf etmeye yetecek şekilde olmadığından, edinilen görüntülerin giderek bulanıklaşması söz konusu. Uzun vadede dünya genelinde 4oC artış beklendiği de hesaba katıldığında, şu anda yapılmakta olan ya da gelecekte yapılacak büyük çaplı teleskopların tasarımında yüksek çalkantılı bir atmosferin dikkate alınması gerekiyor.

İklim değişikliğinin, troposferin üst katmanlarına olan etkisi de astronomik gözlemlerde sorunlara yol açıyor. Yeni nesil teleskoplarda bulunan bazı ek teknolojiler atmosferin yüksek kesimlerindeki çalkalanmadan doğan bulanıklığı düzeltiyor. Fakat bu sistemlerin de sınırları var. Atmosferik çalkalanma, teknolojinin sınırlarını aştığında elde edilen görsellerde rüzgar kaynaklı hale denen bir takım bozulmalar ortaya çıkıyor. Bu durumda elde edilen veriler kirli sayılıyor ve kullanılabilirlikleri ciddi biçimde kısıtlanmış oluyor. Şu anda Paranal Gözlemevi ve benzer diğer büyük teleskoplardan gelen görsellerin yaklaşık %30’unda rüzgar kaynaklı haleler oluşuyor. Atmosferik çalkantıdaki artış ile birlikte bu oranın daha da artması beklenmekte.

Sıcaklık ve rüzgarın dışında astronomik gözlemleri tehdit eden bir diğer önemli sorun da atmosferdeki su buharı miktarı. Hava buharı uzayın uzak noktalarından gelen çok düşük miktardaki ışığın atmosferden geçerken yansımasına ve kırılmasına neden olduğu için yerdeki teleskopların toplayabileceği ışık miktarını azaltarak ve dağıtarak daha soluk ve daha bulanık görseller elde edilmesine neden oluyor. Havadaki nemin en az olduğu yüksek irtifalarda ve soğuk ve kuru dönemlerde yapılan gözlemlerle bu sorunun bir ölçüde önüne geçmek mümkün. Ne var ki, giderek ısınan bir dünyada atmosferdeki su buharı miktarı da gitgide artmakta. Araştırmacılar, bu artışın da elde edilen görüntülerin kalitesini giderek düşürdüğünü belirtiyorlar.

Lick Gözlemevi kamerasından California’daki yangınlar

Araştırmacıların dikkat çektiği teknik sıkıntıların ötesinde küresel iklim değişikliği, bazı gözlemevlerini daha doğrudan da tehdit etmekte. Dünyanın ilk sürekli kullanımda olan dağ üstü gözlemevi olan Lick Gözlemevi, 2020 yaz aylarında bir çok defa orman yangınlarının tehdidine uğradı. California Üniversitesi’nin işlettiği ve San Jose, California’daki Hamilton Dağı’nın zirvesinde yer alan gözlemevi, eyaleti kasıp kavuran orman yangınlarından nasibini aldı. Yangınlarda yerleşke içindeki bazı binalar hasar görse de itfaiyenin yoğun çabası sayesinde teleskopların olduğu binalar hasar almadı. Küresel ısınma ile gittikçe sıklaşan ve büyüklüğü artan orman yangınlarının bütün mahalle ve kasabaları yutabildiği California’da ne yazık ki 130 yıldır kesintisiz olarak bilime hizmet etmiş bu tarihi gözlemevinin de günleri sayılı gibi görünüyor.

Küresel iklim değişikliğinin doğrudan ve dolaylı etkileri dışında bir de uzay kirliliği sorunu doğmuş durumda. Özellikle son yıllarda özel şirketlerin de uzay çalışmalarına çokça dahil olması ile Dünya’nın yörüngesinde dönen işlevsel ve işlevsiz nesne sayısı hızla artmakta. “Bırakınız yapsınlar” mantığıyla uzaya gönderilmesine izin verilmiş bu nesneler, şirketlerin çıkarları haricinde çok az şey dikkate alınarak tasarlandığı için beklenmedik sonuçlar bir yerde beklendik hale geliyor. İşte bunun en yakın zaman örneklerinden biri de Amerikan SpaceX şirketinin yörüngeye koyduğu yüzlerce uydudan oluşan Starlink ağının gecenin karanlığını yırtan birer parlak gök cismi olarak astronomik gözlemlerde boy göstermesi oldu. Çıplak gözle bile seçilebilecek kadar parlak ve yoğun bir şekilde ışık yansıtan bu uydulardan onbinlercesini yörüngeye yerleştirmek niyetinde olan SpaceX’in önünde yasal hiçbir engel yok.

Starlink ağı, birer parlak gök cismi olarak gözüküyor

Uyduların uzaya gönderilmesini takip eden bir yıl boyunca astronomi çevrelerinden gelen yoğun şikayetler sonunda nihayet onlara kulak veren SpaceX, yeni uyduları olan DarkSatları siyaha boyayarak yansımayı azaltmayı denese de astronomlara göre uydular sayıları ve parlaklıklarıyla halen teleskobik görsellerde bir çıban başı gibi boy göstermekte. Harvard Üniversitesi Astrofizik Merkezi ve Smithsonian Enstitüsü’nde araştırmacı olan Jonathan McDowell’e göre “DarkSat özünde bir çıkmaz sokak.” McDowell’e göre SapceX bir önlem alınmadan uydularını yörüngeye göndermeye devam ederse “etkisi devasa olacak.” SapceX’in onbinlerce uydusunun yanında Amerikan Amazon şirketinin 3236 ve İngiliz OneWeb şirketinin de 2000 uyduyu benzer şekilde yörüngeye ulaştırması bekleniyor.


Kaynaklar

https://www.sciencedaily.com/releases/2020/09/200917105324.htm
https://arxiv.org/abs/2003.05794
https://www.nature.com/articles/s41550-020-1203-3
https://www.wired.com/story/california-wildfire-historic-lick-observatory/
https://www.scientificamerican.com/article/spacexs-dark-satellites-are-still-too-bright-for-astronomers/

* Puerto Rico Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı, entomolog


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Buldan’dan Davutoğlu’na: Gerçekleri anlatmanın tam zamanı
Sonraki Haber
Ekonomist Hanke: TL'deki değer kaybı sürecek