Ana SayfaGüncel“Bir Başkadır” dizisindeki kültürel referanslar

“Bir Başkadır” dizisindeki kültürel referanslar

HABER MERKEZİ – Berkun Oya’nın yazıp yönettiği “Bir Başkadır” dizisi, 12 Kasım’da Netflix’te izleyici ile buluştu.

Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Alican Yücesoy, Tülin Özen, Defne Kayalar, Bige Önal, Derya Karadaş, Nesrin Cavadzade ve Settar Tanrıöğen gibi isimlerin rol aldığı dizi, çizdiği Türkiye portresiyle hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğeniyle karşılandı.

Görsel ve yazınsal anlatım dilinin yanı sıra diziye yedirilmiş kültürel referanslar da dikkat çekici.

Türkiye’nin en prestijli sinema sitelerinden biri olan FilmLoverss, “Bir Başkadır” dizisindeki kültürel referanslardan öne çıkanları derledi. Olduğu gibi aktarıyoruz.

Bir Başkadır Dizisindeki Kültürel Referanslar

Türkiye televizyonu referansları

Berkun Oya’nın bütünlüklü bir Türkiye tasvir etmek için bölümler içine yerleştirdiği bu unsurlardan bazıları da Türkiye televizyonlarında yayınlanan yapımlara yapılan atıflar. Meryem’in bir seans esnasında psikiyatr Peri’ye yaptıklarından bahsederken ülke televizyonlarının uzun süredir en çok izlenen figürlerinden Esra Erol’un programını izlediğini ifade etmesi bu karakterin mensubu olduğu sınıfın zaman geçirmek için yaptıkları ve eğlence alışkanlıklarına dair önemli bir done sunuyor. Benzer bir durum artık fenomen hâline gelen dizi Çukur için de geçerli. Meryem ve abisi Yasin’in bir akşam neredeyse ritüelistik bir şekilde bu diziyi izlediklerine şahit oluyoruz.

Burada Bir Başkadır’ın içindeki “kurgu” dizi Kızım ve Annem’e de ayrı bir parantez açılabilir. Bir Başkadır’ın karakterlerinden olan oyuncu Melisa’nın rol aldığı bu dizi, daha adından itibaren bir “Türk dizisi” ve kendisinin de sıklıkla şikayet ettiği ettiği “total seyirci” için yapılan bir iş. Tam da bu sebepten Meryem’in heyecanla izlediği, Peri’nin ise kıymetsiz görerek merak bile etmediği bir yapım konumunda dizinin başlarında. Yani kurgu Kızım ve Annem dizisi, Türkiye’de farklı sınıftan bireylerin farklı özelliklerini ve önyargılarını vurgulamak adına önemli bir detaya dönüşüyor anlatı içerisinde.

Kullanılan filmler

Bosphore – Maurice Pialat

Bir Başkadır’ı en dikkat çekici noktalarından biri de bölüm kapanış jenerikleri. Daha çok Ferdi Özbeğen’in canlı performanslarıyla özdeşleşen bölüm sonlarının ikisinde ise sinema filmlerinden kesitler görüyoruz. Bunlardan birincisi dördüncü bölümün sonunda gördüğümüz kısa bir belgesel. Bu film, Fransız sinemasının en önemli yönetmenlerinden, Altın Palmiyeli Maurice Pialat’nın kariyerinin başında çektiği Bosphore. Usta sinemacının 1964 yılında Türkiye’ye gelerek çektiği altı kısa belgeselden biri olan Bosphore, geneli itibarıyla İstanbul’un Osmanlı geçmişi ve gelenekleriyle modernite arasında kalmışlığına vurgu yapan bir çalışma. Bir Başkadır’ın anlatısının bu yaklaşımla paralellikler taşıdığını düşünürsek bu belgeselin kullanılmasının dizinin kurduğu anlam dünyasına oldukça etkileyici bir katkı yaptığını söyleyebiliriz.

Sürü – Zeki Ökten & Yılmaz Güney

Dizide kullanılan bir diğer filmi ise son bölümün kapanış jeneriğinde ekrana gelen 1978 tarihli Sürü. Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, yönetmen koltuğunda ise Zeki Ökten’in oturduğu bu film, sahip oldukları hayvanları, Ankara’ya satmak üzere getirmeye çalışan, ülkenin doğusunda yaşayan bir ailenin yaşadıklarını anlatır. Türkiye’nin çok kutuplu yapısını gözler önüne seren en önemli filmlerden biri olan Sürü’nin Ankara’yı, yani büyükşehri gösteren kesitleri Bir Başkadır’ın finalinde ekrana geldiğinde, arasına hem coğrafi hem de mental mesafeler giren kesimlerinin buluştuğuna dair bir anlam üretiyor.

Ferdi Özbeğen kayıtları

Bir Başkadır’ın üç bölümünün kapanış jeneriğinde canlı kayıtlarıyla karşımıza çıkan Ferdi Özbeğen, yabancı bestelerin üzerine yazdığı Türkçe sözleri, batı ve doğu müziğinin unsurlarını bir araya getiren tarzıyla, Türkiye’nin geleneksel ile çağdaş arasında kalmış yapısının temsili için önemli bir anlatım aracına dönüşüyor. Ancak Berkun Oya’nın bu kayıtları işlevsel olarak kullanımı bununla da sınırlı kalmıyor, tercih edilen şarkıların sonuna geldikleri bölümün genel duygu hâlini aynalaması, bu kayıtları bölümlerin etkisini artıran birer ünlem işaretine dönüştürüyor adeta.

Gündüzüm Seninle / Albüm: Bir Sır Gibi (1982), Yirminci Sanat Yılı Şan Konseri (1983) / Söz-Müzik: Suat Sayın

“Aşkını bir sır gibi senelerdir sakladım,
Geceleri rüyamda ismini sayıkladım…”

Saklı tutulanlar, söylenmeyenler, toplumsal bilinçaltına atılanlar ilk bölümün hikâyesinde önemli bir yer tutuyor. Meryem, evine temizliğe gittiği Sinan’a platonik bir aşk besliyor. Sinan’a açılmak bir yana dursun, sır gibi sakladığı bu aşkı terapistine paylaşma fikri bile rahatsız ediyor Meryem’i. Bu konu gündeme geldiği için, her şeyi paylaştığı hocasına bile bahsedemiyor terapi seansından. Terapisti olan Peri ise çok daha karanlık bir sır saklıyor. Çünkü sırf türbanlı olduğu için, dertlerine ortak olduğu hastasından rahatsızlık duyuyor. Dillendirilmeyen bu rahatsızlığın bir benzeri Peri ile terapist arkadaşı Gülbin arasındaki ilişkide de kendisini gösteriyor. Bu kez gerçek duygularını gizleyen Gülbin oluyor.

O Günler / Albüm: Seviyorum Delicesine (1983) / Söz Yazarı: Ülkü Alker

“Ne varsa her şey hatırımda, sanki daha dünmüş gibi,
Senden gelen, senin olan, ne varsa her şey hatırımda
Ay o günler, o günler. Şimdi yabancı gibiler…”

İkinci bölümün sonunda karşımıza çıkan O Günler şarkısında dile getirilen eski güzel günlere özlem, Yasin ile Ruhiye arasındaki ilişkinin hâlini akıllara getiriyor. Ruhiye’nin her şeyin üstüne çöken büyük depresyonu nedeniyle zor günlerden geçen çift, bölümün ortalarında evlerinin bahçesinde kısa bir anlığına da olsa eski günlerdeki gibi gülüp eğlendiklerinde, duyulan bu özlem duygusu hiç olmadığı kadar kendisini hissettiriyor.

Seni Terk Edeceğim / Albüm: Bir Sır Gibi (1982) / Söz: Elias Rahbani

“Beni böyle yapayalnız bırakmasan olmaz mı…”

Altıncı bölümün kapanış jeneriğinde karşımıza çıkan Seni Terk Edeceğim kaydı, öncesinde gelen bölümün her anında hissedilen kayıp duygusunu bölümün son anlarına kadar taşıyor. Settar Tanrıöğen’in hayat verdiği Ali Sadi Hoca’nın, eşinin kaybıyla başa çıkması gerekiyor. Yasin, hiç kimseye haber vermeden çıkıp giden Ruhiye’yi arıyor. Hem onu hem yanında götürdüğü oğlunu sonsuza dek kaybetmiş olmaktan korkuyor. Sinan ise duygusal olarak bağ kurmaktan kaçındığı için, kurduğu ilişkilerin bir bir çökmesine şahit oluyor.

Soundtrack

Berkun Oya’nın anlatıyı güçlendirmek için şarkıları işlevselleştirmesi kapanış jenerikleriyle sınırlı kalmıyor. Bir Başkadır dizisinin özenle hazırlanan soundtrack‘i de hikâyeye başarıyla hizmet ediyor. Yeşilçam filmlerinin müziği olarak hafızalarda yer eden, Jean Musy‘nin “Clair De Femme” bestesi ve dizi boyunca sık sık duyduğumuz Cahit Berkay imzalı “Deprem”, aşinalık duygusunu kuvvetlendiriyor. Stamatis Spanoudakis‘ten “I Adelfi” ve Philippe Sarde‘den “Dry Martini” gibi batılı eserlerin yanı sıra Zerrin Özer‘in seslendirdiği “Öldüğümde Mezarıma Gelir misin?” ve Mahzuni Şerif klasiği “Han Sarhoş Hancı Sarhoş” gibi geleneksel eserlerin yer alması, dizideki kontrastı güçlendiriyor.


Kaynak: FilmLoverss

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Ermenistan: Başbakan Paşinyan'a yönelik suikast girişimi önlendi
Sonraki Haber
Birleşik Gençlik Meclisi kuruluşunu deklare etti