Ana SayfaManşetHurmüz Diril’in kızı: Mevsimler döndü biz hala babamızı arıyoruz

Hurmüz Diril’in kızı: Mevsimler döndü biz hala babamızı arıyoruz

HABER MERKEZİ – Şırnak’ta 8 Ocak günü kaçırıldıkları düşünülen, 70 gün sonra köy yakınında cansız bedeni bulunan Şimuni Diril ve 302 gündür kendisinden haber alınamayan Hurmüz Diril’in akıbetine ilişkin, çiftin kızı Gülcan Diril Üzümcü’ye mikrofon uzattık. “Gören, bilen ve susan herkes bu cinayetin ortağı ve vicdani katilidir” diyen Diril, “Bizim için çok net bir şey varsa, o da babamızı istediğimizdir” diye vurguluyor.


Söyleşi: Marta Sömek


Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı, Süryanice ismi Mehre olan Kovankaya köyünde yaşayan ve 8 Ocak’ta kaçırıldıkları düşünülen Diril çiftinden 65 yaşındaki Şimuni Diril’in cansız bedeni, çiftin oğlu tarafından 70 gün sonra köy yakınındaki bir derede bulunmuştu.

71 yaşındaki Hurmüz Diril’den ise 302 gündür haber alınamıyor.

Beytüşşebap Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın “gizlilik” kararı ile yürütülmesi sebebiyle herhangi bir bilgi edinilemiyor.

Süryani çiftin akıbetine ilişkin çiftin kızı Gülcan Diril Üzümcü’ye mikrofon uzattık. Diril Üzümcü, “Gören, bilen ve susan herkes bu cinayetin ortağı ve vicdani katilidir” diyor.

Gülcan Diril Üzümcü anne ve babasıyla

Şimuni ve Hurmüz Diril’den bahsedebilir misiniz? Yaşadıkları yer nasıldı, anne ve babanız neler yapardı?

Birçok kez göç etmek zorunda kalmış biri olan babam, yıllarca topraklarına geri dönme umudu ile yaşadı. Bu yüzden hiç Avrupa’ya gitmeye yeltenmedi. Dünyanın hiçbir yeri benim köyüm gibi olmaz diyordu. Emekli olur olmaz gereken izinleri alarak, 2011 senesinde eski yıkık evlerini annem ile beraber inşa ederek, tüm yazı orada geçiriyorlardı.

2015 senesinde barış sürecine olan inancı ile tüm emekleri ve birikimini, hayat standartlarını daha iyi bir hale getirebilmek için Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya köyünde yeni bir ev inşa ettirdi.

Dört dağ arasında, sığ kalmış bir köyde doğal ve organik bir yaşam kurmak istediler. Babam ile annem durmak ve yorulmak nedir bilmezlerdi. Mutlaka yapılacak işleri, onarılacak, inşa edecek, düzeltilecek bir şey bulurlardı. Hayatlarını bize, çocuklarına adamışlardı. Artık kendilerine vakit ayırmanın vakti geldiğine inansalar da son anlarına kadar bizler için çalışıyorlardı.

Anne ve babanızdan haber alamadığınız ilk süreci anlatabilir misiniz? 

Annem, her sabah oğlunu arayıp ilaçlarını alıp almadığını kontrol ederdi. Annem ile son konuşma 7 Ocak akşamında oluyor ve 8 Ocak’tan itibaren ne annemden bir telefon geldi ne de biz kendilerine ulaşabildik. 12 Ocak pazar günü Fransa’dan gelen iki akrabamız ile köye annemle babamı ziyarete giden abim Remzi Diril, annem ve babamın evde olmamasının şoku ile sarsıldı. Anne ve babamız bize haber vermeden asla bir yere gitmezdi. Zaten ne kadar acil olsa da, köyde beslenme ve bakıma ihtiyacı olan birçok hayvan olduğu için bir yere gitme lüksleri yoktu.

Bende oluşan ilk düşünce belki tüm kardeşlerimde de oluşmuştu fakat konduramadık, aklımıza getirmek veya inanmak istemedik. Akrabamız ve görgü tanığı olan Apro Diril’in ifadelerine göre, anne ve babamızın akıbeti, üç PKK üyesi tarafından götürüldükleri, kimseye haber vermememiz gerektiği ve üç gün içinde bırakılacakları yönünde idi. Eğer bırakılmışlarsa da ayılar ve kurtlar tarafından yenmiş olabileceklerini alaycı bir tavır ile dile getirmişti.

Apro Diril’in güvensiz ve alaylı tavırları sebebiyle hemen jandarmaya haber verilmişti. Kendisiyle ilişkilerimiz her ne kadar gergin ve kopuk olsa da böylesi hayati bir meselede yalan söylememesi gerektiğini düşünüyor ve aynı zamanda da hayatları için kaygılanıyorduk.

Jandarma, ihbardan üç gün sonra köye geldi ve aramalar kısa mesafeli bir şekilde evin etrafında yapıldı. Aramalardan bir sonuç alınamadı. Daha sonra biz annemizi bulup, bunun bir cinayet olduğu anlaşılana kadar hava şartları bahane edilerek başka bir arama yapılmadı.

Apro Diril, anne ve babamızın PKK üyeleri tarafından götürüldüklerini dile getirmişti, annemizin cesedi evden yaklaşık 800 metre uzaklıkta bulundu ve annemizin bedeninde kurşun izleri tespit edildi (ki silah sesinin duyulmaması imkansız olan bir yer). Tüm bu çelişkili ifadelerde bizim için akla gelen ilk şüpheli Apro Diril’dir.

Arama çalışmaları sürerken kardeşiniz annenizin cansız bedenini buldu, adli tıp sonucunu alabildiniz mi? Annenizin faili bulunabildi mi, bu detayları anlatabilir misiniz?

Annemizin adli tıp raporu yaklaşık bir ay önce çıktı fakat nihai rapor henüz hazırlanmadı. Faillerin bulunabilmesi ve babamızın akıbetinin belirlenebilmesi için, Apro Diril’in, kendisine destek veren aile bireylerinin ve daha önce ailemizi tehdit eden akrabaların bir an evvel gerçekleri söylemesi gerek. Gören, bilen ve susan herkes bu cinayetin ortağı ve vicdani katilidir.

Kardeşleriniz de akrabanız olan Apro Diril ile yaptıkları görüşmelerde çelişkiler olduğu ve çelişkilerin giderilmesinin ise olayın tek tanığı Apro Diril’in elinde olduğunu ifade etmişlerdi. Bununla ilgili neler söylersiniz?

Kardeşlerimin söylediklerine katılıyorum. Apro’nun söylediklerinin elle tutulur hiçbir yanı yok. Tüm konuşma ve ifadelerinin birbiriyle çelişmesinin yanı sıra, kendisiyle de yeterince çelişmektedir. Baştan beri oyalayıp yanlış yönlendirmeler yaparak, gerek kendisi gerek de katiller için yeterince vakit kazanmıştır.

Bu cinayetteki ortaklığın sorgulanması gerek. Apro Diril her defasında korkutulduğunu, tehdit edildiğini dile getirse de bunun zerre inandırıcılığı yok. Köy köy dolaştığını, oldukça da rahat yaşadığının haberlerini alıyoruz. Anlattıkları baştan sona yalan.

Hurmüz Diril’in arama çalışmaları hakkında bir gelişme var mı? Son duruma ilişkin bilgi verebilir misiniz?

Babam için yapılan arama çalışmaları ile ilgili son durumu sorguladığımızda, aramaların devam ettiği yönünde bilgi alıyoruz. Kadavra köpekleri ile defalarca etkin bir arama talebinde bulunmamıza rağmen bu isteğimiz için bir onay alabilmiş değiliz. Mevsimler döndü biz hala babamızı arıyoruz.

Kendilerince doğru olan arama çalışmalarını yaptıklarına inanarak, tarafımıza somut bir bilgi verileceği umudu içerisindeyiz. Babamızın bunca zamandır bulunamamasının hukuki sorumluluğunu elbet birileri üstlenmek zorunda kalacaktır. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil, olmamalı da.

Bizim için çok net bir şey varsa, o da babamızı istediğimizdir. Herkesin yardımına koşan, kimseye kin beslemeyen, köyünü yeniden yaşanılabilir hale getirebilmek için bu topraklara hayat veren o merhametli babayı, Hurmüz Diril’i istiyoruz!

Kayıp ve devlet politikası

Hurmüz ve Şimuni Diril çiftinin yaşadığı Kovankaya köyü, devlet tarafından 1989’da boşaltılmıştı. Daha sonra köye 1992 yılında dört aile yerleşmişti fakat 1994’te köy tekrar boşaltılmıştı. Şimuni Diril’in amcasının torunları da 1994’ten bu yana kayıp olarak biliniyor.

1994 yılında 12 yaşında olan İlyas Diril ve 16 yaşında olan Zeki Diril’den gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamamıştı.

Her iki çocuk için başlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlanmış ve Zeki Diril’in ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuştu.

AİHM, Zeki Diril’in kaybolmasında devletin sorumlu olmasına karar vererek Türkiye’yi oy birliği ile mahkum etmişti.




Önceki Haber
Mahkeme Trump'ın 'hile' iddialarını tanımadı, Biden 'yarışı kazanacağız' dedi
Sonraki Haber
Kastamonu'da yangın: Köydeki 10 ev yandı