Ana SayfaManşetKadınlardan ‘sessiz kalmayacağız’ mesajı: Eril şiddete artık yeter

Kadınlardan ‘sessiz kalmayacağız’ mesajı: Eril şiddete artık yeter

HABER MERKEZİ – Sosyal medyada cinsel taciz ve şiddet faillerini teşhir eden kadınların hedef gösterilmesi üzerine ortak açıklama yapan kadın hakları örgütleri, ‘mücadelemizden asla geri adım atmayacağız’ mesajı verdi. Fotoğrafçı kadınlar tarafından oluşturulan Varız Buradayız İnisiyatifi de “Maruz bırakılanı değil failin edimlerini sorgulayın” diye vurguladı. Dayanışma amaçlı yazılı açıklamaları paylaşıyoruz.

Kadın hakları örgütleri: Geri adım atmayacağız

Hepimiz 8 Aralık gününden beri sosyal medyada başlayan büyük bir kadın isyanına tanıklık ediyoruz. Leyla Salinger’in Hasan Ali Toptaş hakkında attığı bir tweet ile başlayan ve kadın dayanışmasının gücü ile büyüyen bu eylem ile birçok taciz failinin isimleri tek tek ortaya döküldü. Binlerce kadın yıllardır yüksek sesle ifade edemediği, maruz bırakıldığı tacizleri anlattı ve sosyal medyada haykırdı;

“Uykuların kaçsın ben ne zaman ifşa edileceğim diye!”

10 Aralık günü ise birçok edebiyatçının yanında Ankara’da yayınevi sahibi olan İbrahim Çolak’ın da taciz fiilleri ifşa oldu. Tacizi KABUL ETTİĞİNE ilişkin beyanlarını twitter’da paylaşan fail intihar etti. Ardından twitter üzerinden arkadaşımız Leyla Salinger bu şahsın intiharının sorumlusuymuş gibi yüzlerce hesap tarafından hedef gösterildi.

Hepimiz biliyoruz ki kadınlar tarafından tacize isyan hareketleri patriyarkal düzen tarafından her zaman bastırılmaya ve farklı yöntemlerle itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Bugün başlatılan bu linç kampanyası her kesimden kadının isyanı karşısında paniğe kapılan patriyarkanın isyanın sesini yükselten kadınlara “susacaksınız” deme biçimidir.

Oysa biz kadınlar, ortada bir taciz varsa sorumlunun öncelikle tacizci ve beraberinde tacizciyle dayanışanlarla birlikte, failleri aklamak yönlü işleyen yargı pratiği olduğunu binlerce kez haykıracak, maruz bırakıldığımız tacizi yüksek sesle söylediğimiz için kendimizi suçlamayacak, bugün de bundan sonra da erkek şiddeti karşısında sessiz kalmayan her kadının yanında olacağız ve mücadelemizden asla geri adım atmayacağız.

Varız Buradayız İnisiyatifi: Maruz bırakılanı değil failin edimlerini sorgulayın!

Şiddeti görünür kılmak için bazen olay çıkarmanız gerekir: alışılmış işleyişin, trafiğin akışının durdurulması, o kapının açılıp kapanmasının, kapının içinden ya da önünden geçilip gidilebilmesinin imkânsız hale getirilmesi gerekir. Sistem onu dönüştürmeyi deneyenleri engelleyerek çalışıyor. Demek ki sistemi dönüştürmek onun çalışmasını engellemekle mümkün.” Sara Ahmed.

Kadınların erkek şiddeti hikayelerini anlattığı ve hepimizin #metoo dediği şu günlerde cinsel şiddet hikayelerimizi sosyal medya üzerinden konuşmaya başladık. Şiddeti anlatan kadınlara yönelen mağduru suçlayan, faili aklayan tepkileri kadın fotoğrafçılar olarak kınıyoruz ve bir kez daha şiddet hikayelerini paylaşan arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu tekrarlıyoruz!

Erkek egemen sistemin görünür, duyulur kılmadığı kadınların ve LGBTİ+’ların toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile isimlerinin bile tarihte anılmadığı, alanlardan silinmeye çalışıldığı bir sistem içerisinde yaşıyoruz. Bu görünmezlik meselesi, özne olarak kabul edilmemeyi içeriyor ve gücünü patriyarkadan alıyor. Bizler tüm çeşitliliğimiz ve renklerimizle erkek şiddetine ARTIK YETER! diyor; tecavüz kültüründen beslenen erkek egemen zihniyete geçit vermemek için dayanışmayı büyütüyoruz!

Kadınların gördükleri şiddeti açıklaması, anlatması da hiçbir zaman kolay olmadı. Çünkü yüzyıllar boyunca korkuyla büyütüldük, susmamız, utanmamız konusunda eğitildik. Susmayacağız ve konuştukça, ifşa ettikçe utanan artık biz olmayacağız! Hesap sorulması gereken şiddete maruz bırakılan değil, şiddeti gerçekleştiren olmalıdır!

Cinsel şiddet güç ilişkileri ile ilgilidir ve her yerde gerçekleşebilir. Bireyi küçük düşürmek, sindirmek, korkutmak, cezalandırmak, üzerinde baskı ya da otorite kurmak için gerçekleşebilir. Güç ilişkilerini destekleyen, hiyerarşi barındıran her yapıda, ilişkide ya da ortamda cinsel şiddetin görülme olasılığı da yüksektir. Fotoğraf alanı da erkek şiddetinden muaf bir alan değil! Fail herkes olabilir, tanıdığımız, sevdiğimiz, insan ilişkileri kuvvetli, eserlerini beğendiğimiz iyi bir “fotoğraf sanatçısı” da olabilir. Şiddet uygulayanın toplumdaki konumu, karakteri hiçbir şekilde şiddeti haklı göstermez ve şiddete maruz bırakılanın güvenilirliğinin sorgulanması için kullanılamaz. Genel toplum yargılarında tacize uğrayan kadının ifşasının ahlaksızlık olarak değerlendirilmesinin yanı sıra failin entelektüel çevre tarafından kabul görmeye devam etmesini de kabul etmiyoruz. Cinsel şiddetin fiziksel boyutunun ötesinde mobbing, musallat olma, psikolojik yıldırma biçimlerinde de açık veya örtük ancak yaygın ve yıkıcı olarak yaşandığını biliyoruz. Kurumlarda erkek yöneticiler ya da çalışma arkadaşlarımız tarafından farklı biçimlerde tezahür edebilen eril şiddete karşı da seslerimizi yükseltiyoruz.

Travma yaşayan kişinin yaşadıklarını adlandırmak, yaşadığı şiddetin adını koymak zaman alabilir. Maruz bırakılan kişi hakkında sorduğumuz her “neden” sorusu failin edimini haklı çıkarmak için bir arka plana götürür bizi. Biz buna tecavüz kültürü diyoruz. Maruz bırakılanı değil faili sorgulayın, maruz kalanın adalet arayışını destekleyin, açıklama yapmak zorunda bırakmak yerine cesaretini alkışlayın!

Çalıştığımız işlerde, bulunduğumuz ortamlarda, katıldığımız etkinliklerde, kamusal alanlarda güvende hissetmek ve güvende olmak hakkımız. Herkesi haklarımıza sahip çıkmaya ve şiddeti durdurmak için sorumluluk almaya çağırıyoruz.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde yangın
Sonraki Haber
Rusya: Karabağ'da ateşkes ihlal edildi