Ana SayfaGüncelHDP’den ‘Kobani iddianamesi’ yorumu: Mizah dergilerine kapak olur

HDP’den ‘Kobani iddianamesi’ yorumu: Mizah dergilerine kapak olur

HABER MERKEZİ – HDP’nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 108 kişi hakkında hazırlanan ‘Kobani iddianamesi’ni “Mizah dergilerine kapak olur” şeklinde yorumlayan partinin sözcüsü Ebru Günay, Boğaziçi’ndeki ‘kayyum’ protestolarına da değindi: “Tek kurtuluş yolu tüm ülkeye yayılan kayyum rejimine karşı ortak mücadeledir.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Günay, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 3 bin 530 sayfadan oluşan ‘Kobani iddianamesi’ne ilişkin “Yargının AKP-MHP iktidarı tarafından nasıl çökertildiği ve yozlaştırıldığının açık fotoğrafı niteliğindedir” yorumunda bulundu.

“Bu iddianame, kifayetsiz iktidarın liyakatsiz savcılarının hazırladığı bir hukuk garabetidir” diyen HDP sözcüsü, “Uzun süredir yargının nasıl çökertildiğini anlatıp duruyoruz, iddianameden aldığımız bu örnekler değil bir yargılama belgesi, olsa olsa bir mizah dergisine kapak olur” dedi ve iddianamenin içeriğine değindi.

“İdddianamenin 152’nci sayfasından bazı bilgileri paylaşmak istiyorum” diyen Günay, şöyle devam etti:

  1. Adalet Bakanlığı’ndan olma Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ilişkiler Genel Müdürlüğü Çocuk Hukuk Bürosu adına Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı Haliliye/Urfa ikamet eder
  2. Adalet ve Kalkınma Partisinden olma Söğütözü Caddesi Çankaya/Ankara’da ikamet eder.
  3. AKBANK Genel Müdürlüğü’nden doğma Sabancı Center 4 Levent Beşiktaş İstanbul’da ikamet eder.
  4. Altınşehir muhtarlığından doğma Ataşehir mahalle muhtarlığı Başakşehir İstanbul’da ikamet eder.

Bunlar bu garabet iddianameden seçtiğimiz sadece birkaç örnek. Bu iddianameyi hazırlayan iktidara bağlı kopyala yapıştırcı hakim ve savcıların insanları yargılama ve haklarında karar vermeleri bir yana o makamda bir saniye bile durmamaları gerekir. Bu akıllara ziyan iddianameyi yazan savcılara mı yoksa 3 bin 530 sayfa iddianameyi 325 ek klasörü kabul eden hâkimlere mi laf edeyim bilemedim.

Şunu belirteyim ki, bir hukukçu olarak okuduğum her satırda hicap duydum. Ama eminim ki ar damarı çatlamış bu iktidarın yüzü yine kızarmayacaktır. Bu iddianame iktidarın çaresizliğinin, zavallılığının en önemli göstergelerinden biri olarak tarihe kaydedildi.

HDP Sözcüsü Günay, “Bu hukuksuzlukları yapanlar eninde sonunda adil bir yargı önünde insanlığa karşı işlediği tüm suçların hesabını verene kadar da mücadelemize devam edeceğiz. Bu da böyle bilinsin” diye ekledi.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yanı sıra eski milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında, 2014 yılındaki Kobani eylemleri gerekçe gösterilerek başlatılan soruşturma kapsamında düzenlenen iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmişti.

İddianamede adı geçen siyasetçilerin tamamı 29 ayrı suçtan 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis istemiyle yargılanacak. Davanın ilk duruşmasının ise 25 Nisan Pazar günü yapılması kararlaştırıldı.

‘Tek kurtuluş yolu kayyum rejimine karşı ortak mücadele’

Boğaziçi Üniversitesi’ne takılan kelepçe

Ebru Günay ayrıca, AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasıyla başlayan ‘kayyum rektör istemiyoruz’ eylemleri ile iktidarın protestolar karşısındaki tutumuna da değindi.

“Üniversiteye kayyum atanması topluma karşı saldırı dalgasının devamıdır” diyen Günay, bunun protesto edilmesini ise toplumsal tepkinin en yalın ifadesi olarak tanımladı.

Boğaziçi Üniversitesi’nden yükselen tepki toplumsal itirazın en yalın ifadesidir. Meşru ve haklı protestolardır. Öğrenciler, akademisyenler iktidara biat etmeyerek demokratik protestolar gerçekleştiriyorlar. Bugün itiraz eden gençlik ruhu dizginlenemez, adalet, özgürlük, söz hakkı ve tanınma talebi bastırılamaz. Baskıya, zora ve şiddete karşı çıkmak onurlu bir direniştir. Kayyum rejimi ise demokrasinin inkarıdır.

“Şimdi bu itirazı her türlü ahlaksızlıkla, saldırıyla, karalamayla bastırmaya çalışıyorlar” diyen Günay, ev baskınlarıyla üniversite öğrencilerine yönelik gözaltı operasyonlarına değinerek, “Demokratik gösteri hakkının engellenmesi, işkence ve kötü muamele suçtur, iktidar ve onun emrinde hareket eden kolluk açık biçimde suçu işlemeye devam ediyor” diye konuştu.

İktidar tecrit gibi kayyum rejimini de yaşamın her alanına yaydığını belirten Günay, “5 yıl önce kayyum uygulaması her alana yayılır diye uyardık ve ne yazık ki haklı çıktık” dedi ve ekledi:

Bugün kayyım rejimi bütün ülkeye yayılıyor. Bu baskıcı rejim karşısında, bugün Boğaziçili öğrencilerin dile getirdiği gibi, biz de ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!’ diyoruz.

Barışın hâkim olduğu demokratik bir ülkede beraber yaşamamızın tek yolu ortak mücadeledir, demokratik ittifaktır. Demokrasiyi ve demokratik işleyişi beraber inşa edeceğiz. Baskıya, zulme karşı durmanın tek yolu budur! Bugün otoriter rejimin stratejisinin karşısına güçlü bir direniş ve bu direnişi inşaya dönüştürecek tabandan örgütlenen demokratik siyaseti kurmak hepimizin görevidir.

Buradan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve emekçileri başta olmak üzere otoriterliğe, baskıya ve zulme karşı direnen bütün yurttaşları selamlıyorum! Selam olsun sizlere. Kayyım rejimine direnenlerin mücadelesinin yanındayız! Bu son derece haklı ve meşru protestolarda hukuksuzca gözaltına alınan öğrencilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Soylu’dan Kaftancıoğlu’na: Militanlarla gelenlerin içerisinde ne işi var?
Sonraki Haber
Van'da DBP'nin ulusal birlik açıklamasına polis müdahalesi