Ana SayfaYazarlarElend AydınYabancı beden ve ruhlar

Yabancı beden ve ruhlar


Elend Aydın


Belki de mehtabın ayaklarıyla yürümek lazım; bilhassa her yüzün maskeye, herkesin eve hapsolduğu bu cafcaflı günlerde.

“Kral öldü, yaşasın kral!” der gibi bir yıl daha bitti. “Yaşasın yeni yıl” desek de yeni yılın gerçekten “yeni öldüğüne” inanır mıyız? Ama koşturmaca o kadar yoğun ki, çoğu zaman neye inanıp neye inanmadığımızı, bir şeye inandığımız için mi, yoksa otomatiğe bağlandığımız için mi yaptığımızı sorgulamıyoruz bile.

Şimdi bu ikindi sonrası akşamlarında yüzlerdeki sahte gülüş ve makyajlar görünmez olmuşken maskelerin altında virüsün tam önünde, hayatın tam arkasındayız. Virüsün önü, hayatın arkası olayı bulunduğumuz muallak durumu gösterse de, garantici duyguların hatırına asayiş berkemalmiş gibi yapmaya devam ediyoruz, edelim de. Lakin çok şey değişti ve “sadece bu dünya ya da evimiz değil, bedenimiz bile bizim değil!” diyen bir realiteyi nereye koyacağız?

Vay arkadaş! Gözümüz, ağzımız, ellerimiz bile bizim değil! Kımıl kımıl yaşayan virüslerin diyarı, giriş kapısı olarak yerleşmiş! Bu idraki, hangi normalleşme silebilir ki. Ölü, canlı ya da kokteyl virüs aşıları zerk edilecek olan bedenimiz bağışıklık (ya da vurdumduymazlık) kazansa bile, artık “bizim” olur mu? En önemlisi de gözlerini ve ilk bilinçlerini bu maskeli, mesafeli hayata açan çocuklar nasıl bir kuşak oluşturacaklar?

Bence çok şeyin değiştiğini, bir daha asla eskisi gibi olunmayacağını bilen hücre şeylere bedenlerimiz de -bizim anlı şanlı uygarlık zaferi kurgularımıza rağmen- bizim değil, virüslerin yanında! Yoksa bu kadar kırılgan, savunmasız ve beyaz bayraklı olmazdı.

Lakin burada duralım ve son yazdığım bir şiirin tercümesiyle devam edelim:

Seni görmek rüyaydı
naylon çiçekler solduğunda
bir çocukluk avlusunda
açık gözlerindir
Gemiler geçerdi kirpiklerinden
hiç gelmezdin…
Rüyaydım ben açık gözlerde
hiç görmezdin oysa
kelebekler uçardı kirpiklerinden
Şen şakrak bir sabahta gör beni
rüyan olayım
eski bir şafak söksün
kapalı gözlerinde
eteklerim uçuşsun yaban gülleriyle
Gör beni açık gözlerle
rüya rüya tüy döksün kuşlar
neşeli bir gün bitiminde
Seni görmek rüyaydı aysız gecelerde
ışıldardı gözlerimde yıldızlar
hiç görmezdin oysa bulutlar geçerdi kirpiklerinden
Uyanmaktı seni görmek
açılmayan gözkapaklarının ardından
karlar geçerdi üstümüzden

Öte yandan, maske, mesafe, hijyen kurallarını, sadece corona virüse karşı değil, iktidar virüsüne karşı da sağlamamız gerektiğini unutmasak iyi olur, değil mi? Bir virüs keşfederek bu kadar aydınlanmışken “esas virüsü” unutmayalım.

Bu arada bedenimiz böyle bu kadar bizim değilken, ruhumuz ne haldedir kim bilir? Hangi kapılardan kimler, nasıl giriş yapıyor; hangi tadilat ve yıkımlar sürüyor kim bilir, biz kendimizin ve bedenimizin Büyük İskender’i sanıyorken?

Ama es niyetine “nice özgür yıllara!” diyerek kanat çırpalım zamana…




Önceki Haber
Benzine zam
Sonraki Haber
Trump destekçileri Kongre binasını işgal etti: Dört ölü