Ana SayfaGüncelHADEP yöneticileri 20 yıl sonra Türkiye’yi mahkum etti

HADEP yöneticileri 20 yıl sonra Türkiye’yi mahkum etti

HABER MERKEZİ – HADEP’li 10 siyasetçiye basın açıklaması yaptıkları için verilen tutuklama kararı ve para cezası 20 yıl sonra haksız bulundu. Dosyayı inceleyen AİHM, toplanma ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğine hükmederek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi tarafından 2003 yılında kapatılan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) yöneticisi 10 siyasetçiye yaptıkları basın açıklaması nedeniyle yargılandıkları davada verilen hapis cezalarına ilişkin dava dosyasını başvuru tarihinden 14 yıl sonra karara bağladı.

HADEP Siirt İl Başkanı Ahmet Konuk, Merkez İlçe Başkanı Abdurrahman Taşçı ve yöneticiler Süleyman Yaş, Muhyettin Timurlenk, Abdullah Gök, Emin Batur, Ahmet Destan, Mehmet Emin Köneş, Bedrettin Polat ve Aysel Adar’ın yargılandığı dosyayı inceleyen AİHM, “ihlal” kararı vererek, Türkiye’yi toplamda 15 bin euro tazminata mahkum etti.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Türkiye’nin mahkum edildiği dava dosyasına konu olan olay, 4 Şubat 2001’de yaşandı.

HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’in 25 Ocak 2001’de gözaltına alınıp, bir daha kendilerinden haber alınmamasına ilişkin Siirt’te açıklama yapmak isteyen partililere polislerce izin verilmedi.

Polis müdahalesinde gözaltına alınan 41 kişi hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna Muhalefet Etmek” suçlamasıyla dava açıldı.

Siirt Asliye Ceza Mahkemesi, 41 kişiye 1 yıl 3’er ay hapis cezası ve 118 TL para cezası kesti.

Kararın Yargıtay tarafından onanmasıyla birlikte 41 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu.

Avukatları Reyhan Yalçındağ aracılığıyla kararı 2007’de AİHM’e taşıyan HADEP’liler haklı bulundu.

AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11’inci maddesinde düzenlenen toplanma ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğine karar vererek, her bir başvurucuya bin 500 euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

‘Geciken adalet, adalet değildir’

Başvurucuların avukatı Yalçındağ, dava dosyasının olayın üzerinden 20 yıl, başvuru tarihinden 14 yıl sonra karara bağlanmasını eleştirdi.

Yalçındağ,  “Adorno’nun ‘Geciken adalet, adalet değildir’ belirlemesi, AİHM’in uzun yıllardır gecikmeli verdiği kararları için de söylenebilir” dedi.

Aradan geçen 20 yılda Kürt siyasetine yönelik baskıların devam ettiğine değinen Yalçındağ, şöyle dedi:

20 yıl geçmesine rağmen olumlu manada değişen bir şey olmaması bir yana, belediyelere kayyum atanması, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, siyasi parti yöneticilerinin tutuklanmaları ve haklarında açılan davalara dayanak teşkil eden konuların yine Sözleşmenin 11’inci maddesindeki örgütlenme hakkıyla ve 10’uncu maddesindeki ifade özgürlüğüyle ilgili olduğunu görmekteyiz. İktidar partisinin ve ortağı MHP’nin rahatlıkla her konuda basın açıklaması yapması, örgütlenme hakkını kullanması ‘yasal’ iken, HDP’lilerin herhangi bir konuda basın açıklaması dahi yapamadıkları, dahası seçilmiş milletvekillerinin sokak ortasında darp edilmeleri dahil Anayasa ve AİHS korumasında olan haklardan yararlandırılmadıkları açık bir durumdur.

Son yıllarda tutuklanan BDP, DBP ve HDP’li seçilmişlerin ve parti yöneticilerinin davalarına bakıldığında AİHM tarafından bugün verilen Ahmet Konuk ve diğerler kararında olduğu gibi, salt basın açıklamaları sebebiyle tutuklandıklarını ve haklarında ciddi hapis cezaları verildiğini söyleyebiliriz.

‘Sadece açıklama yüzünden hapisteler’

 Yapılan basın açıklamaları nedeniyle Kürt siyasetçilere ağır cezalar verildiğini söyleyen Yalçındağ, halen tutuklu bulunan eski Dersim belediye eşbaşkanları M. Ali Bul, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, eski HDP Grup Başkan Vekilleri İdris Baluken ve Çağlar Demirel, önceki dönem eş genel başkanları, milletvekillerinin dosyalarını örnek gösterdi.

Son olarak 21 Aralık’ta Leyla Güven hakkında toplamda 22 yıl 3 ay verilen hapis cezasının tek dayanağı katıldığı basın açıklamaları ve DTK bünyesinde örgütlenme hakkını kullanmasıyla ilgilidir.




Önceki Haber
Dünya genelinde 3 bini aşkın düşünür ve akademisyenden Boğaziçi'ne destek
Sonraki Haber
TÜİK’e göre işsiz sayısı 303 bin azaldı