Ana SayfaGüncelSancar’dan ‘Gare’ açıklaması: Otopsi raporları kamuoyu ile paylaşılmalı

Sancar’dan ‘Gare’ açıklaması: Otopsi raporları kamuoyu ile paylaşılmalı

HABER MERKEZİ – Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, TSK’nin Gare’ye dönük operasyonunu ‘katliam’ olarak tanımladı ve iktidarın siyasi sorumluluğuna vurgu yaptı. Sancar ayrıca, çoğu asker ve polis 13 kişinin nasıl öldüğünün ortaya çıkarılması için otopsilerin usulüne uygun yapılması ve raporların ayrıntılı bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması çağrısında bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 10-13 Şubat tarihleri arasında Irak Kürdistan Bölgesi sınırlarında bulunan Gare bölgesine yönelik askeri operasyonunu değerlendirdi.

“Yine ölümleri konuşuyoruz, yine kanla kalkıyoruz güne ve yine acılarla iç içe yaşıyoruz günümüzü” diyen Sancar, “Maalesef Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış sağlanamadığı için yine ölümleri konuşmak zorunda kalıyoruz” diye ekledi.

Operasyonu ‘katliam’ olarak tanımlayan Sancar, bir mağarada hayatını kaybetmiş halde bulunan çoğu asker ve polis 13 kişinin nasıl öldüğünün ortaya çıkarılması gerektiğini vurguladı.

“Şimdi ihtiyacımız olan şey hakikattir” diyen Sancar, “Ölümlerin nasıl meydana geldiği şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmalıdır” çağrısında bulundu:

Bu bir infaz mıdır, yoksa ölümler bombardıman sonucu olarak mı gerçekleşmiştir? Ya da başka türlü meydana gelmişse o ölümler, nasıl olmuştur?

Şunu peşinen söyleyeyim: Ölümler nasıl gerçekleşmiş olursa olsun bu durumu kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Biz bunu açıkça kınıyoruz.

Ama kınamak yetmez değerli arkadaşlar hakikate ihtiyacımız var. Eğer hakikati ortaya çıkaramazsak ne adaleti ne de barışı sağlayabiliriz. Hakikatin ve sorumluların tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması lazım.

Hakikat ne olursa olsun, ölümler nasıl gerçekleşmiş olursa olsun HDP’nin tavrı nettir. Böyle bir katliamı hem insanlık açısından hem uluslararası hukuk açısından kabul etmek söz konusu olamaz. Bunu açıkça kınıyoruz ama hakikatin peşinde olmaya da devam edeceğiz.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TBMM Genel Kurulu’nda yapacağı bilgilendirmeye de işaret eden Sancar, “Öncelikle Türkiye’de adli makamların ve iktidarın bütün olguları, yaşanan her şeyi kamuoyuna sunma yükümlülüğü var. Bu anayasal bir yükümlülüktür, siyasi bir sorumluluktur, vicdani ve ahlaki bir görevdir. Bakalım bugün Meclis’te sunum yapacak olan bakanlar bu verileri paylaşabilecekler mi?” diye konuştu.

Hakikatin ortaya çıkarılması için bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturulabileceğini söyleyen HDP Eşbaşkanı, “En etkili yollardan biri de otopsi raporlarının kamuoyu ile paylaşılmasıdır” diye ekledi.

Hayatını kaybedenlerin ölüm sebepleri ve şekillerini ortaya çıkarmanın en etkili yollarından biri de otopsi raporlarının ayrıntılı bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Otopsinin usulüne göre yapılması elbette şarttır. Yine bu konuda uluslararası kurallar ve standartlar mevcuttur. Türkiye’de adli makamların bu standartlara uygun bir soruşturma yapma yükümlülüğü var. Fakat bu soruşturmalardan objektif sonuç çıkması konusunda haklı şüpheler vardır. O nedenle diyoruz ki güvenilir, bağımsız ve tarafsız mekanizmaların işletilmesi gerekiyor. Bunlar için de uluslararası hukukta kurallar ve kaideler oluşmuştur.

“41-42 savaş uçağı günlerce bomba yağdırırken o insanların kurtarılması mümkün müydü?”

“İktidarın çok açık ve ağır bir siyasi sorumluluğu var” diyen Sancar, askeri operasyonun sonuçlarına ilişkin iktidarın sorumluluğuna ise şu sözlerle vurgu yaptı:

Operasyonun amacı neydi? Operasyon başlarken bu konuda kamuoyuna bilgi verilmedi. Fakat Cumhurbaşkanının dünkü konuşmalarından anlıyoruz ki amaç ve hedef, alıkonmuş bu görevlilerin kurtarılması olarak belirlenmiş.

Eğer amaç gerçekten alıkonulmuş ve bugün rahmete gitmiş bu görevlilerin kurtarılması idiyse operasyon bu şekilde mi yapılmalıydı? 41-42 savaş uçağı günlerce bomba yağdırıyor, bu şartlarda bu insanların kurtarılması mümkün müydü?

Nitekim operasyonun kendi amacı ve hedefi doğrultusunda başarısız olduğunu yine Cumhurbaşkanı açıkça söylüyor. Peki, bunun bir sorumluluğu yok mu? Sevgili halkımız, vicdanlı insanlar; bu soru meşru bir soru değil midir? Bu soru haklı bir soru değil midir?

Bu insanları sağ kurtarmak için başka yollar vardı. Hem de çok daha basit yollar. Amaç, insan hayatını kurtarmaksa bu yollar daha önce denenmiş ve başarılı olmuş yöntemlerdi, bunlara başvurulabilirdi. Neden söz ediyorum? Çeşitli kuruluşların, insan hakları örgütlerinin, siyasi şahsiyetlerin ve partilerin bundan önceki yıllarda bu tür durumlar için yaptıkları girişimlerden ve ulaştıkları başarılı sonuçlardan bahsediyorum.

Başarının tek ölçütü vardır; o insanların sağ salim ailelerine kavuşmalarını sağlamak. Bu olmamışsa, operasyona karar veren ve bunun icrasında görevli olan bütün yetkililer siyaseten açık bir şekilde sorumludurlar. Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundadırlar. Topluma ve halka bu sorumluluk çerçevesinde hesap vermek zorundadırlar. Hiçbir merci bu sorumluluktan kaçmayı haklı gösterecek yollara başvurma hakkına sahip olamaz. Bunu ne ailelerin acısı kaldırır ne de toplumun vicdanının kaldırır bir yeri vardır. Bu sorumluluk mutlaka hesap vermeyi gerektirir.

  Gare'ye dönük askeri operasyon sona erdi: Ne oldu, kim ne dedi?
  Erdoğan'dan ABD'ye 'Gare' tepkisi
  Meclis'in gündeminde 'Gare' vardı: Kim ne dedi?



Önceki Haber
Bir günde üç kadın cinayeti
Sonraki Haber
Gece Yürüyüşü’ne çağrı: 8 Mart'ta feminist isyanla buluşuyoruz