Ana SayfaYazarlarBahadır AltanYeniden inşa et

Yeniden inşa et


Bahadır Altan*


“Ezilenlerin geleneği gösteriyor ki, içinde yaşadığımız ‘olağanüstü hal’ istisna değil kuraldır. Buna denk düşen bir tarih anlayışına ulaşmak zorundayız.”[1]

Acının İki Yüzü”, Kamuran Erkaçmaz’ın yokluk içinde çok kısıtlı imkanlarla ortaya çıkardığı bir yapıt. Kırk yıldır can alan ve fakat iktidarın kendi bekası için olmazsa olmazı kirli savaşın en çirkin yüzünü ortaya koyan bir fotoğraf sergisiydi sadece. Şimdi İletişim Yayınları’ndan kitap halinde okurlara ulaştı. Ama kitapta göremeyeceğiniz esas çarpıcılığı ses kayıtlarındaydı. Çatışmalarda yaşamını yitiren oğulların anaları, asker veya gerilla anası fark etmeden aynı cümlelerle barış istiyordu. Kürt analarının konuşmalarının altyazıları Türkçe, Türkçe konuşanlarınki ise Kürtçe altyazılıydı. Ama cümleler, sözcük sıralamalarıyla bile aynıydı. Acının iki yüzü olsa da dili tekti…

Kamuran Erkaçmaz’la, akrabalarını bu kirli savaşta yitirmiş bu genç yürekli insanla eski bir savaş pilotu böyle dost oldu. Serginin ikinci durağı Kadıköy Caferağa Mahalle Evi oldu. Caferağa Dayanışması’ndaki herkes kolları sıvamış evin üst katlarına çıkan ahşap merdivenleri, kapıları pencereleri imeceyle onarmış ses odaları kurmuştuk. Polis de sergiyi “yakından takip etti” kuşkusuz, sonrasında hiç vakit kaybetmeden Mahalle Evi’ni bir seher baskınıyla alıp yok etti…

Yeniden İnşa Et adlı kitap hazırlığını duyduğumda şimdi aramızdan ayrılan Moda Bostanı’nın gönüllülerinden Kadir Amca’nın sergideki ses kayıtlarını dinledikten sonra gözleri yaşlı “Ee bunlar da barış istiyormuş, neden o zaman, neden olmuyor?” diye şaşkınlık içinde verdiği tepkiyi hatırladım. Bu güzel mekanda neler gerçekleştirildi neler… Sadece orada değil kuşkusuz Gezi’den sonra mahallelerde oluşan dayanışmalar, el birliğiyle çok güzel işler başardılar. Kadıköy’deki “geziciler” daha sonra Validebağ’da, Haydarpaşa’da, Yeldeğirmeni’nde direnişlere imzalar attılar; farklılıklarına rağmen seçimlerde de sırt sırta vererek çalıştılar, kooperatifler kurarak dayanışmalarını sürdürdüler. Ve hala ürün vermeye devam ediyorlar…

Elimizde o günleri anlatan, tarihe not düşen, eleştirip dersler çıkaran bir kitap var: “YENİDEN İNŞA ET

Kitabı kaleme alan kişiler 19 isimden ibaret olsa da, yazanlar yüzlerce insan aslında. Bu kolektif çabayı alkışlayarak sözü onlara bırakmak, kitabı tanıtmanın en iyi yolu olacak…

Bu kitap, Gezi İsyanı sırasında ve sonrasında park forumları ve mahalle dayanışmalarında yaşananların, bu yapıların ortaya çıkardığı işlerin ve özelde de işgal evi kuran iki dayanışmada yer almış insanlar tarafından muhakeme edilip değerlendirildiği kolektif bir çalışmadır.

İşgal ve dayanışma süreçlerinin başlamasından beri altı, Gezi İsyanı’nın üzerinden yedi yıl geçti. Bize göre o güzel park ve çevresinde filizlenen şey bir öfke patlaması, bir adalet arayışı, bir vicdan hareketi ve nihayetinde de devrimci bir kalkışmaydı. Bizler onu romantik bir hatıra ya da bir nostalji malzemesi olarak görmüyoruz. Sıradan insanın büyük başkaldırılarından biri, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin yeni ve farklı bir aşamasının başlangıcı, yeni hayatın nüvelerini içeren bir isyandır Gezi.

Bu topraklarda yazılı tarih oldukça zayıftır. Özellikle de direnenlerin tarihi söz konusu olduğunda bu eksiklik daha da göze çarpar. Neleri yapıp, neleri yapamadığımızı biraz da bu yüzden, bizim tecrübemiz gelecek dönemlerdeki benzer çabalar için bir patika, bir rehber olabilsin diye ortaya koymak istedik. İyi ve kötü tecrübelerimizle bu mahallelerde, bu parklarda ve bu işgal evlerinde daha eşit, daha özgür, daha adil bir yaşamı düşleyen, onu arayan, onu inşa etmeye çalışan insanlar vardı. Biliyoruz ve görüyoruz ki onlar her zaman var olmaya devam edecekler ve yaşamı daha hakkaniyetli bir formda yeniden inşa etmek için arayışlarını sürdürecekler. Çalışmamız, bu arayıştakilerle bir deneyim paylaşımı olarak hazırlandı.”

Kitapta Gezi sonrasında Yoğurtçu Parkı’nda gerçekleşen forumlarda buluşan ve daha sonra beraberliklerine mahallelerde devam ederek doğrudan demokrasiyi, katılımcılığı yaşama geçirmeye uğraşan, geliştirmeye çalışan, Yeldeğirmeni ve Caferağa dayanışmalarında yer almış, emek vermiş insanların deneyimleri var. Bu güzelliklerin rahatsız ettiği kesimlerin kışkırtıcı çabaları da yabana atılır değildi elbet. Nuh Köklü ve Bahadır Grammeşin cinayetleri bu karanlık yüzlerin ürünleriydi. Bu yüzden Yeniden İnşa Et, “Unutmadık” diyerek başlıyor…

Sonda yer alan Kronoloji 14 Temmuz 2013’te Yoğurtçu Parkı’nda yapılan ilk forumla başlayıp, 3 Kasım 2015 tarihinde Don Kişot İşgal Evi’nin polis marifetiyle kilitlenmesiyle sona eriyor. Aşağıdaki görseller ise dönemin yaratıcılığını, üretkenliğini, canlılığını yeniden yaşatıyor insana…

Kitaba yönelik eleştiriler ve yazılış yöntemine sitemler de var kuşkusuz. Dayanışmalarda yer almış birçok insanın haberdar olmaması, bazı olayların eksik, bazılarının yanlış yansıtıldığı gibi eleştiriler yine bu mahalle dayanışmalarında yer almış arkadaşlarca dile getiriliyor. Ancak daha sonraki baskılarında Gezi Ruhu’nun gereği olarak bu eleştirilerin dikkate alınacağını şimdiden söylemek mümkün. “Yeniden İnşa Et”, yakın geçmişe doğru bir yönden ışık tutuyor. Emeklere sağlık…


[1] “Son Bakışta Aşk”, Walter Benjamin, Sf: 229

*Hava Harp Okulu’ndan mezun oldu. Hava Kuvvetleri, Anadolu Üniversitesi SHYO, THY ve Pegasus’ta pilotluk ve öğretmenlik yaptı. 12 Eylül döneminde üsteğmen rütbesindeyken iki kez gözetim altına alındı. THY’den sendikal çalışmaları nedeniyle işten atıldı, Gökkuşağı Hareketi adıyla sendikal bürokrasiye karşı alternatif bir model kurarak mücadele etti. Çözüm Süreci ve sonrasında barış mücadelesinde aktif rol aldı. İki dönem Barış Bloğu’nun eş sözcülüğünü yürüttü. ADAM-Der üyesi. Airkule’de havacılıkla ilgili yazılar yazdı, halen İşçi Sözü ve Gazete Karınca’da yazıları yayımlanmakta.


Bu yazı İşçi Sözü gazetesinin Şubat sayısında da yayımlanmıştır.



Önceki Haber
Biden’lı dönemde Suriye’de olası yeni gelişmeler
Sonraki Haber
Hindistan'ta buzul barajı yıktı: En az 14 ölü, 150 kayıp