Ana SayfaToplumsal CinsiyetMelek Hıldır’a tahliye yok, duruşma ertelendi

Melek Hıldır’a tahliye yok, duruşma ertelendi

HABER MERKEZİ – Bugünkü duruşmada hakkında karar verilmesi beklenen Melek Hıldır’ın yargılandığı dava 20 Nisan’a ertelendi. Kendisine cinsel saldırıda bulunan eniştesini öldürme iddiasıyla tutuklu bulunan Melek’in tahliye talebi de reddedildi.

Manisa’nın Alaşehir ilçesinde, 22 Ekim 2019 tarihinde kendisine cinsel saldırıda bulunan eniştesi Suat Vural’ı öldürdüğü iddiasıyla yargılanan 25 yaşındaki Melek Hıldır’ın yargılandığı davanın dördüncü duruşması Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Yaklaşık 2 yıldır Alaşehir M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Melek’in avukatları, duruşma öncesi gazetemize yaptığı açıklamada, “Melek’in örselenmiş kadın sendromu yaşadığı görülmeli ve kabul edilmeli” diyerek bugünkü duruşmada kararın çıkabileceğini söylemişti.

Ancak mahkeme heyeti, Melek’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Nisan’a erteledi.

Bugünkü duruşmada neler oldu?

“Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan Melek Hıldır hakkında iddianame hazırlayan savcı, davanın üçüncü celsesinde “haksız tahrik”ten mütalaa vermişti.

Bugünkü duruşmada buna ilişkin savunma yapan Melek’in avukatlarından Gözde Kıvrak, “Melek, saldırılara tepki olmanın ötesinde; canını kurtarmak, cinsel dokunulmazlığını ve haklarını daha fazla kaybetmemek, kendisini korumak ve kurtarmak için başka çaresinin kalmadığını düşündüğü bir anda harekete geçmiştir” dedi ve ekledi:

Melek’e, klasik bir hükümle hafifletici sebep olarak haksız tahrikin üst seviyesinden, istemediği bir sonuç meydana geldiği için müebbet hapis cezası yerine 12 yıl ve hafifletici neden indirimi yapıp 10 yıl hapis cezası uygulanması adalet anlamına gelecek midir? Hayır. Meseleyi yalnızca ‘haksız tahrik’ kapsamında inceleyip sonuca varmak adalete ve gerçeğe uygun düşmeyecek. Maruz kalınan sistematik şiddet ve cinsel saldırılardır. Melek’in yaşadığı çevrenin sosyolojik koşulları göz önünde bulundurulmalı.

Yargı mercilerine başvurmasının fiilen imkansız olduğu, yapsa dahi devletin kadını korumaktan ziyade şiddet sarmalının içine daha fazla ittiği gerçekliği karşısındadır. Cinsel saldırılara engel olamayacağı ve kadınları hayatta tutan tek aracın bir gece yarısı kararnamesi ile ortadan kaldırılabildiği bir ülkede Melek’in bu savunmayı yapmak zorunda olduğu muhakkaktır.

Bahsettiğimiz şiddet sarmalı ‘örselenmiş/kötü muameleye maruz kalmış kadın sendromu’ ile açıklanabilir. Bu kadınlar, şiddetin ne zaman son bulacağını değil, sonraki saldırının ölümcül olup olmayacağını düşünerek yaşamaya başlar. Bu da içinden çıkılmaz çaresizliğe sürükler.

Melek’in avukatlarından Büşra Çak ise “Erkek şiddetinin sonucu olarak mazur görülebilecek heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşıldığı, bu sebeple de Melek’in TCK 27/2 kapsamında kaldığı değerlendirmesi, somut olay bağlamında en adil ve kadının toplumsal gerçekliğine en uygun değerlendirme olacaktır” dedi.

Çak, şöyle devam etti:

Delillerin durumu göz önüne alındığında maktulün ölümünün Melek’in eyleminden kaynaklandığının, şüpheden uzak ve kesin bir şekilde kanıtlandığından bahsedilemeyecektir. Maktülün kesin ölüm sebebi dosya kapsamında şüpheden uzak bir şekilde tespit edilememiştir.

Maktulün ölümünün taksirle mi yoksa kasten mi gerçekleştirildiği hususunda savunma yapmak zorunda kalacak olmamızın vehametini göz ardı ederek şunları söylemek isteriz. Tüm itirazlarımıza rağmen mahkemenizce, maktulün ölümünün müvekkilin eylemi neticesinde meydana geldiğinin kabul edilmesi durumunda dahi, Melek’in eyleminde kasten öldürme suçunun manevi unsurunun bulunduğundan söz edilemeyecektir.

Melek, cinsel saldırıya maruz bırakıldıktan ve maktulün yeniden cinsel saldırıda bulunacağını beyan etmesinden sonra; maktulü sersemleterek geçici olarak etkisiz hale getirmek ve maktul tarafından kendisine yöneltilmesi muhakkak olan haksız saldırıyı defetmek istemiştir.

Dolayısıyla Melek’in eylemini icra ederken maktulü öldürme kastı bulunmamaktadır. Melek’in öldürme kastının tereddüde yer vermeyecek şekilde tespitine yarar delil bulunmamaktadır. Aksine Melek’in, bu kastın varlığına şüphe düşürecek nitelikte tutarlı beyanları bulunmaktadır.

Meslektaşımın da bahsettiği üzere, Melek’in söz konusu eyleminin meşru savunma kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemenizin aksi kanaatte olması durumunda, müvekkilin eyleminin kastla değil taksirle işlendiği kabul edilmelidir.

Savunmaların ardından mahkeme heyeti, Melek’in avukatlarının tahliye talebini reddetti.

Heyet, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yazılan müzekkereye cevabın beklenmesine ve Melek’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Nisan 2021 tarihine erteledi.

  Bir kadın, yedi avukat: Melek'in 'örselenmiş kadın’ için adalet mücadelesi



Önceki Haber
Gergerlioğlu için AYM’ye başvuru yapıldı  
Sonraki Haber
Ermenilere hakaret eden Murat Övüç'e ceza yok