Ana SayfaDünya‘Onun canından Yunanistan sorumluydu ama bize cenazesini gönderiyorlar’

‘Onun canından Yunanistan sorumluydu ama bize cenazesini gönderiyorlar’

ATİNA – 17 aydır tutulduğu Yunanistan’daki Korinth Gözaltı Merkezi’nde, tutukluluğuna devam kararı verilmesi üzerine intihar ettiği belirtilen Kürt mülteci İbrahim Ergün’ün cenazesi memleketi Muş’un Bulanık ilçesine gönderilecek. Ağabeyi Feyzi Ergün, gazetemize yaptığı açıklamada, “Kardeşimiz zulümden kaçtı, zulümle karşılaştı. Canlı gitti, cenazesini gönderiyorlar. Onun canından Yunanistan devleti sorumluydu. Sonuna kadar takipçisi olacağız” diyor.


Haber: Çağdaş Kaplan


Yunanistan’ın başkenti Atina’ya 80 kilometre mesafede bulunan Korinth Mülteci Gözaltı Merkezi’nde 17 aydır tutuklu olan 24 yaşındaki Türkiyeli Kürt mülteci İbrahim Ergün’ün cansız bedeni Cumartesi günü tutulduğu konteynerin tuvaletinde bulunmuştu.

Kamptaki kaynakların aktarımlarına göre Ergün, tutukluluğuna devam kararı verilmesi üzerine intihar etmişti.

İbrahim Ergün’ün cenazesi otopsi işlemleri için Atina’ya getirildi. Otopsi sonuçlarının çıkmasının ardından Kürt gencin cenazesi memleketi Muş’un Bulanık ilçesine gönderilecek.

Ergün’ün Türkiye’de bulunan ağabeyi Feyzi Ergün yaşananları Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

Kardeşinin Türkiye’de gördüğü siyasi baskılar nedeniyle Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldığını belirten Ergün, kardeşinin 2019 yılında Yunanistan’ın İgoumenitsa Limanı’ndan İtalya’ya geçmeye çalışırken gözaltına alındığını, bu tarihten bu yana da hakkında Yunanistan makamları tarafından açılan dava nedeniyle tutuklu olduğunu söyledi.

Kardeşinin Yunanistan’dan iltica talep etmesine rağmen hakkında açılan dava sonuçlanmadığı için bu talebinin de kabul edilmediğini belirten Feyzi Ergün, duruma şu sözlerle tepki gösterdi:

Kardeşimiz zulümden kaçtı, zulümle karşılaştı. Canlı gitti, cenazesini gönderiyorlar. Onun canından Yunanistan devleti sorumluydu. Kardeşim iltica talebinde de bulundu fakat mahkeme bir karar vermeyip tutukluluğunu uzattığı için bu talep de karşılanmadı. Nerede Avrupa Birliği, nerede hukuk ve insan hakları?

Kardeşi ile yaptıkları telefon görüşmelerinde kendisinin moralinin bozuk olduğunu fakat intihara meylini belli eden bir konuşmasını duymadıklarını belirten Ergün, otopsi raporunun sonuçlarını beklediklerini söyledi.

Sonuna kadar adalet mücadelesi’

Ergün, şöyle devam etti:

Tabii ki ölümüyle ilgili şüphelerimiz var. Öldürülmüş de olabilir. Otopsi raporunu bekliyoruz. Eğer bu bir cinayetse de intiharsa da adalet mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunun için Avrupa’daki Kürt kamuoyundan ve Yunanistan’daki demokratik çevrelerden destek istiyoruz. Adalet mücadelemizde yanımızda olsunlar ve buna benzer başka bir olayın yaşanmaması için mücadele edeceğiz. Gerçeği ortaya çıkartıp sorumluların yargılanmasını isteyeceğiz.

Öte yandan Atina Kürt Kültür Merkezi ve ırkçılık karşıtı gruplar, bugün saat 18.00’de Yunanistan parlamentosunun önünde Ergün’ün yaşamını yitirmesi ile ilgili basın açıklaması düzenleyecek.

Açıklamada sağ iktidar Yeni Demokrasi’nin mülteci karşıtı politikaları protesto edilecek ve Ergün için adalet talep edilecek.

‘Toplama kampı’ koşulları

Kürt mültecinin intiharının ardından gözaltı merkezindeki protestolardan

İbrahim Ergün’ün tutulduğu Korinth Mülteci Gözaltı Merkezi, “belgesiz sığınmacılar” için geri gönderme süreci öncesi bir cezaevi olarak kullanılıyor. Tutuklu mülteciler iltica taleplerini bu merkezdeki polise bildiriyor fakat bu talepler çoğunlukla yasadışı bir biçimde görmezden geliniyor.

Tutuklu mültecilerin yasal durumlarına ilişkin bilgiye ve tavsiyeye ulaşmalarının önüne de birçok bürokratik engel çıkartılıyor. Yunanistan’daki yeni yasalar da mültecileri daha uzun süreler alıkoymayı sağlayabiliyor.

Korinth mülteci kampındaki koşullar ise insani koşullardan çok uzakta.

Mülteciler, kapasitesinin üstünde nüfusun tutulduğu bu yapıda sağlık ve hijyen koşullarından mahrum bırakılıyorlar.

Korinth benzeri bir diğer merkez ise Amigdaleza kampı. Bu kampta da resmi kapasite 2 bin olmasına rağmen bu sayının çok üstünde mülteci tutuluyor. Bir odada 20’ye yakın mülteci barınıyor ve yeterli yatak bulunmuyor.

İnsan hakları örgütleri ve göç üzerine çalışan sivil toplum kuruluşları bu yapıların koşullarının Nazi Almanyası’ndaki “toplama kampı” koşullarına benzeterek eleştiriyor.

İnsan hakları örgütleri bu tür yapıların boşaltılması ve kapatılması için birçok kez kampanya yürüttü ancak hükümet geri adım atmıyor.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Boğaziçili akademisyenlerden Danıştay’a başvuru
Sonraki Haber
17 yaşındaki Rabia'nın cesedi Yeşilırmak Nehri'nde bulundu