Ana SayfaGüncelDanıştay’dan İletişim Başkanlığı’nın ‘makbul gazeteci’ düzenlemesine iptal

Danıştay’dan İletişim Başkanlığı’nın ‘makbul gazeteci’ düzenlemesine iptal

HABER MERKEZİ – Danıştay, ‘milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırılık’, ‘gazetecilik meslek onurunu zedeleme gibi gerekçelerle basın kartının iptal edilemeyeceğine karar verdi. Kararda mevcut yönetmeliğin gazetecileri baskı altında ve endişe içinde tutacağına da dikkat çekildi. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Basın Kartı Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik, Danıştay tarafından iptal edildi.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) ”milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırılık veya bunları alışkanlık edinme”, “gazetecilik meslek onurunu zedeleyecek işler yapılması” gibi muğlak ve keyfi gerekçelerle basın kartlarının iptal edilemeyeceğine karar verdi.

Danıştay kararında mevcut yönetmeliğin gazetecileri baskı ve endişe altında tutacağına dikkat çekilirken basın kartının verileceği kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkelerin, bu hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiği uyarısı yapıldı.

Kararın gerekçeleri

Bağlayıcı nitelik taşıyan kararda “hukuk devleti”, “basın özgürlüğü”, “eleştirme ve değer yargısında bulunma hakkı” ve “gazetecinin savunma hakkı”na vurgu yapıldı.

Kararda “öngörülebilirlik” ilkesinin, hukukun temel ilkelerinden olduğu ve bu ilkeye göre, kanunî ve idari düzenlemelerin açık ve net olması gerektiği kaydedildi.

“Buradaki amaç, ilgili kişilerin davranışlarını belirleyebilmesi ve belirli eylemlerin yol açabileceği sonuçları önceden öngörebilmesidir” denildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına da atıf yapan kurul, “belirlilik” ilkesine de vurgu yaparak, “Düzenlemenin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde yani idare tarafından takdir yetkisine dayanılarak keyfi uygulamalara imkân verilmeyecek şekilde yapılması gerekmektedir” dedi.

Basın özgürlüğüne ilişkin anayasal kurallar ve demokratik toplumlardaki fikir özgürlüğüne ilişkin ilkelerin sıralandığı kararda şöyle denildi:

Bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsamındadır. İfade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için, AİHM’in de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü ‘haber’ ve ‘düşüncelerin’ değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekmektedir.

Kararda, basın kartının, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yürütürken etkin çalışmaları, sektörün her türlü zorlukları karşısında kendilerini savunabilmeleri için önemli olduğu anımsatıldı.

Basın kartının ayrıca her türlü kamusal faaliyete katılma konusunda akreditasyon vazifesi gördüğü belirtilerek, “Basın kartı sadece bir meslek kartı olmayıp, aynı zamanda basın kartı sahibi olan kişiye habere, bilgiye, olaya erişebilme imkânında kolaylık sağlayan ve bu doğrultuda toplumun doğru bilgilendirilmesine araç olan bir karttır” denildi.

Kararda, bu nedenle, basın kartının niteliği ile ne şekilde verileceği konusunda ve bu kartın verileceği kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkelerin, anılan hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.

Durdurulan maddeler

Danıştay, öncelikle Basın Kartı Yönetmeliğinin sürekli basın kartı ve basın kartı iptallerine dayanak yapılan maddelerinin yürütmesini durdurdu.

Tartışmalı maddelerden bazıları 25, 29 ve 30. maddelerinde düzenleniyordu.

Yönetmelik “basın meslek onurunu zedeleyecek işler yapması, davranışlarda bulunduğu veya alışkanlıklar edindiği”, “milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi” hallerinde kartların iptal edilebileceğini düzenleniyordu.

Kararda bu ifadelerin tanımının yönetmelikte olmadığı vurgulanarak “Düzenlemelerin basın kartı sahibi ilgilileri, mesleğini baskı altında, endişe içinde yerine getirmek zorunda bırakabileceği; bu nedenle de, anılan ibarelerin basının görevini tam olarak yerine getirmesine engel olabileceği sonucuna varılmıştır” denildi.

Belirsizliğe ve savunma hakkına dikkat çekilen kararda “Basın kartının iptali konusunda tanınan yetkinin keyfi olarak kullanılabileceği ve idare ile bireyin bu anlamda karşı karşıya gelebileceği de göz önünde bulundurularak, düzenlemenin çerçevesinin açık ve net şekilde belirlenmesi gerekmektedir” denildi.

Kararda, basın kartının verilip verilmeyeceği yetkisinin komisyona bırakılmasına karşılık, nasıl ve kim tarafından iptal edileceğinin yönetmelikte belirtilmediği, yönetmelik düzenlemelerinin, muğlak ifadeler içermesi, net ve açık olmaması, sınırlarının tayin edilmemesi nedeniyle hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesine aykırı vurgulandı.

Gazetecilerin basın kartları iptal edilirken Cumhurbaşkanlığı çalışanları, bürokrat ve memurlara hiçbir şart aramadan basın kartı verilmesine imkan sağlayan düzenleme de durduruldu.

Kurul kararında, Yönetmeliğin 14. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c bentleri sıralandı. Bu düzenlemelere göre, ilgili kişilere basın kartı verilebileceği anlatıldı.

Basın kartı düzenleme yetkisi

Kararda, İletişim Başkanlığı’na basın kartı düzenleme yetkisinin verildiği ancak kartın kamu görevlilerine verilmesine ilişkin düzenleme yapma yetkisi tanınmadığı vurgulandı.

Yönetmelikte, basın kartı verilmesine ilişkin değerlendirmelerin komisyon tarafından yapılacağı belirtilmesine rağmen dava konusu düzenlemelerde sadece en üst düzey yöneticinin, bakanın ya da başkanın uygun görmesinin yeterli sayıldığı vurgulandı.

Basın kartı verilecek personel konusunda da yönetmelikte sınırlama olmadığının anlatıldığı kararda, “Oysa ki basın kartı verilecek kişilere ilişkin hangi ölçütlerin esas alınacağının somut olarak ortaya konulması; nesnel ölçütlerin dava konusu Yönetmelik ile belirlenmesi gerekmektedir” denildi.

Karar kesin ve bağlayıcı

Kararda, bu nedenle, söz konusu düzenlemelerin hukuki belirlilik ilkesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek, “Yönetmeliğin 6. maddesinde basın kartı verilecek kişiler için belirli şartlar aranırken dava konusu düzenlemelerde herhangi bir şart aranmadan kısacası bu kartın sınırlama getirilmeden her konumdaki personele verilebilir olması yönetmeliğin kendi içerisinde çelişkili hükümler barındırmasına yol açmıştır. Bu itibarla, hukuki belirlilik ilkesine aykırı şekilde düzenlenen anılan hükümlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır” denildi.

İletişim Başkanlığı, basın kartı başvurusu yapan gazetecilere, yanıt vermeyerek, dosyalarını incelemede tutuyor ya da işleme koymuyordu.

Başkanlığın basın kartı almaya hakkı olup olmadığı yönündeki şekli şartların dışına taşan ve yorum yoluyla ulaşılabilecek “makbullük” incelemesini mümkün kılan yasal dayanak ortadan kalktı.

Karara göre, İletişim Başkanlığı, bu yolu izlemeksizin, başvuruları komisyona iletmek zorunda olacak. Başkanlığın bu yönde inceleme yapmasını gerektirecek bir süreye de ihtiyacı kalmadı. Yine karara göre, yürütmenin durdurulması kararı derhal uygulanacak, davanın bitmesi beklenmeyecek.

Danıştay’ın bu kararıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bugüne kadar verdiği basın kartı ve sürekli basın kartı iptal kararları, basın kartı yenilememe ve basın kartı vermeme kararları hukuki dayanaktan yoksun hale geldi.

Dosya bu karar üzerine Danıştay 10. Dairesine geri gönderildi. Şimdi, başvurudaki iptal istemleri esastan görülerek karara bağlanacak.

ÇGD yargıya taşımıştı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı tartışmalı yönetmelik, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından yargıya taşınmıştı.

Davada Danıştay 10. Daire, yönetmeliğin sadece bir maddesinin yürütmesini durdurmuştu. ÇGD karara itiraz ederek konuyu Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna (İDDK) taşımıştı.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Hakkari'de 12 yaşındaki çocuğa zırhlı araç çarptı
Sonraki Haber
Heybemde büyük utanç