Ana SayfaGüncel10 yıl sonra başlayan Metin Lokumcu davasında tüm talepler reddedildi

10 yıl sonra başlayan Metin Lokumcu davasında tüm talepler reddedildi

HABER MERKEZİ – Hopa’daki bir eylemde polis tarafından atılan biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin dava 10 yıl sonra başladı. İlk duruşmanın yapıldığı Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi, baroların ve derneklerin davaya katılma taleplerini kabul etmedi. Mahkeme, ‘görevsizlik’ kararı verilerek dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini de reddetti. Duruşma 28 Haziran’a erteledi.

Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için geldiği sırada düzenlenen protestolara yönelik polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması başladı.

Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polis “taksirle ölüme neden olmak” suçundan yargılanıyor.

Sanık polisler talimatla ifade verdikleri gerekçesiyle duruşma salonunda yer almadı.

Pandemi nedeniyle yalnızca 35 kişinin takip etmesine izin verilen duruşmada ilk olarak söz alan üç sanık polisin avukatı, müvekkillerinin ne ile suçlandığını bilmediğini savundu.

Sanık avukatı, “Müvekkillerim olay yerinde farklı noktalarda görev almışlardır. Adli Tıp Raporu, kati, kesin bir illiyet bağı kurmamıştır” iddiasında bulundu ve “Net bir iddianame olmaması ve müvekkillerimin olay yerinde olmadığını düşünerek beraatlerini talep ediyorum” dedi.

Duruşmada Lokumcu ailesi adına ilk sözü avukat Meriç Eyüboğlu aldı.

10 yıldır bu davayı beklediklerini söyleyen Eyüboğlu, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini belirtti.

Davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini de belirten Eyüboğlu, “Burada yapılması gereken tartışma ‘taksirle öldürme’ değil, ‘olası kast’tır. Mahkemenizin bunu değerlendirmesi gerekir. Burada kimyasal gaz kullanımı sonucu Metin hocanın ölmesi acaba taksir olarak nitelendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu öngörmüşler mi öngörememişler mi? Bu soruya vereceğimiz yanıt duruşmanın hangi mahkemede görüleceğini belirleyecek. Bunu tartışmamız lazım” dedi.

Dosyaya çok sayıda bilimsel rapor sunduklarını söyleyen Eyüboğlu, şu ifadeleri kullandı:

Toplumsal olaylarda kullanılan kimyasal gazlar nedeniyle yaşanan çok sayıda ölüm var. Böyle yaşanan ilk ölüm 2007’de yaşanmış ve o günden bu yana 13 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. OC ve CS adlı gazlar çok sayıda ülkenin taraf olduğu sözleşmelerde geçiyor. Kimyasal gaz olduğu için yasaklı listede yer alıyorlar. Toplumsal olaylar diyoruz ama Çayan Birben kendisine doğrudan gaz sıkılması sonucu hayatını kaybetti. Ölümünden sonra mesele Meclis’e taşındı. O dönemin İçişleri Bakanı ‘Ürünümüz kaliteli ve doğaldır. OC gazı, insan sağlığına zararlı değildir’ açıklaması yaptı. Çayan Birben’le açılan davada bir görevsizlik kararı var. Nihayetinde mesele Yargıtay’a gidiyor. Bu gazlardan dolayı 13 kişi hayatını kaybetmiştir.

Dosyaya yeni görüntüler de sunan Eyüboğlu, görüntülerde Metin Lokumcu’nun yüzüne gaz sıkıldığının açıkça göründüğünü belirterek, devamında şunları söyledi:

Kimyasal gazlar öldürüyor mu evet, Metin Lokumcu bu nedenle mi öldü, evet. Bu konuda raporlar var. Peki sanıklar bunu öngörememiş mi, bu sonucu, gelelim buna. Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı, Rize İdare Mahkemesi’ne bir yazı sundu: Bu gazları kurs ve eğitim alan kişiler kullanabilir. Herkes gaz kullanamıyor, özel eğitim alanlar kullanabiliyor. Bu gazların kullanımına ilişkin talimat var. Hopa’da 8 saat süren bir müdahale ve gaz kullanımından söz ediyoruz. Sizin tanık olarak sunduğunuz Hopa Kaymakamı o gün gazların bittiğini açıklamıştı. 7 ayrı ilden gelen polis var. Bu eğitimlerden geçen polislerin sonucu öngörememesi mümkün değildir. O nedenle ‘taksi’ tartışması yapmak hakkaniyetli midir onu takdirinize bırakıyorum.

‘Sanıklar olası kastla öldürmeden cezalandırılmalı’

Daha sonra söz alan avukat Sercan Aran, dosyada sadece 13 sanığın değil dönemin içişleri bakanının, kaymakamının, emniyet müdürlerinin de yargılanması gerektiğini söyledi:

Emri verenler de yargılanmalı. Yurttaşların bir araya gelmesine izin verilmedi. Temel haklarını kullanan yurttaşlara polis müdahalesi oldu. Metin Lokumcu’nun ve yurttaşların ‘yeter artık’ demesine rağmen kolluğun müdahalesine devam ettiğini görüyoruz. Bunun sonucu olarak da bugünkü davada Metin Lokumcu’nun ölümünü konuşuyoruz. Burada sanıkların ‘olası kast’la öldürmeden cezalandırılmalarını istiyoruz. Bu davanın bir örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Görevsizlik kararı verilmeli ve dava Ağır Cezada görülmeli. ‘Olası kastı’ tartışabileceğimiz tek makam ağır cezadır. Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini istiyoruz.

Lokumcu’nun oğlu: Babam torunu için mücadele ediyordu

Duruşmada avukatlarından ardından Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu söz aldı.

“31 Mayıs 2011’de öldürülen Metin Lokumcu benim babamdır” diyerek sözlerine başlayan Ulaş Lokumcu, “Biz bütün aile buradayız ama 13 polis burada yok. Onlarla göz göze gelmek isterdim” dedi.

Ulaş Lokumcu, “O gün 22 yaşında üniversite öğrencisiydim, bugün 32 yaşındayım, evlendim ve bir çocuğum var. Babam kızım için, torunu için mücadele ediyordu. Yargılama ancak 10 yıl sonra başlıyor. Biz burada adaletin yerini bulması için geldik. Umarım siz de adaletin yerini bulmasını sağlarsınız” diye konuştu.

Daha sonra Metin Lokumcu’nun kardeşleri tek tek söz aldı. Metin Lokumcu’nun eşi Gülay Lokumcu, oğlu Ulaş’ın beyanlarına katıldığını söyledi ve ‘adalet’ istedi.

Savcı ‘görevsizlik’ talebinin reddini istedi

Lokumcu ailesinin beyanları sonrası verilen aranın ardından duruşmada “görevsizlik” talebini değerlendiren mahkeme heyeti, duruşma savcısına görüşünü sordu.

Savcı, dosyanın durumunu, gelinen aşamayı ve delil durumunun da göz önüne alınarak ‘görevsizlik’ kararının daha sonra da değerlendirilebileceğini söyledi, talebin reddedilmesi gerektiğini belirtti.

Daha sonra ise duruşmaya barolar adına katılan isimler katılma taleplerini iletti.

Ardından da Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği ve Halkevleri davaya katılma talebinde bulundu.

Mahkeme talepleri reddetti

Mahkeme heyeti, baroların ve derneklerin katılma taleplerini “suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesi ile kabul etmedi.

“Görevsizlik” kararı verilmesi talebini değerlendiren mahkeme heyeti, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebini de reddetti.

Avukat Eyüboğlu: Bu dava tarihe not düşecek

Taleplerin reddedilmesi sonrasın yeniden söz alan avukat Meriç Eyüboğlu, “Siz o gün Hopa’da ne olduğunu bilmiyorsunuz ve sorarak anlamaya çalışıyorsunuz. Metin Lokumcu defalarca gaza maruz kalmış, onu bilmediğiniz için belki de böyle karar verdiniz. Biz 9 yıl 11 ay sonra yalancıktan bir dava açıldığını görüyoruz” dedi ve ekledi:

Bütün taleplerimizin reddedildiği bir yargılamada bizim adalete dair umudumuzu kırmaya sizin hakkınız yok. 2012’de rapor çıktığı halde 2020’de çıkan bir iddianame var karşımızda. ‘Delil’ diyor savcı, hangi delilden bahsediyoruz, hangi delil olması lazım. Size sunduğumuz belgeler açık. Burada yargılanan sanıkların bizim adalet duygumuza karşılık gelmesi mümkün değil, ama bu kadarını da artık yapmayın. Çok açık bir şey var, bu kimyasal gazlar Metin Lokumcu’yu öldürmüş mü, evet. Raporlar var. Gaza maruz kalmış mı Metin Lokumcu, evet. Görüntüler var. Ee hangi delillerden bahsediyoruz. Şimdi dosya zaman aşımına gitmeye giderken bize bunları söylemeyin artık yani. Siz ne karar verirseniz verin biz geleceğiz, bu dava tarihe not düşecek. Lütfen siz de burada adaletli bir karar veren bir hakim olarak yerinizi alın.

Avukat Eyüboğlu, “Savcı beyden umudum yok ama sizden hala umutluyum. Lütfen adaletli olun ve kararınızı gözden geçirin. Bizim canımızı daha fazla yakmayın” diyerek ‘görevsizlik’ talebinin yeniden değerlendirilmesini istedi.

Duruşmaya bir kez daha ara verildi.

Bir sonraki duruşma 28 Haziran’da

Verilen aranın ardından duruşmada ara karar açıklandı.

Mahkeme başkanı, tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini reddetti.

Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi.

Avukat Sercan Aran, ‘soruların dilekçe ile iletilmesi’ kararına itiraz etti. Bunun yargılama usullülerine aykırı olduğunu söyleyen Aran, “Bu sanıkların önceden hazırlık yapması demek. Bu yüzyüzelik ilkesine aykırı” dedi.

Mahkeme başkanı itiraz üzerine “Benim takdirim böyle” ifadesini kullandı.

Ara karar yazımı devam ederken söz alan avukat Meriç Eyüboğlu ise “Bugün bu salonda bildiğimiz bütün yöntemleri kullandık. Ara karar oluştururken bile ‘beraat’ kararını vereceğini ima eden bir gerekçe ile ara karar veriyorsunuz. Taleplerimizi duymazdan geliyorsun. Belli ki biz bu davayı adil yargılamaya ulaşmak açısından selametle ilerleyemeyeceğiz” diyerek ‘reddi hakim’ talebinde bulundu.

Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 28 Haziran’da yapılacak.

‘Adalet mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz’

Artvin, Giresun ve Rize gibi illerden birçok yurttaşın yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Murat Çepni, HDP MYK Üyesi Hüseyin Taka, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Ahmet Kaya ile siyasi parti temsilcileri duruşmayı izlemek için kente geldi.

Duruşma öncesi adliye binası önünde açıklama yapan Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Engin Nur, yargılamanın Hopalılardan “kaçırıldığını” söyledi.

Nur, “Trabzon halkı bu davaya sahip çıkarak, sürecin buraya gelmesini sağladı. Emek, demokrasi güçleri olarak Metin Lokumcu için adalet mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz. Davayı sahipleneceğiz” dedi.

Ardından konuşan Hopa Halkevi yöneticilerinden Kamil Ustabaş ise, yargılamanın başlamasını “adalet arayışının ilk noktası” olarak nitelendirdi.

Ustabaş, “O dönemde ‘Emri ben verdim’ diyenler Metin hocamızın katilidir. Bugün burada emri alanlar yargılanıyor. Bizlerin adalet mücadelesi emri verenler yargılanıncaya kadar devam edecektir. Dava Yargıtay kararı ile Trabzon’a taşındı. Hopalılar yeniden deresine, suyuna sahip çıkar diye davayı buraya getirdiler. Bu davaya sahip çıkmayalım diye bu yapıldı. Ama değil Trabzon’a Fizan’a taşısanız adalet arayışına devam edeceğiz” diye konuştu.

Emsal bir karar çıkabilir

Biber gazı kullanımının ölüme neden olduğunu belirten raporlara dayalı ilk dava olma özelliği taşıyan Lokumcu davasından çıkacak kararın emsal teşkil etmesi bekleniyor.

Lokumcu’nun polisin kullandığı biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Adli Tıp Kurumu tarafından raporlanmıştı.

Emekli öğretmen Metin Lokumcu, Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan hidroelektrik santrallere karşı mücadele ediyordu.


Karınca, bianet, Evrensel, MA



Önceki Haber
Taziyeye baskın: Sandalyelere el konuldu, 'pandemi' cezası kesildi
Sonraki Haber
Erdoğan: Kısa çalışma ödeneği devam edecek