Ana SayfaGüncelTürkiye’de gazeteci yargılamalarının anatomisi

Türkiye’de gazeteci yargılamalarının anatomisi

HABER MERKEZİ – Press in Arrest tarafından yayımlanan “Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi” raporuna göre, ‘ceza hukuku ve terörle mücadele mevzuatının keyfi kullanımı’ ile gazeteciler hedef haline getiriliyor. Raporda, adil yargılanma hakkının gazetecilere yönelik davalarda istikrarlı biçimde ihlal edildiği de vurgulanıyor.

Press in Arrest (Tutuklu Basın) Gazeteci Yargılamaları Veritabanı, izlediği, belgelediği ve raporladığı gazeteci yargılamaları verilerini ve bu verilerin analizlerini içeren “Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi” başlıklı bir rapor yayımladı.

2018’den bu yana, 356 gazetecinin yargılandığı 240 davanın yaklaşık 600 duruşmasını izleyen ve belgeleyen Press in Arrest’in raporunda, ceza hukuku tedbirlerinin gazetecilerin yasal faaliyetlerini hedef alacak şekilde sistematik kullanıldığını ortaya koyuyor.

Uluslararası insan hakları hukuku ve yargılama usulleri uzmanı Avukat Ayşe Bingöl Demir tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmekte sürekli olarak yetersiz kaldığı tespiti de yapılıyor.

Rapor, Türkiye’de gazeteci yargılamalarında başvurulan kanun hükümlerini ve hukuki uygulamaları, uluslararası insan hakları hukuku standartları ve içtihadı temelinde ayrıntılı bir şekilde inceliyor. Böylece, bu davalar üzerinden gazeteci yargılamalarının bir nevi hukuki karakterini de tarif ediyor.

“Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi” raporunda, ifade özgürlüğüne yönelik saldırılardaki temel eğilimler belirlenerek, dört temel başlık altında sistematik insan hakları ihlallerine dair kanıtlar sunuluyor:

  1. Ceza hukuku ve terörle mücadele mevzuatının keyfi kullanımıyla gazetecilerin hedef haline getirilmesi: Verilere göre, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun kimi hükümleri ısrarlı biçimde gazetecileri hedef alacak şekilde kullanılıyor. Bu kanunların pek çok maddesinin fazla geniş kapsamlı ve muğlak olduğu ve uluslararası insan hakları standartlarına uymayan şekilde uygulandığı ortadadır.
  2. Gazetecilerin keyfi biçimde gözaltına alınması ve tutuklanması: Toplanan verilere göre, keyfi gözaltı ve tutuklu yargılama yöntemlerinin, iktidara yönelik gerçek veya farazi muhalefeti ve hükümete yönelik eleştirileri engellemek için kullanımı neredeyse kural haline geldi. Oysa uluslararası insan hakları hukukuna göre, gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle özgürlüklerinden mahrum bırakılması, ancak olağanüstü ve istisnai durumlarda meşru olabilir.
  3. Gazeteci davalarında ceza yargılaması ve adil yargılanma hakkı prensiplerine uyulmaması: Rapor, yargılamanın aleniyeti, tarafların eşitliği ve masumiyet karinesi ilkeleri gibi, uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan bir dizi adil yargılanma hakkı prensibinin gazetecilere yönelik davalarda istikrarlı biçimde ihlal edildiğini vurguluyor.
  4. Yargının bağımsız ve tarafsız olmaması: Rapora göre, Türkiye’de hakim ve savcıların atama ve terfileri ile görevden alınma ve disiplin cezalarından sorumlu kurum olan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) bileşimi nedeniyle, yargının gerçek anlamda bağımsız olması tasarımı itibariyle mümkün değildir. 2017’de yapılan Anayasa değişiklikleri, yürütmenin HSK üzerindeki kontrolünü önemli ölçüde genişleterek, bu kurumu siyasi güçlere daha da maruz bırakmış ve bağımsızlığına ket vurmuştur.

Rapordan öne çıkan veriler ise şöyle:

  • Press in Arrest’in izlediği 240 gazeteci davasında, iddianamenin kabul edilmesinin ardından ilk duruşmanın görülmesi yaklaşık 5 ay alıyor. Davaların beşte birinde ise yargılamalar iddianamenin kabul edilmesinden en az altı ay sonra başlıyor.
  • Her on gazeteci soruşturmasından birinde savcılar, ömür boyu hapis cezası talep ediyor.
  • Yargılanan gazetecilerin yüzde 58’i yüksek güvenlikli cezaevlerinde tutuluyor.
  • Gazeteci yargılamalarının en az yüzde 60’ı Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görülüyor.
  • En az 133 gazeteci yargılamasında ceza kanununa göre ilgili suçun “basın ve yayın yolu ile işlenmesini” ceza artırımı gerekçesi olarak tarif eden ek maddelere başvuruldu.
  • 58 gazetecinin yargılandığı 22 davada, kamuya açık duruşma ilkesi ihlal edildi.
  • 2020 sonu itibariyle, 356 gazeteciden 152’si Ceza Kanunu, 114’ü Terörle Mücadele Kanunu ve 6’sı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu kapsamında cezalandırıldı.
  • Gazeteci davalarının yüzde 61’inde mahkeme heyeti en az bir defa değişti. Yargılama süreçlerinin uzamasına neden olan bu durum, makul sürede yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebiliyor.
  • Gazeteci yargılamalarında yargı süreçleri ortalama 1 yıl 8 ayda tamamlandı. Süreçlerin yüzde 72’si 1 yıldan uzun sürdü.

“Türkiye’de Gazeteci Yargılamalarının Anatomisi” başlıklı raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.




Önceki Haber
İmamoğlu hakkında ön inceleme başlatıldı: HDP ziyareti de suçlama konusu
Sonraki Haber
İllere göre haftalık vaka yoğunluğu haritası güncellendi