Ana SayfaYazarlarHasan KılıçSiyaset düğümü ve Kürtler (1)

Siyaset düğümü ve Kürtler (1)


Hasan Kılıç


Herhangi bir ülkede ekonomik kriz ve demokrasi krizi birlikte yaşanınca sistem siyasetinin başat gündemi seçim olur. Seçim sistemin yaşadığı krizleri çözmekten öte toplumla meşruluk bağlarını yeniden kurmaya yönelir. Dolayısıyla seçim talebi aynı zamanda sistem için form değiştirerek de olsa yaşamda kalmaya dair bir çağrıdır. Seçimle değişebilecek şey sömürü düzeninin son bulması değil, sistemin re-organize edilmesi yolunun açılma potansiyelidir. Bu potansiyel içerisinde demokratikleşme kadar otoriterleşme de yer alabilir. Bu potansiyel yeni potansiyeller yaratarak sömürü düzenine karşı atağa geçebilir veya sömürü düzenini derinleştirebilir.

Türkiye’de muhalefetin seçim talebine iktidarın seçime gitmek için zemin arama hazırlıkları eşlik ediyor. Muhalefet erken seçimin bu ülkedeki sorunları çözebileceğine dair aşırı söylemlere başvururken, iktidar siyasetini “müjdelere” teslim ederek toplumdan pozitif reaksiyon almanın yollarını arıyor. Doğalgaz müjdesinden tutalım da mega projelere kadar üst üste yapılan hamleler, siyasetin kendisini olağanüstüleştirerek arka fonda imdat fonlarının duyulmasına yol açıyor.

Bu ahvalde, siyasi aktörler erken seçim hesapları için hesap makinelerine sarılma siyasetsizliğini gösteriyor. Siyaseti matematiğin konusu yapmanın işaret ettiği bu siyasetsizlik insana, topluma ve tarihe dair sorunların çözüm perspektifinden uzaklaşılmasına neden oluyor. Ana akım siyasi tartışmalar bu siyasetsizliği siyasetin bizatihi kendisi kabul ederek mecrasında akıyor ve normalleştirme yolunu seçiyor. Sanki Kürtler sorunları paranteze alınabilecek veya görmezden gelinebilecek oy deposuymuş gibi.

Demokrasiyi seçim zarf sayıları üzerinden düşünen bu siyasetsizlik için Kürtler git gide oy kitlesine dönüşüyor. Kürtlerin karşılaştığı zulüm tarihi, güncel kolektif talepleri, Kürtlerin ekonomik olarak sömürülmesi, 90’lardaki zalimlikler gibi çok sayıda Kürt Sorunu alt başlığını paranteze alan bu siyasetsizliğin Kürtlerle teması milletvekili oy sayıları üzerinden hesaplanıyor.  Dolayısıyla demokratikleşme ve Kürt Sorununun diyaloğa dayalı çözümünden fersah fersah uzaklaşılıyor.

Sistemin tıkanmasının en başta gelen sebepleri olan demokratikleşme ve Kürt Sorununun diyaloğa dayalı çözümüne dair bu siyasetsizlik deminde Kürtlerin düğümü çözecek aktör olarak sahnede oluşu tarihin ironisi olsa gerek. Oysa düğümü çözecek aktör Kürtlere yönelik yaklaşım yeni düğümler atmaya davetiye çıkarıyor. İktidar bloğu aşırı milliyetçi çizgisini esneterek Kürtleri neo-kolonize etmeye çalışıyor. Bu yolun Kürtlerle kesişemeyeceği gerçeğini görmekten uzak olan muhalefet bloğu ise “Doğu Masası” adıyla Kürtlerle arasındaki mesafede iktidar bloğu ile yarışacağını gösteriyor.

Biri iktidar, diğeri muhalefet olan iki iktidar adayı blok siyasetsizliği esnek söylem üzerinden biçimlendirerek Kürt Sorunu’nda ve demokratikleşmede yeterli ufuklarının olmadığını kanıtlarcasına hamleler yapıyor. Sahte açılışlar iktidar açısından, Kürt toplumunun geçmişte bıraktığı kalıntı isimlere referans vermek ise muhalefet açısından sahnedeki oyunun adı oluyor.

Türkiye’de sistemin sürekli bir kriz sistemi olduğu ve bu kriz sisteminin her daim kendini yenilemeye ihtiyacı olduğu açık. Seçimler kriz sonrasına işaret etse de yeni krizlerin beşiği olma ihtimali yaratıyor. Bir bütün olarak krizden çıkmak için her dönemde üstüne yeni bir düğüm atılan açmazı çözecek olan Kürtlere yönelik kurucu politikalara ihtiyaç var.

Bu ihtiyacı gidermek için yapılması gereken ilk şey ise Kürtleri oy deposu olarak görmek yerine kurucu politikanın asli aktörü olarak görmekten geçiyor.

Bundan sonraki yazılarda iktidar ve muhalefetin Kürtlere yönelik politikaları ve HDP’nin “Kürt Sorununun çözümü ile iktidara gelebilme” potansiyeli üzerinde durarak siyasetteki sistemik düğümü çözecek Kürtler konusunda düşünmeye devam edeceğiz.

 

 




Önceki Haber
Bir günlük Corona tablosu: 22 bin 161 vaka, 60 can kaybı
Sonraki Haber
Marmara Üniversitesi Rektörü Özvar YÖK Başkanlığı'na atandı