Ana SayfaÇeviriSouthgate bize yeni bir İngiltere gösterdi ama eskisi hâlâ duruyor

Southgate bize yeni bir İngiltere gösterdi ama eskisi hâlâ duruyor


David Olusoga

Çeviri: Baran Erbeyi


İngiltere Milli Takımı bize modern bir ulus hakkında fikir verdi. Ancak gördükleri ırkçı tepki, bunun kolay bir geçiş olmayacağını gösteriyor.

İngiltere’nin ortak kalp kırıklığı duygusuna rağmen, bu haftayı Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ikinci olmasını kutlayarak geçirebilirdik, geçirmeliydik de, sonuç olarak bu bir başarı. Sadece bir ay önce olağanüstü bir başarı olarak kabul edilirdi.

Beklentileri aşan bir İngiltere Milli Takımı’na övgüler yağdırmakla yükümlüyüz. İngiltere ve İngilizliğin en iyi yönlerinin bir ifadesi olarak birlikteliklerini ve ahlaklarını teşvik ederek, imajlarını ve dikkate değer başarının arka planlarını tüm dünyaya yansıtmalıyız.

Bunun yerine, şimdiye kadar büyük ölçüde kasvetli geçen bir yaz mevsiminde, üçüncü bir salgın dalgası aramızda yayılırken, milli takımımızı bir nefret patlamasından korumak zorunda kalıyoruz. Bunu yaparken İngiliz futbolunun en kötü yönleriyle ve İngiliz milliyetçiliğinin en çirkin suçlarıyla yüzleşmekten başka bir seçeneğimiz yok.

On yıllardır İngiliz oyunu etrafında biriken zehirli ırkçılık ve aşırı milliyetçilik, ulusal sembollerimizi kirletti, milyonları ulusal oyundan dışlanmış hissetmeye bıraktı ve yurtdışındaki itibarımızı zedeledi. Çürüme son aylarda daha da derinleşti, çünkü siyasi liderlerimiz bu zehrin yayılmasına izin vermekle kalmadı -ve bunun seçim hesabı olduğu söylendiğinde- alaycı bir şekilde bu zehri kınamayı da reddetti.

Bu turnuva iki İngiltere’nin hikayesi oldu. Bu İngilterelerden birisi, diğer ulusların milli marşlarını yuhalıyor ve rakip uluslardan -bazıları kadın ve çocuklardan oluşan- taraftarları, stadyumlarda ve sokaklarda taciz ediyor.

Bu ülkedekiler Leicester Meydanı’na şişeler fırlatır ve Wembley’e hücum eder. O İngiltere’de bazı “taraftarlar”, takımın siyah oyuncularına yöneltilen ırkçı ifadeler karşısında birbirlerini desteklemeye karar verdikleri için kendi genç oyuncularını yuhalamayı da kabul edilebilir buluyorlar.

Şu anda Avrupa çapında gazetelerde İngiltere için yazılanlar: Haydutluk ve ırkçılık…

İngiltere Milli Takımı’nın Gareth Southgate yönetimindeki şaşırtıcı yeniden canlanma hikayesinin yerini bu hikayeler aldı. Pazar günkü şiddet olaylarının Roma, Paris veya Berlin’den ziyade kendi başkentimizde gerçekleştiği için belki de rahatlamış olmalıyız.

Southgate’in ekibinde somutlaştırılan alternatif İngiltere’nin varlığı ulusun titrek bir alevidir. Varlığını en son üç yıl önce, takımın yarı finale çıktığı Dünya Kupası sırasında açıkça göstermişti.

Ondan öncesi için, dokuz yıl önce, başka bir Londra stadyumunda 2012 Olimpiyatları’nın açılış törenini izledik; gençlik, yaratıcılık ve çeşitlilik şöleniydi.

O olaydan bu yana İngiltere için “düşmanca ortam” kavramları, Brexit, Windrush skandalı ve Black Lives Matter’ın sürekli ve hesaplı şeytanlaştırılması gerçekleşiyor ve artık her şey “uyanıklık kültürü”.

Southgate’in İngiltere’si – bu yılki turnuva başlamadan önce ‘Sevgili İngiltere’ mektubunda özetlenmiştir – birleşik, genç ve içgüdüsel olarak ileri görüşlüdür. Çeşitlilik içindedir ve ve rahattır. Eğer tam olarak benimseyebilseydik, ulusal sembolleri geri kazanma ve arındırma potansiyeline sahipti.

Taraftar kitlesinin bir bölümünde yer alan sert, geriye dönük şovenizm kültürünün tam aksine İngiltere takımı kendi tarihini yazmayı hedefliyor.

Euro 2020’nin başlangıcından beri, bu iki İngiltere sergilendi. İmparatorluk geçmişini hâlâ inkar eden bir ulusun başkentinde, başlangıçta İngiliz imparatorluğunu kutlamak için inşa edilmiş bir stadyumda, oyuncuların yaklaşık üçte birinin renkli insanlar olduğu bir Avrupa Şampiyonası sırasında, ataları İrlanda, Jamaika, St. Kitts, Nijerya, Trinidad ve Tobago’dan gelen genç erkeklerden oluşan bir ekip kuruldu. Onların geçmiş hikayeleri, henüz işlemediğimiz tarihsel gerçeklerden bahsediyor.

Southgate’in liderliğinde birlikteliği ve ırkçılık karşıtlığı teşvik edilen ve güçlendirilen neslin sesidir bu.

Takımdaki oyuncuların yetenekleri ve hikayeleri bizi İngiliz vatanseverliğinin ne anlama gelebileceğini yeniden düşünmeye davet ediyor. Ama destek olması gereken yerde yuhalama vardı; siyasi liderliğin olabileceği yerde, fırsatçılık vardı.

İngiltere Milli Takımı’nın oyuncuları hazırlık maçlarında ırkçılığa dikkat çekmek diz çöktüklerinde bazı taraftarlarca yuhalanmıştı.

İngiltere takımı turnuvaya hazırlanırken karşılaştıkları yuhalamalar, Boris Johnson hükümeti için, potansiyellerle dolu bir andı. “Kültürlerin savaşı” stratejisinin rehberliğinde Johnson, Donald Trump’ın Charlottesville’deki göstericilere yönelik yanıtının eşdeğeri bir tepki gösterdi.

Trump’tan daha az kaba ve hesaplı olan Johnson ve danışmanları, futbolcuları yuhalayan İngiltere taraftarlarını “çok iyi insanlar” olarak tanımlamaya gerek duymadılar. Bunun yerine sessizlikleri ile konuştular; yuhalayanları kınamayı reddettiler ve İngiltere’nin oyuncularının diz çökmesini “jest” olarak gördüklerini belirttiler. Mesaj açıktı.

Turnuva sırasında düşünce kuruluşu British Future, 10 kişiden birinin İngilizliği “ırksal” bir kimlik olarak gördüğünü gösteren bir anketin sonuçlarını yayımladı. Bu araştırma, bazılarının zihinlerinde siyahların asla tam anlamıyla İngiliz olamayacağını gösteriyor.

On yıllar önce de yüzde 10’dan fazla kişi aynı görüşe sahipti. Yine de sayıca az olmalarına rağmen, bu yüzde 10’luk kesim sesini daha fazla çıkarıyor.

İngiltere kazanırken, bu insanların nefretleri büyük ölçüde sosyal medyanın kıyılarında köşelerinde duruyordu. Ancak bu insanlar takımın ilk tek yenilgisinden sonra kelimenin tam anlamıyla penaltıyı kaçıran siyah oyunculara karşı öfkelerini kustular.

Pazar günkü yenilgiden bu yana yaşanan çirkin olaylar, bizi iki İngiltere arasındaki farkın ne kadar derin olduğunu kabul etmeye zorladı. Ancak birçok insanın İngiltere’nin siyah oyuncularına yönelik hakaretlerden duyduğu utanç ve şok, bizi bu noktaya getiren hesaplı provokasyonun yaratıcılarının yüksek sesini durduramayacak.

Bu kampanya politikacılar tarafından o kadar utanmazca oynanıyor ki, geçen hafta ahlaki duruşuyla alay ettikleri bir takımı neşelendirmek için yeni satın aldıkları İngiltere formalarını giydiler.

Yine de, bu anın netliğine rağmen, Southgate ekibinin yaptıkları hayranlık uyandırmaya devam ediyor. Politikacıların en kötü içgüdülerimizi ve en karanlık korkularımızı harekete geçirdiği bir dönemde, İngilizliğin en iyi yönlerine başvurdular ve bunu, onlara söylenilen oyunun kurallarına karşı gelerek gerçekleştirdiler.

Yirmi altı genç adam ve onların olağanüstü yöneticisi bize bir kez daha İngiliz yurtseverliğinin başka bir yolu olduğunu, birlikteliğin başka bir yolu olduğunu ve -eğer yeteri kadar istersek- başka bir İngiltere olacağını hatırlattı.


The Guardian



Önceki Haber
Zimbabve'de aşı eksikliği: Kuyruklarda bekleyen halk geri çevriliyor
Sonraki Haber
Mevcut en güncel haber.