Diyarbakır’da zırhlı araçla çarptığı 5 yaşındaki Efe Tektekin’in ölümüne neden olan polis hakkında beraat kararı verildi.
Diyarbakır’da 11 Eylül 2019 yılında caddenin karşısına geçmeye çalışan 5 yaşındaki Efe Tektekin’e kullandığı zırhlı araçla çarparak, ölümüne neden olan polis İdris Aksoy’un “taksirle ölüme neden olmak” suçundan yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi.
Diyarbakır 9’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasına tutuksuz sanık polis İdris Aksoy ve avukatı Alper Uğurlu ile Tektekin ailesinin avukatı Sedat Çınar’la birlikte Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden avukatlar Kübra Nur Kartal ile Ömer Sansarkan katıldı.
Mahkeme hakimi, üniformalı ve silahlı polislerin girdiği duruşma salonuna, sadece iki gazetecinin alınması talimatı verdi.
Duruşmada söz verilen iddiama makamı, önceki celse mahkemeye sunduğu mütalaada değişikliğe gitmeyip, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) hazırladığı son raporunda “tali kusurlu” bulduğu sanık polisin TCK’nin 85/1 maddesi uyarınca “taksirle ölümüne neden olmak”tan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılmasını talep etti.
Polis: Vicdanım rahat
Mütalaaya karşı son sözü sorulan sanık polis Aksoy, yaşanan olaya dair ATK tarafından dosyaya sunulan ilk rapordaki üyenin görüşü ile ikinci rapordaki görüşü arasında çelişki bulunması nedeniyle yeni rapor hazırlanmasını istediğini, fakat bu talebinin reddedildiğini söyledi.
Alınan son raporun yeterli olmadığını düşündüğünü belirten polis, “Olay nedeniyle üzgünüm. 3 yıldır devam eden bu yargılamada kusurum olmadığı için vicdanımım rahat olduğunu da ifade etmek isterim. Suçsuzum, beraatımı talep ederim” dedi.
Yeni rapor talebi
İddia makamının mütalaasına katılmadıklarını belirten sanık avukatı da beyanlarında, “Hazırlanan ATK raporunda gerekli dikkat ve özeni göstermediği gerekçesiyle müvekkilimin ‘tali kusurlu’ olduğundan bahsediliyor. Dosyaya bakıldığında müvekkilin gerekli dikkati gösterdiği anlaşılıyor. Daha ne yapması gerekiyordu?” ifadelerini kullandığı sırada, katılan vekili Sedat Çınar’dan “Söyleyeceğiz ne yapması gerektiğini” tepkisi geldi.
Bunun üzerine araya giren hakim, Çınar’ı savunmaya müdahale etmemesi konusunda uyardı.
Hayatını kaybeden Efe Tektekin’in araçların arasında bir anda fırladığı için müvekkilinin yapabileceği bir şey olmadığını öne süren sanık avukatı, önceki celse mahkemece reddedilmesine rağmen yeni rapor hazırlanmasını, aksi halde müvekkilinin beraatına karar verilmesini, mahkeme aksi düşüncedeyse de verilecek cezada indirim hükümlerinin uygulanmasını istedi.
Sonrasında söz verilen aile avukatı Sedat Çınar, soruşturma aşamasında ve olay yerinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda, sanığın “kusurlu” olduğu yönündeki tespite iştirak ettiklerini söyledi.
Fakat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları ile güvence altına alınan ve kriterleri belirlenen “yaşam hakkı”nın devlete yüklenen usulü yükümlülükler yönünden bu yargılamada ihlal edildiği kanaatinde olduklarını ifade eden Çınar, etkin bir soruşturma yürütülmediği gibi, tahkikatın yine polis teşkilatı tarafından yürütülmesinin de evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunun altını çizdi.
‘Çocuğun kusurlu bulunması akla ve bilime aykırı’
Çınar, soruşturma sürecinde karşılaştıkları eksiklikleri şöyle anlattı:
Yaşanan olayın hemen ardından zırhlı araç olay yerinden hemen götürülüyor. Aracın fotoğrafları çekilmemiş, kazaya dair gerekli tespitlerde bulunulmamış ve işyerleri kameraları toplanıp incelenmemiştir. Yine tanıklar aracın kamerasının çalıştığını ve görüntüleri izlediğini beyan etmiştir, fakat gelen cevabi yazıda kameranın arızalı olduğu bildirilmiştir. Sanığın güzergahı dışına çıktığı beyanları itibariyle sabittir.
Söz konusu olayda 5 yaşında olan bir çocuğun kusurlu bulmanın akla ve bilime aykırı olduğunu kaydeden Çınar, mevcut dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eyleminin “bilinçli taksir” veya “olası kast” çerçevesinde değerlendirilerek cezalandırılmasını talep etti.
‘Meslekten alınsın’
Avukat Kübra Nur Kartal da mütalaada böyle bir talep olmamakla birlikte TCK’nin 53/6 maddesi doğrultusunda sanığın “meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesini talebinde bulundu.
Avukat Ömer Sansarkan ise, Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararlarına da yansıdığı üzere belli soruşturma ve kovuşturmalarda kamu görevlilerine HAGB gibi kurumların uygulanması ile aslında “kamu zırhı” giydirilmesini eleştirdi.
Sansarkan, “Sanığın savunmasında ‘vicdanım rahat’ demesi bunun bir göstergesi. Cezasızlık zırhı tam da böyle işliyor” dedi.
Baro olarak bu konuda hazırladıkları rapordan örnekler vermek isteyen Sansarkan, sık sık araya giren hakimden “dosya kapsamına dönün” uyarısı aldı. Sansarkan’ın sanığın lehe olan hükümler uygulanmaksızın cezalandırılmasını talep ettikten sonra mahkeme başkanı karar için duruşmaya ara verip, salonu boşalttı.
Mahkeme, kısa bir aranın ardından açıkladığı kararında, yapılan yargılama sonucunda müspet suçun işlenmesinde kast veya taksirinin bulunmadığı gerekçesiyle sanık polis İdris Aksoy’un beraatına karar verdi.
Mahkeme, sanık vekilinin 5 bin 100 tutarındaki vekâlet ücretinin de Hazine’den karşılanmasına karar kıldı.
Tektekin ailesi ve davaya müdahil olan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatları, duruşma sonrası karara karşı üst mahkemeye itirazda bulunacaklarını belirtti.