Uluslararası Af Örgütü’nün açıkladığı raporun Türkiye’ye ilişkin bölümde işkence, zorla kaybetme, muhalefete yönelik baskılar ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gibi ihlaller sıralandı.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), geçen yıl 154 ülkede insan hakları alanında kaydedilen gelişmeleri özetlediği raporunu açıkladı. Rapor, geçen yıl, insan haklarına ilişkin incelemelerin sonucunda ortaya çıkan üç temel eğilimi vurguluyor. Bunlar “sağlık ve eşitsizlikler, sivil alan ve Küresel Kuzey’in mültecileri ve göçmenleri geri itme politikası” olarak özetleniyor.
Türkiye’ye de altı sayfa ayrılan rapor, yargıdan düşünce ve gösteri özgürlüğüne, işkenceden kadın ve LGBTİ+’ların yaşadığı hak ihlallerine pek çok alanda topladığı ihlalleri kayıt altına alıyor.
DW Türkçe’den Elmas Topçu’nun haberine göre, Af Örgütü’nün Türkiye’ye dair ihlalleri kayıt altına aldığı bölüm tespitlerle başlıyor. Yargı sistemindeki derin kusurların giderilmediği, muhalif siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve diğer kişilere yönelik “temelsiz” soruşturmalar açıldığı ve bu kişilerin 2021’de de yargılamalar ve mahkûmiyet kararlarıyla karşı karşıya kalmaya devam ettiği belirtiliyor.
Barışçıl şekilde toplanma ve gösteri özgürlüğünün sert biçimde sınırlandırıldığı, yeni bir düzenleme ile de sivil toplum örgütlerinin örgütlenme hakkının aşırı derecede kısıtlandığı, dikkat çekilen diğer ihlaller arasında. Raporda, işkence ve diğer türde kötü muameleye ilişkin ciddi iddialara da yer veriliyor.
Hükümet yetkililerinin LGBTİ+’ları homofobik söylemlerle hedef aldığı ve Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği de raporda vurgulanan diğer olumsuz gelişmeler olarak kayda geçiyor.
İstanbul Sözleşmesi
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ece Ünver’e göre, geçen yılın en büyük kayıplarından biri Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi. Ona göre, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çekilerek Türkiye, kadınları ve kız çocukları, ayrım gözetmeksizin tüm şiddet biçimlerine karşı koruyan hayati önemdeki bir sözleşmeden yoksun bıraktı.
Af Örgütü’nün Türkiye raporundaki gelişmelerin toplandığı bazı başlıklar şöyle:
Aşırı devlet müdahalesi
Bu bölümde barolara dönük baskılar ve yargının araçsallaştırıldığı tespiti yer alıyor. Buna, Ankara Barosu’nun 12 yöneticisine yönelik, 2020’de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde eşcinsellere yönelik kullandığı ifadelerin ardından yaptıkları açıklama nedeniyle başlatılan soruşturma örnek gösteriliyor.
Muhalefete yönelik baskılar
Bu başlık altında Af Örgütü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri ile eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 108 kişi hakkındaki 29 ayrı suçu içeren iddianamenin kabul edilişine yer veriyor.
Yine bu başlık altında raporlanan bir diğer gelişme de, 2016’da paylaştığı bir tweet nedeniyle iki buçuk yıl hapis cezasına mahkûm edilen insan hakları savunucusu, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun cezasının Yargıtay tarafından onanması üzerine milletvekilliğinin düşürülmesi nedeniyle cezaevine konulması.
İnsan hakları savunucuları
Türkiye’deki hak savunucularının durumunun rapor edildiği başlık altında, yaklaşık dört buçuk yıldır tutuklu olan Osman Kavala ile Gezi Parkı Davası öne çıkıyor. Af Örgütü, beraat, bozma, birleştirme ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ekseninde dönen davada 2021’in sanıklar hakkında yargılamanın somut bir suçlama veya delile dayanmadan geçtiğini hatırlatıyor.
Toplanma özgürlüğü
Uluslararası Af Örgütü’nün raporundaki Türkiye bölümünün “Toplanma özgürlüğü” başlığının altında ise dört gösteri eylemi özellikle öne çıkıyor. İlki Boğaziçi Üniversitesi’ne Ocak 2021’de rektör atanmasıyla başlayan ve halen devam eden protestolar sırasında yüzlerce öğrencinin aşırı güç kullanılarak gözaltına alınması, tutuklanmaları, ev hapisleri. Geçen sene sonu itibarıyla iki öğrencinin tutuklu olduğu belirtiliyor.
Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü haftasında yapılan orantısız polis müdahalesiyle yaşananlar sonrası Mart 2021’de başlayan dava kapsamında Cumartesi Anneleri’nin de aralarında bulunduğu 46 kişinin yargılanmaya başlandığı hatırlatılıyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan 17 kadın “Cumhurbaşkanına hakaret” ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamalarıyla gözaltına alındı. Kadınlar hakkında sekiz yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamenin kabul edilmesi, toplanma özgürlüğü ihlali başlığı altında Af Örgütü’nün raporunda yer aldı.
Af Örgütü’nün raporunda toplanma ve gösteri hakları konusunda öne çıkan bir diğer gelişme de Rize’nin İkizdere ilçesindeki halkın protestolarına yönelik orantısız güç ve hak ihlali. Nisan 2021’de Rize’nin İkizdere ilçesinde jandarma, köyde taş ocağı açılması kararını protesto eden köylülere biber gazıyla karşılık vermiş, taş ocağının çevreye hasar vereceğini ve içme suyunu kirleteceğini savunan köylülerden bazıları gözaltına alınmıştı.
İşkence ve diğer türde kötü muamele başlığı
Af Örgütü, Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer’in hücresinde ölü bulunduğunu ve Gezer’in intihar ettiğinin öne sürüldüğünü raporunda hatırlatıyor. Af Örgütü’nün raporunda, Gezer’in ölümünden önce infaz koruma memurları tarafından sistematik olarak işkenceye ve cinsel saldırıya maruz bırakıldığını bildirdiği de belirtiliyor. Savcılığın ise iddialara ilişkin dosyada takipsizlik kararı verdiği rapor edildi.
Zorla kaybetmeler
Zorla kaybetmeler başlığı altında, eski Başbakanlık hukuk müşaviri Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in olayına dikkat çekiliyor. Küçüközyiğit’in zorla kaybedilmesinden dokuz ay sonra Ankara Sincan Cezaevi’nde ortaya çıktığı, öncesinde ise yetkililerin Küçüközyiğit’in resmi gözetim altında olduğunu inkar ettiği belirtiliyor. “Dokuz ay boyunca akıbeti ve nerede tutulduğu ise yıl sonu itibarıyla hâlâ bilinmiyordu” deniyor.
Raporda, “Ağustos 2019’dan beri kayıp olan Yusuf Bilge Tunç’un akıbeti ve nerede tutulduğu ise yıl sonu itibarıyla hâlâ bilinmiyordu” diye de devam ediliyor.
HABER MERKEZİ