1921 Koçgiri Katliamı, 1938 Dersim Katliamı, 1938 Zini Köyü Katliamı, 1978 Maraş Katliamı, 1980 Çorum Katliamı, 1993 Sivas Madımak Katliamı, 1995 Gazi Mahallesi Katliamı… Cumhuriyet tarihi boyunca ne çok Alevi öldürülmüş. Ya devlet eliyle ya da devlet gözetiminde. Kimisi sürgün edilmiş, kimisi sürgüne gitmiş. Birçoğu devlet veya mahalle baskısı ile Sünnileştirilmiş. Ders kitaplarında hakarete maruz kalmışlar. Resmi dilde adları ‘Alevi kardeşlerimiz’ olmuş ama bürokraside yok sayılmışlar. Osmanlının katliamlarını unutmadıkları için Cumhuriyet kurulunca Atatürk’ün CHP’sine sığınmışlar. Şeriattan kurtulduk derken, Kemalizm’in tunç elinden çıkan kurşunlara, bombalara tutulmuşlar. Şeriat ve tunç eli arasında çaresizce tunç eline tutunmuşlar.
Zamanla bazı gençler buna isyan edip, sosyalist hareketlere katıldılar. Kimisi dağların yolunu tuttu. Ama büyük çoğunluk, CHP’den başka gidecek yer olmadığını düşündü. Bunda kendilerine göre haklıydılar. Ne zaman bir Alevi katliamı olsa Sünnilerden, katliamı kitlesel olarak kınayan bir tepki ortaya hiç konulmadı. Bu onları daha da ürkütüp, CHP’ye sarılmak zorunda bıraktı. Hani bazen Alevi olmayan dostlardan, ‘sizinkiler CHP’de ne buluyor’ gibi sözler duyarız ya, işte Alevilerin oraya sığınmasının etmenlerinden biri olduklarının farkına varmazlar.
Alevileri sisteme dâhil etme çabaları
Oluşan durum, devlet denilen derin aygıtın da işine geldi. Sağ düşünceye uzak olan Alevilerin, soldan veya Kürt hareketinden uzaklaştırılması devletin olmazsa olmazlarındandı. CHP gibi resmi ideolojinin kurucusu ve taşıyıcısı bir partide Alevilerin yer alması için her türlü araç seferber edildi. Aleviler ne zaman CHP’den uzaklaşma eğilimi gösterdiyse, bir operasyon gerçekleştirildi. TİP (1960’lardaki Behice Boran’ların partisi) büyüyünce, CHP ortanın solu oldu. 2 Temmuz 1993’te Madımak Katliamı yaşandı. Sonrasında alelacele Süleyman Demirel, İzzettin Doğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Amaç, katliam sonrasında Alevi toplumunun Kürtlere yakınlaşmasının önlenmesiydi. Ve hemen akabinde devlet destekli Cem Vakfı 27 Mart 1995 tarihinde kurulmuş oldu. Yetmedi, bu şahıs vasıtasıyla Cemevi-Cami projesi ile Aleviler F. Gülen Cemaati’ne pazarlanmaya çalışıldı. Baykal’ın Alevi nefreti ayyuka çıkınca, Kılıçdaroğlu başa geçirildi. Yetmedi, Alevileri uyutmak için Hüseyin Aygün adlı bir milletvekili medyanın gülü yapıldı. Aleviler bu tür bariyerlerden dolayı, özgürleşeceği gerçek adreslere ulaşmakta zorlandılar.
Özünde CHP’nin iktidar veya iktidar ortağı olduğu dönemlerde Aleviler katledildiler. Sağ-muhafazakâr iktidarlarda ise asimile edildiler, hakarete uğradılar, devlet bürokrasisinden silindiler. Ne CHP iktidarlarında hak elde ettiler, ne de sağ iktidarlarda huzur buldular. Bu ülkede Kürtler, Ermeniler ne yaşadıysa, Aleviler de bir eksik, bir fazla aynı zulmü tattılar. Ermeniler direnmeye çalıştılar, başaramadılar. Toplu kıyımdan geçirildiler. Kürtler direndiler, olmadı, bir daha direndiler. Özgürlük için hiçbir zaman vazgeçmediler. Aleviler ise Koçgiri’den sonra direnmediler. Dersim’de kendilerini korumaya çalıştılar, büyük ihanetlere uğrayıp, yenildiler. Sonrası uzun sessizlik ve ölüm oldu. Bunda, sistemin emrine giren bazı Alevi dedelerinin çok büyük rolü olduğunu tekrar belirtelim.
Niye Yeşil Sol Parti?
Şimdi önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi var. Kürtlerin, işçilerin, Alevilerin, siyaseten sömürülen Müslümanların, kadınların, gençliğin, azınlıkların, cinsel tercihi farklı olanların yani herkesin özgürlüğünü dert etmiş bir geleneğin son temsilcisi Yeşil Sol Parti var. Alevileri sürekli Sünniliğin bir alt sınıfı gibi göstermeye çalışan ürkek CHP siyasetinden, hiçbir hakları olmayan Alevilere bir fayda gelmez. CHP bu ülkenin kurucu partisidir ve geçmişi Alevi katliamları ile doludur. Evet, siyasetçiler değişti, yeni kuşaklar geldi ama CHP geçmişinde Alevilere yaşattığından dolayı bir özür bile dilemedi. Dersim Katliamı’yla bile yüzleşmedi. Yerel yönetimini kazandıkları birçok yerde cadde ve sokaklara Ergenekoncu, ulusalcı isimler koydular. İş, Alevi isimlere gelince ürkek davrandılar.
Yeşil Sol Parti, Alevilerin önündeki tek kurtuluş yolu. Çünkü Kürtlerin kurtuluşu Alevilerin, Alevilerin kurtuluşu da Kürtlerin özgürlüğü demektir. Arif Kemal’in yıllar önce yaptığı Red Türküleri albümünde söylediği gibi: ‘Ya hep beraber ya hiç birimiz’.
Doğan Durgun kimdir?
İzmir 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Şiir ve denemeleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Uzun yıllar Özgür Gündem gazetesinde köşe yazarlığı yaptı, Sanat ve Hayat Dergisi, Esmer gibi edebiyat-sanat dergilerinin yazar kadrosunda yer aldı. Kolektif kitaplara yazıları ile katkıda bulundu. İnsan Hakları Derneği’nde yöneticilik yaptı. Mali müşavir, bağımsız denetçi olarak çalıştı.