Boyun eğdirememek

Boyun eğdirememek

İbrahim Aslan

Van’da 21 Kasım 2016 tarihinden bu yana “gösteri ve açık hava toplantı yasağı” artık hiçbir inandırıcılığı olmayan ‘güvenlik’ gerekçesiyle valilik tarafından sürekli uzatılıyor.

Yaklaşık bin 800 gündür, Van’da özellikle HDP’nin yapmak istediği her açıklama polis tarafından engelleniyor ve müdahale ediliyor. Ancak söz konusu AKP’liler veya iktidarın organize ettiği etkinlikler olunca “gösteri ve açık hava toplantı yasağı”ndan söz eden olmuyor.

HDP’lilerin, tutsak ailelerinin, insan hakları aktivistlerinin, emek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin her türlü demokratik hakkını hiçe sayan iktidarın yargısı ve polisi ancak HDP’lilere yönelik yine iktidarın yönlendirilmesiyle bir girişim olduğunda ise bu aldığı yasak kararını hiçe sayarak, sözde protestocuların her türlü ihtiyacı bizzat valilik talimatıyla polisler tarafından karşılanıyor.

Bu keyfi yasak çerçevesinde, bir polis müdahalesi de geçtiğimiz günlerde yaşandı yine Van’da. 4 Kasım’da Vanlılar, HDP’ye yönelik siyasi darbenin yıldönümünde, partilerine yönelik baskıları protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapmak istedi.

Bu açıklama sırasında polisin tavrı noktasında 5 yılı aşkın süredir yaşanandan farklı bir durum yoktu. Polis, protesto edenlere, valiliğin kararını gerekçe göstererek sert şekilde müdahale etti ve gözaltına aldı. Bunun ötesinde de bir şey beklenmiyordu zaten.

Polisin müdahalesi sırasında ortaya çıkan bir görüntüye dair ise, ezen-ezilen diyalektiği ve boyun eğdirme-boyun eğmeme tarihselliğine ilişkin çok fazla söz söylenebilir.

Görüntülerde görüldüğü üzere, protesto hakkını kullananlara sert şekilde müdahale ediyor polisler. Bu sırada protestocular içerisinde yer alan tutuklu yakını Edibe Babur, iki kadın polis tarafından kollarından tutularak gözaltına alınıyor.

Polislerin darp edip, adeta sürükleyerek götürmek istediği Babur, kameralara zafer işareti yaparak, polislere “Kürtler asla size baş eğmez” diyor.

Tam da Babur’un sözünün ardından çevik kuvvet polisi olan iki polisten birinin devletin, “Kürde baş eğdirme” refleksi devreye giriyor.

Polis, Babur’un başını yere doğru eğmeye çalışıyor ancak Babur, polisin bu tarihsel refleksine karşı aynı tarihsel refleksle başını dik tutarak yanıt veriyor ve gözaltı aracına götürülüyor.

Polisin Babur’a yönelik tavrına veya devletin poliste, askerde vücut bulan tavrına son 30-40 yıllık süreçte çokça tanık olduk.

Bunlardan bazıları simgeleşti, tarihsel ve toplumsal hafızamıza kazındı.

DEP Milletvekili Orhan Doğan’ın, 27 yıl önce Meclis çıkışında gözaltına alınması görüntüsü bunlardan biridir. Polisler, Doğan’ın boynuna bastırarak eğmeye çalışıyordu.

Yine 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in görüntüsü de bunlardan biridir.
Baluken, başını eğmek isteyen polise, sert bir şekilde tepki göstermişti ve bu görüntü de tarihsel ve toplumsal hafızamıza kazınmıştı.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde de 5 Ağustos 2015 tarihinde şantiyeyi basan özel harekat polisleri, onlarca işçiyi yere yatırırken, amirleri, “Ne yaptı lan bu devlet size, Türk’ün gücünü göreceksiniz… Bakma lan bana, başınızı öne eğin…” sözleriyle gündeme gelmişti. Bu görüntü de hafızalardaki yerini koruyor ve korumaya devam edecek.

Daha birçok örnek sıralanabilir, boyun eğdirme ve eğmeme üzerine ancak bu örnekleri sıralamaktan çok Edibe Babur ve polislerin görüntüsüne bakmak, Kürt sorununda tarihi bugünde, bugünü ise tarihte görmek için yeterlidir.

Babur’un polislere karşı tavrı ve sözleri, Kürtlerin-ezilenlerin haklı mücadelesinin ete kemiğe bürünmüş hali iken, polisin Babur’a yönelik tavrı ise devletin-egemenin Kürtlerin haklarına yönelik tavrının ete kemiğe bürünmüş halidir.

Her iki tavırda 98 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt sorununda berraklaşmış halidir.

“Ben sizin hile ve yalanlarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu ama siz de bana boyun eğdiremediniz, bu da size dert olsun…” diyen ve 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı’nda son isteği yerine getirilmeyerek idam edilen Dersim direnişinin önderlerinden Seyîd Rıza’nın askerler arasındaki görüntüsü, bugün Edibe Babur’un tavrında vücut buluyor.

Seyîd Rıza’yı kollarında tutarak idama götüren asker/polislerin tavrı ise, Edibe Babur’un başını eğmek isteyen kadın polislerin tavrında kendini gösteriyor.

Bu tavırlardan biri ezilenin boyun eğmeyen direniş tarihine, diğeri ise ezenin zulüm tarihine yazılıyor.

Ezilen boyun eğmeyen tavrıyla kendi tarihini inşa etmede özneleşirken, ezeni ise tarih karşısında nesneleştiriyor.