‘Caydırıcı cezalar yok, fail profesyonel suçluya dönüşüyor’

‘Caydırıcı cezalar yok, fail profesyonel suçluya dönüşüyor’

ÇİP Yönetim Kurulu üyesi ve Dernek Sözcüsü, Volkan Çolakoğlu, Türkiye’de kayıp ve kaçırılan çocukların çok ciddi bir toplumsal sorun olduğuna dikkat çekerek, “Yargı süreçlerine baktığımızda cezasızlık politikası, yasalar olmadığından değil, cezaların etkin ve caydırıcı uygulanmamasından kaynaklanıyor. En tepe devlet yöneticisinden, mahalle muhtarına kadar herkese sorumluluk düşmektedir” dedi.

Röportaj: Yadigar Aygün

2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan çocuk sayısı 104 bin 531’e ulaştı. Türkiye’de 100 binden fazla çocuk kayıp. Kamuoyuna neredeyse her gün onlarca çocuğun kaybolduğu haberi yansıyor fakat son 4 yıldır kayıp çocukların sayılarına dair verileri açıklayan tek bir kurum bile yok.

Çocuklar, birçok nedenle kaçırılıyor. Çocuklar, fidye amaçlı, organ ticareti, çocuk ticareti, seks işçiliği gibi çok çeşitli sebeplerle kaçırılabiliyor.

Kayıp çocukların çoğu zaman cansız bedenlerine ulaşılıyor.

Çocuk İstismarı ve İhmali Derneği (ÇİP) Yönetim Kurulu üyesi ve Dernek Sözcüsü Volkan Çolakoğlu ile Türkiye’de kaybolan çocuklara ilişkin konuştuk.

Türkiye’deki kaybolan çocuklarla ilgili olarak neler biliniyor? Bu konuda biraz bilgi verir misiniz?

Türkiye’de bilinmeyen en önemli şey, çocukların kaybolmasının önüne nasıl geçileceği. Yetişkin denetimi çok büyük önem taşıyor bu noktada. Artık çocukların sokakta başıboş oynama dönemini geride bıraktık. Çocuklar yine oynayacak sokakta ama mutlaka bir yetişkin gözetiminde olacak. Doğru bilinmeyen yanlışlar da var tabi. Kayıp ya da kaçırılma fark edildikten sonraki süreç işleyişi çok sıkıntılı. Çocuğu arama çalışmaları çok geç başlıyor ve “kritik eşik” dediğimiz, çocuğu sağ bulabilme olasılığı yapılan her zaman kaybında daha da azalıyor.

Kayıp çocukların verilerine ulaşılamıyor

Son birkaç yıldır çocukların daha çok kaçırıldığına ve öldürüldüğüne şahit oluyoruz. Bu çocuklar, ne tür hak ihlallerine maruz kalıyor? Kayıp çocuklara yönelik suçların bu kadar artmasının nedenleri neler?

Çocuk kaybolduğunda ilk 3 saat çok büyük önem taşıyor. Çok çeşitli kaçırılma sebepleri ve şekilleri var. Ancak bir çocuk, öldürülmek ya da cinsel istismara maruz bırakılmak amacıyla kaçırılmışsa, bu vahim olay çok yüksek bir oranla ilk 3 saatte ve çocuğun kaçırıldığı noktanın 1 km çapındaki bölgede gerçekleştiriliyor. 24 saati aştığımızda ise çocuğu sağ olarak bulmak ne yazık ki imkânsız hale geliyor. Kayıp olaylarında artış var mı, yok mu tespit edebilmemiz çok zor. Son birkaç yılda, sosyal medyanın etkisiyle kayıp ya da kaçırılan çocuklarla ilgili bilgi paylaşımı hızlı ve anlık olduğu için kamuoyundaki yansımaları daha etkili oluyor. Fakat sayısal veriye ulaşıp, üzerinde çalışma yapabilmemiz için resmi rakamlara ihtiyacımız var. İstatistik verilerdeki artış ya da azalma var mı bilemiyoruz, çünkü bu konuda ilgili devlet kurumları veri paylaşmıyor.

Failler, özellikle neden çocukları hedef alıyor?

Çocuğun en önemli özelliği savunmasızlığı, tehlikeyi öngörememesi ve fiziksel olarak direnç göstermedeki yetersizliği. Bir yetişkin eğer uygun şartları oluşturup bir çocuğu kaçırmak isterse çocuğun buna karşı koyabilmesi neredeyse imkânsız. Kaçırılma sebepleri ise çok farklılık gösteriyor. Boşanmış eşlerden velayeti kendisinde olmayan taraf çocuğu kaçırabiliyor, anne-baba ile kişisel husumeti olan biri, anne-babaya zarar vermek için çocuğu kaçırabiliyor. Varlıklı ailelerin çocukları fidye amaçlı kaçırılabiliyor. Organ ticareti, çocuk ticareti, seks işçiliği gibi çok çeşitli sebeplerle de çocuklar kaçırılabiliyor.

‘Devlet yöneticisinden muhtara kadar sorumluluk düşüyor’

Siyasi yetkililer ve yargının bu konuda tutumu nasıl? Yeterli cezalar verilmediği için kayıp çocuk vakaları artıyor diyebilir miyiz? Bir cezasızlık politikası hâkim mi? Vakaların artmasında asıl suçlular kimlerdir?

Ülkemizde kayıp ve kaçırılan çocuklar çok ciddi bir toplumsal sorundur ve bu sorunun önüne geçmek siyasi yetkililerin başlıca görevlerinden biri olmalıdır. En tepe devlet yöneticisinden, mahalle muhtarına kadar tüm kamu yöneticilerine bu konuda sorumluluk düşmektedir. Ancak her konuda olduğu gibi, bu konuda da ne yazık ki önleyici ve koruyucu çalışmaları göremiyoruz. Çocuk kaçırıldıktan sonra büyük özveriyle çocuğu bulmak için çalışan arama kurtarma ekiplerinin önünde saygıyla eğilmek lazım ancak çocuk kaçırılmasın diye çalışmak daha kıymetli bizler için.

Yargı süreçlerine baktığımızda ise cezasızlık politikası; suça ilişkin ceza olmayışından değil, ceza verilirken uygulanan usul hatalarından, takdir indirimlerinden ve verilen cezanın infaz sisteminde etkin, caydırıcı bir karşılık bulmamasından kaynaklanıyor. Ayrıca cezaevlerinin yapısı değerlendirildiğinde, asli görevi suçluyu ıslah etmek olan bir sistemin, yeterince etkin olmaması, cezaevine giren pek çok kişinin, çıktıktan sonra daha profesyonel suçlulara dönüşmesinden kaynaklanıyor.

Kayıp çocuklara ilişkin aileler, toplum, yargı, siyasiler, kadın örgütleri çocuk örgütleri neler yapmalı? Çocukların kaybolması ve öldürülmesi nasıl önlenebilir?

İlk görev ailelerin. Çocuklarını gözlerinin önünden ayırmayacaklar. Her yıl yayınladığımız, bu yıl da yenilediğimiz “Güvenli Çocuk Takvimi”ni çocuklarının odalarına asacaklar, çok kıymetli sanatçıların katılımıyla gerçekleşen “Sana Söylüyoruz” projesindeki şarkıları çocuklara öğretecekler. Yargı, toplumda kaybolmaya başlayan adalete olan inancı yeniden tesis etmek için çalışmalı. Siyasiler kamu otoritesini kullanarak, koruyucu ve önleyici politikalar geliştirmelidir. Sivil Toplum Kuruluşları’nın bu konuda birbirleri arasında ve kamu kurumları arasında oluşturacakları iş birliği çok önemli. Kayıp sonrasında güncel teknolojilerin kullanımı çocuğun bulunmasında arama ekiplerine yardımcı olacaktır. Bu konuda uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir mobil uygulama mevcuttur. 23 Nisan’a kadar tamamlamayı ve toplumumuza armağan etmeyi öngörüyoruz.