Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’deki uyuşturucu trafiğiyle ilgili ‘Breaking Bad Süleyman’ çıkışını, Soylu’nun ‘İspatlamazsan namertsin’ açıklaması izledi. Türkiye’de yükselen uyuşturucu trafiği BM raporları ile Türkiye’deki emniyet raporlarında yer alırken, uyuşturucunun siyasetle münasebetini ‘Overdose Türkiye’ ve ‘Gangster’ kitaplarının yazarı gazeteci Cengiz Erdinç’le konuştuk.
Kitaplarında Türkiye’deki organize suç ve uyuşturucunun geçmişten bugüne siyaseti besleyerek, siyasetten beslendiğini anlatan gazeteci-yazar Cengiz Endinç’e, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışını sorduk. Siyasetçe desteklenen organize suçun AKP iktidarında yargıyı etkilemeye başladığını söyleyen Erdinç’in değerlendirmesi şöyle:
Bağımsız olmayan ve geleneklerini yitiren yargının bir sonucu da, hem mali hem de fiziki olarak güç kullanan suç gruplarının yargıyı etkilemesi oldu. Mersin’de onlarca vakayla ortaya çıkan kokain kaçakçılığı da, büyük, küçük bütün kentleri ve kasabaları saran metamfetamin çılgınlığı da siyasetten besleniyor ve siyasi gruplarla yakından ilişkili.
Kılıçdaroğlu’nun ‘Breaking Bad Süleyman’ dediği İçişleri Bakanı Soylu’nun yanıtı “İspatlamazsan namertsin” oldu. Türkiye’deki uyuşturucu trafiği zaten belgelenmedi mi? Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı 2022 Narkolog Raporu ile BM’nin 2021 tarihli raporu var. Bu çalışmalar, Türkiye’deki uyuşturucu trafiği ve kullanımıyla ilgili ne söylüyor?
Türkiye’de uyuşturucu yirmi otuz yıl ötesinden bu güne gelen, katlanarak büyüyen ama politikacıların da medyanın da halının altına süpürdüğü, konuşmak istemediği bir sorundu. Bu gün bu patlamanın sonuçlarını yaşıyoruz. Kaçakçılık ve kara para toplumun önünde organize suç olarak beliriyor. 200 bine yakın bağımlı madalyonun diğer yüzü ve toplumu tehdit ediyor. Kılıçdaroğlu’nun bir politikacı olarak bunu gündeme getirmesi önemli. Ancak bu sorun bazı klişelerle tartışıldığı için bugün bu halde.
Türkiye’de uyuşturucu kullanımının bu kadar yaygın olmasının buraya özgü nedenleri nedir? Türkiye’de kimler/hangi toplumsal kesimler uyuşturucu kullanıyor?
Doğrusu psikoaktif maddelerden söz etmek. Uyuşturucu işi biraz daraltıyor. Bağımlılığın yayılması pek çok faktöre dayanıyor, bunlardan biri kaçakçılık. Uyuşturucu geçtiği her yerde bağımlılar bırakarak ilerliyor, eroin için bu böyleydi, metamfetamin için de böyle.
Daha önemli bir neden toplumun ruh hali, kişilerin eğlence, dinlenme, unutma, sorunları bertaraf etmek gibi saiklerle uyuşturucu kullanması söz konusu. Her narkotik maddenin böyle bir karşılığı var. Metamfetaminin sadece eğlence için değil ağır çalışma koşullarına dayanmak isteyen iş güvencesinden yoksun prekarya tarafından kullanılması bu tablonun bence en ağır yanı.
Ağırlıkla yoksulların buna uğradığı bir gerçek, ama uyuşturucuyu yoksullukla bir tutmak çok doğru bir yaklaşım değil. Kokain fiyatı ve kültürü itibarıyla belirli bir gelirin üzerinde grupların kullandığı bir uyarıcı. Yine alkolden alınan vergilerin bu kadar yüksek olması da bu tabloyu tetikliyor.
Metamfetaminin sadece eğlence için değil ağır çalışma koşullarına dayanmak isteyen iş güvencesinden yoksun prekarya tarafından kullanılması bu tablonun bence en ağır yanı.
Peki uyuşturucu kullanımı ile ekonomik tablo (yoksulluk) arasında nasıl bir ilişki var? Bu konuda refah seviyesi yüksek kabul edilen ülkeler ile Türkiye gibi yoksul ülkeler arasında ne tür farklılıklar var?
Uyuşturucuyu yoksullukla özdeşleştirmek çok doğru değil. Daha çok toplumsal düzeyde yaşanan ümitsizliğin, çaresizliğin bir sonucu olarak seçilen bir davranış biçimi olduğu kadar eğlence arayışının da bir sonucu. Bunun daha çok yoksul mahallelerde satılıyor olması, tüketimin de yoksullara ait olduğunu göstermiyor. Yoksul mahallelerin güvenlik ve geçim sorununu bu tabloya dahil etmek gerekir. Refah seviyesi yüksek ülkeler de eroin, kokain ve metamfetamin gibi sert uyuşturucuların yarattığı bağımlılık sorunuyla karşı karşıya. Elbette bu ülkelerde de meselenin sınıfsal dinamikleri var. Ama yine de orada da burada da sadece yoksulların meselesi değil bu.
Dünyadaki ve Türkiye’deki uyuşturucu kullanımı ve trafiğinde siyasi iktidarların sorumluluğu nedir? Uyuşturucuyla gerçek bir mücadele neden mümkün değil ya da nasıl mümkün olabilir?
Türkiye’de geçmişten beri organize suç siyasetten besleniyor ve siyaseti besliyor. Bağımsız olmayan ve geleneklerini yitiren yargının bir sonucu da, hem mali hem de fiziki olarak güç kullanan suç gruplarının yargıyı etkilemesi. Mersin’de onlarca vakayla ortaya çıkan kokain kaçakçılığı da, büyük küçük bütün kentleri ve kasabaları saran metamfetamin çılgınlığı da siyasetten besleniyor ve siyasi gruplarla yakından ilişkili. Organize suçun ana motoronun narkotik kaçakçılık olduğunu düşünürsek, organize suç gruplarına verilen siyasi destekle narkotik kaçakçılık ve bağımlılık arasındaki bağları da kolayca kurabiliriz.
Rakamlarla Türkiye’de uyuşturucu tablosu
Raporlara göre, 2020 yılında yaşanan Covid-19 pandemisine karşın dünyada ve Türkiye’de kokain üretimi ve kaçakçılığı arttı. 2020 yılında 1982 ton kokain üretimi ile birlikte 2019 yılına göre yüzde 4,5 artışla küresel boyutta 1424 ton kokain ele geçirildi.Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2022 Türkiye Uyuşturucu Raporu, Türkiye’nin uyuşturucu konusunda hem hedef hem de transit rota niteliği taşıdığı tespitini içeriyor.Türkiye’de de Mersin başta olmak üzere uyuşturucu yakalamaları daha çok limanlarda gerçekleşti. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 31 Temmuz 2022’de Tekirdağ Limanı’ndaki bir ticari gemide 242 kilogram kokain ele geçirildiğini açıkladı.Türkiye’de 2021 yılında 2 bin 961 kokain olayı gerçekleşti. Bu olaylarda 4 bin 714 şüpheli yakalandı ve 2 bin 841 kilogram kokain ele geçirildi.Soylu, Türkiye’de uyuşturucu satışı ve kullanımı nedeniyle hapis cezası alanların sayısı 15 Temmuz 2016’da 35 bin iken, şu anda sayının 115 binin üzerine çıktığını belirtti.