Maraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki çiftçinin durumunu değerlendiren CHP Milletvekili Orhan Sarıbal, “Büyük sorunlarla baş başayız. Tarlada gübre, su bekleyen, depolarda, dallarda kalan ürünler söz konusu. Hem insani açıdan hem ekonomik açıdan hem de gıda açısından bölgenin Türkiye’ye etkisinin olumsuz olacağını çok rahat söyleyebiliriz. Depremin üretime etkisi gıda afetine dönüşecek” ifadelerini kullandı.
Maraş merkezli depremlerin etkilediği ve tarım arazilerinin önemli bir kısmının yer aldığı deprem bölgesinde ekonomik faaliyetlerin durmasının ya da yavaşlamasının ekonomiye olumsuz bir etkisi söz konusu.
10 ilde üretilen ürünlerin gayrisafi yurt içi milli hasılası (GSYH) içindeki payı yüzde 9,3 ve ihracatın yüzde 8,5’i deprem bölgelerinden gerçekleştiriyor.
Yine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılı verilerine göre bölgede 2 milyon 49 bin büyükbaş, 9 milyon 105 bin küçükbaş hayvan olmak üzere toplam 11 milyon 153 bin hayvan bulunduğunu açıklamıştı. Bu rakam ülkedeki toplam hayvan varlığının yaklaşık yüzde 15’ine eşit.
Ancak depremde kaç hayvanın yaşamını yitirdiği ve tarım arazilerinin ne oranda zarar gördüğü belirsizliğini koruyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, deprem bölgesindeki çiftinin durumunu ve bundan sonraki süreçte acil olarak alınması gereken önlemleri Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Bölgedeki üretimin ülke ekonomisine katkısı çok büyük’
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kayıtlarına göre depremden etkilenen bölgede en az 300 bin çiftçi olduğunu ifade eden Sarıbal, “Bölgedeki tarım faaliyetlerinin ülkedeki yerine bakmak lazım önce” diyerek şu verileri paylaştı:
Deprem bölgesi 7 milyon tondan fazla tahıl üretmekteydi.1.7 ton civarında narenciye, 2 milyon ton civarında pamuk, 1 milyon tondan fazla karpuz üretmekte. Aynı zamanda Antep fıstığının hemen hemen yüzde 90’ını üretmekte. Nar, tütün ve daha sayamadığımız birçok ürün bölgede yetişmekte. Yani ülkenin gayrisafi hasılasına 1 trilyonun üzerinde katkısı var. Bugün açıklanan 15 trilyon gayrisafi milli hasılanın 1.2 – 1.3 trilyon gibi bir rakamla ülkenin milli ekonomisine katkısı olan bir bölge. Yine yaklaşık 20 milyar dolarlık bir ihracatı olan bir bölge. 20 milyar dolarlık ihracatın yaklaşık10 milyar doları tarımsal. Bu rakamında 5.5 milyar dolarını sadece Antep satmakta. Yani bu bölgelerdeki üretimin ülke ekonomisine katkısı çok büyük.
‘Önce çiftçiyi yaşatarak bölgede tutmamız gerek’
Sarıbal, depremin doğrudan etkilediği temel unsurun, çiftçinin bizatihi kendisi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
Bu üretimin kaynağı çiftçi. Ama kırda, köyde hayatını geçiren çiftçinin evi gitti, mekanizasyonları gitti. Kış olduğu için traktörleri sundurmalardaydı, göçük altında kaldı. Aynı zamanda sulama sisteminde kullandıkları mekanizasyonları gitti. Özellikle yeraltı sulamasıyla sulama yapan çiftçilerin sondajlarının ne durumda olduğu bilinmiyor.
Yeraltı suyu ile su çeken sistemde de büyük arazların olma ihtimali var. Öncelikle yapılması gereken şey bu çiftçilerin acilen barınma ihtiyacını karşılanması. Yani önce çiftçiyi yaşatarak bölgede tutmamız gerek. Sonra mekanizasyon sorunu biran önce çözülmeli. Traktör, ekipman gibi geçici olarak da olsa kullanabileceği ihtiyaçlar karşılanmalı. Ziraat odaları, tarım krediler, belediyeler bu konuda tüm imkanlarını seferber etmeli. Bizim CHP olarak buna dair önerimiz de şuydu: Kırsal Kalkınma Destekleme Programı 2023’ün tümünün bu tarafa aktarılmasıydı. Özellikle de Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya’nın belirli ilçelerinde ciddi bir tarımsal çiftçi zararı var.
‘Halen gidilmeyen köyler var’
Henüz hayatını kaybetmiş çiftçileri bilmediklerini, arazilerin durumuna dair bilgi sahibi olmadıklarını belirten Sarıbal, “Tarım İl Müdürlükleri acil olarak bu tespitleri gerçekleştirmeli ve bu tespiti şeffaf bir şekilde paylaşmalı. Mesela hala çifçilerin kaybettikleri hayvan varlıklarıyla ilgili envanter tamamlanmış değil” diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Henüz hiçbir kurumun ulaşmadığı köyler var. Örneğin dün Malatya’nın köylerini ziyaret ettik. Doğanşehir’e bağlı Erkenek Mahallesi, ki eskiden beldeymiş. Oranın Karadere Köyü’ne gittik. 22 gün sonra ilk kez elektrik bağlamaya gidilmiş. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. bu sebeple Tarım İl Müdürlükleri bu envanterlerinin çıkarmaları lazım. Ve acil ihtiyaçlar giderilmeli.
Biz ihtiyacı olan çiftçiye yem desteğinde bulunmaya çalışıyoruz ama yetmiyor. Birçok hayvan gitti onların nakdi karşılığı tabi ki karşılanmalı ama yaşayan hayvanlar için de önlemler alınmalı. Çiftçinin büyük bir kısmı hayvanını ucuza satmak zorunda kaldı. 50-60 bin liralık hayvanları 10-20 bin liraya satıldı. Hayvanlar bu şartlar altında çeşitli hastalıklarla karşı karşıya kaldı. Ciddi bir yem ihtiyacı söz konusu. Bunun bir an önce sağlanması lazım. Çünkü çiftçilerin yemleri de sundurmaların, binaların altında kaldı.
‘Üretimi tamamlanmış ürünlerle ilgili de ciddi bir sıkıntı var’
Sarıbal, bölgedeki tarım ürünleri ile ilgili yaşanan sorunları şöyle aktardı:
Tütünle ilgili ciddi sorunlar var. Adıyaman, Malatya bölgesinde ciddi bir kayıp söz konusu. Hükümet dün KDV’yi indiriyoruz diye bir açıklama yaptı ama bu çok geç kalınmış bir durum. Şu an önemli olan çiftçinin elinde kalan ve enkaz altında kalan tütünün bedelinin ne olacağı. Kuru kayısı yine çiftçinin elinde ve yıkılan binaların altında bunlar kaldı. Bir an önce Kayısı Birliği’nin, Toprak Mahsulleri’nin devreye girip bu ürünleri biran önce alınıp bedellerinin ödenmesi gerek. Hatay’da limon dalında ve toplayıcı yok. Alıcı olsa dışarıdan gönüllü gelip toplamak isteyen üniversite öğrencileri var. Hatay’daki tüccarlar şu an enkaz altında, depolarındaki narenciyeyi bile işlemekte sıkıntı çekiyorlar.
Bir yandan da hububat kardeşlenme dönemi, gübre ihtiyacı var. Gübre yok, gübre sağlanması lazım. Yabancı ot mücadelesi yapılması lazım. Antep’te de bu deprem hissedildi. Oradaki sanayi de yavaş yavaş işlevleşiyor. Dolayısıyla bu ürünlerin pazarlama sorunu da var. Yüzlerce ton mısır hala yerlerde. Toprak Mahsülleri Ofisi bu ürünleri hızlıca almalı. Hem yem, hem un hem de makarna sanayisine bunları aktarmalı.
‘Et fiyatlarına şimdiden yansıdı’
“Tarımın bu şekilde zarar görmesinden dolayı bütün gıda fiyatlarında ciddi bir artış olmasını ön görüyoruz” diyen Sarıbal, şunları belirtti:
Et fiyatlarına baktığımızda şimdiden bir artış söz konusu olduğunu görüyoruz. Bölgede 10 milyon civarında küçükbaş, 2 milyon üzerinde büyükbaş yetiştiriliyor. Ve enkazlarda kalanlar hala belirlenmedi. Ciddi bir kaybın olduğunu biliyoruz. Buradan doğru bir hayvan azlığı olacak o bile şimdiden et fiyatlarına yansıdı.
Sarıbal, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Bölgede işçi problemi yaşanacak. Tarımda iş gücü meselesi önemli bir sorun olarak karşımızda duruyorken şimdi bu durum zorunlu göçe de dönüşecek ve mevsimlik tarım işçileri gelip gelmeyecekleri ciddi bir sorun. Hiç konuşulamayan kuraklık meselesi vardı. Şimdi yeraltı su rezervlerini kullanmak isteseler bile sondajların durumu belirsiz.
Büyük sorunlarla baş başayız. Bölge de tarım ürünleriyle ilgili ciddi bir sıkıntı var. Tarlada gübre, su bekleyen, depolarda, dallarda kalan ürünler söz konusu. Hem insani açıdan hem ekonomik açıdan hem de gıda açısından bölgenin Türkiye’ye etkisinin olumsuz olacağını çok rahat söyleyebiliriz.
Zaten şimdiden birçok çiftçi evimi ailemi kaybettim artık buralarda bu işi yapmamın bir anlamı yok diye düşünüyor. Ülke bir gıda krizi içerisindeydi şimdi bu kriz büyüyecek. Depremin üretime etkisi gıda afetine dönüşecek.
‘Üretime devam edebilmek için bir an önce önlem alınmalı’
“Çiftçinin yerinde kalması için tüm temel ihtiyaçlar karşılanmalı. Yemse yem gübreyse gübre, ilaçsa ilaç, traktörse traktör. Üretime devam edebilmeleri için her şey yapılmalı” diyen Sarıbal, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Çok büyük bir felaket yaşandı. Durduğumuz noktada tedbir almayanların gerçek sorumlu olduğunu söylemeliyiz. Ne Batı’da ne Ege’de hiçbirimizin yaşam güvenliği yok. Türkiye depreme hazırlıklı bir ülke değil. Çünkü Türkiye’de inşaat sektörü ekonominin lokomotifi, zenginleşme aracı olarak görüldüğü için deprem kenara koyuldu.