Okullar, çocuk yoksulluğunun vardığı noktayı gösteren çok çarpıcı hikayelerle dolu, çözüm de yine okul çatısı altında üretilmeli. Konuyla ilgili çalışmalar, okullarda kamusal bir beslenme programının çocukların okul devamlılığını ve başarısını artıracağını, sağlıksız beslenmeden kaynaklanan hastalıkların önünü keserek önemli bir kamusal fayda sağlayacağını gösteriyor.
Çocuklarda yetersiz beslenmeden kaynaklanan gelişimsel problemler son dönemde kamuoyuna daha da çok yansıyor.
Yetersiz ve sağlıksız beslenme, çocukların okul başarısını ve okula devamlılığını da olumsuz yönde etkiliyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın ‘Türkiye’de Çocuk Yoksulluğu’ başlıklı çalışması, yoksulluk koşulları altında yaşayan ailelerin pandemiyle birlikte sağlıklı ve yeterli besine ulaşamadığını ortaya serdi. Saha araştırmasında görüşülen ailelerin yüzde 85’i yeterli besine ulaşamıyor. Hanelerin yüzde 38,7’sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor. Görüşülen ailelerin yüzde 39’u pandemi döneminden önce de temiz içme suyuna erişemediğini söylerken, yüzde 49’u pandemi döneminde içme suyuna erişemedi.
Rakamlar, çocuklarda yetersiz beslenmeden kaynaklanan gelişme sorunlarının katlanarak artacağına işaret ediyor: Türkiye’de kız çocuklarının yüzde 85’i, oğlan çocuklarının ise yüzde 69’u yetersiz beslenmeye bağlı düşük kilo, bodurluk ve gelişim bozukluğuyla mücadele ediyor. Üstelik sağlıksız ve açlığa varan yetersiz beslenme çocuklarda öğrenme güçlüğüne yol açıyor. Yoksul ailelerin çocuklarının eğitime devam etmesinin önündeki engellerden biri de yetersiz beslenme…
Ankara’nın Altındağ ilçesinde devlet lisesinde görev yapan bir rehber öğretmen, öğrencilerin okulda bulundukları süre içinde beslenemediklerini söylüyor:
“Okul mevcudunun çoğunluğunu yoksul ailelerin çocukları oluşturuyor, sadece evde beslenebildikleri oranda besleniyorlar diyebilirim. Okulun yemekhanesi var ama henüz açılmadı. Çocukların pek çoğu kantini pahalı buluyor. Öğrencilerin çok azının ellerinde yiyecek görüyorum. Bir kısmı da dışarıdan ucuza yemek için okuldan izinsiz çıkabiliyor. Öğrencilerin okulda bulundukları süre içinde beslenmediklerini söyleyebilirim. Özellikle ilkokullarda, öğrencilerinin önemli bir kısmının beslenme çantası olmadan okula geldiğini, beslenme çantası olanların da besin değeri olmayan sağlıksız yiyeceklerle karnını doyurduğunu söyleyen öğretmen arkadaşlarım var.”
Açlık sınırında yaşayan ailelere düzenli ve güvenli gıdanın bir an önce hem yerel yönetimler hem kamu kurumları tarafından sağlanması için son dönemde umut verici bir hareketlenme var. Ekmek ve Gül’ün Eylül ayında yaptığı çağrı ile Türkiye’nin pek çok şehrinde sivil toplum örgütleri, veli dernekleri, meslek örgütleri, okullarda her çocuğa bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilmesi için çalışıyor. Okulda ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemeğin çocukların okuldan kopuşunu önleyeceği çok açık; dünyadaki örnekler okul yemeği programı uygulayan ülkelerde okullaşma oranının arttığını gösteriyor. Son dönemde Beylikdüzü, İzmit, Çankaya ve Safranbolu’da belediyeler tarafından öğrencilere ücretsiz sıcak yemek desteği hizmeti verilmeye başladı. Son olarak Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek kampanyasına destek vereceklerini açıkladı.
Gıda mühendisi ve yazar Bülent Şık, okullarda kamusal bir beslenme programının çocukların okul devamlılığını ve başarısını artıracağını, sağlıksız beslemeden kaynaklanan hastalıkların önünü keserek önemli bir kamusal fayda sağlayacağını söylüyor:
“İlk olarak, çeşitli ülkelerde yapılan çalışmaların da gösterdiği gibi okulda çocukların sağlıklı gelişimini destekleyecek besleyici bir öğün verilmesi, çocukların okula devamlılığını artıracaktır. İkincisi, çocukların zihinsel gelişimine destek olacak sağlıklı bir öğün, okul başarılarını artırıcı bir etkide bulunur. Belki de en önemlisi çocukların sağlığına yönelik uzun vadeli birtakım problemlerin önünü erkenden kesmiş ve dolayısıyla sağlıklı bir yetişkinlik dönemine yönelmelerini sağlamış oluruz. Bunun uzun dönemli faydası, ileride sağlıksız beslenmeden doğacak hastalıkların da önünü kesmek; bu da bir kamusal fayda doğuruyor haliyle… Okullara kalıcı bir beslenme desteği oluşturmak şüphesiz önemli fakat bir noktayı daha belirtmek lazım: Türkiye’de okul çağında olmayan beş yaş altı yaklaşık 6 milyon çocuk var. Yoksulluk içinde olan, gıda güvencesi açısından çeşitli sorunlar yaşayan ailelere ve o evlerdeki çocuklara da ulaşacak bir kamusal beslenme programının da gündemde olması lazım. Çünkü beş yaş altında sağlıklı beslenmenin fiziksel-zihinsel gelişim üzerindeki etkisi olağanüstü büyüktür.”
TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, HDP Grup Başkan Vekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç’un “okullarda ücretsiz ve sağlıklı yemek” sağlanması için TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergeler ve ek bütçe talebi ise AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Okullar, çocuk yoksulluğunun vardığı noktayı gösteren çok çarpıcı hikayelerle dolu. Bununla birlikte çözümü yine okul çatısı altında üretmek lazım ve görünen o ki önlem alınmazsa çocukların içinde yaşadığı derin yoksulluk gelecek nesilleri de ipotek altına alacak. Öğretmen Ağı’nın 19 Aralık’ta yaptığı ‘Çocuk Yoksulluğu ve Eğitim’ etkinliğinde konuşmacı olan insan hakları savunucusu Hacer Foggo’nun da dikkat çektiği gibi “Eğitim çocuk yoksulluğunun en görünür olduğu alan, yine de okulu yoksullukla mücadele için bir zemin olarak değerlendirmek mümkün ve çocukların okula devam ediyor olmaları eğitimin kalitesinden bile daha öncelikli.”