COP26’dan doğan umut; COP26 Koalisyonu ve halkların iklim zirvesi

COP26’dan doğan umut; COP26 Koalisyonu ve halkların iklim zirvesi

Demet Parlar

Küresel bir kriz yaşıyoruz ancak bu kriz başka bir kriz. Bugüne kadar hiç yaşanmamış, insanlığın ilk kez deneyimlemekte olduğu bir kriz… Kapitalizmin geleneksel krizlerini de, politik krizleri, Covid-19 krizini de aşan ya da daha doğru bir deyişle hepsini kapsayan, bütünleyen bir kriz bu kriz… İklim krizinden bahsettiğimi belirtmeme gerek yok sanıyorum. Gelecek kuşakların simgesi haline gelen Greta Turnberg’in deyişiyle “Evimiz yanıyor! ” Bu analoji öylesine yerinde ve anlamlı ki… Ama ne yazık ki 2019’daki bu sessiz çığlığa, son 50 yıldır yayımlanan binlerce sayfalık raporlara, gezegenimizin sınırlı kaynaklarının sınırsız açgözlülüğümüz nedeniyle tükenmekte olduğunu gösteren verilere rağmen, hatta 1979’da düzenlenen Birinci Dünya İklim kongresi sonrası yapılan uluslararası yüzlerce toplantıya , Kyoto ve Paris anlaşmaları gibi anlaşmalara, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’in raporlarına rağmen değişen bir şey yok; gezegenimizin 4,5 milyar yıllık tarihinde görülmemiş bir hızla CO2 emisyonları ve buna bağlı olarak küresel ısınma artıyor.

Aslında değişen tek bir şey var; Dünya liderlerinin, politikacıların, şirketlerin dilinin rengi değişti, kahverengiden yeşile dönüştü. 20 yıldır gündelik dilimizin bir parçası olan deyişle “algı yönetimi” ile bu büyük felaketi önlemek için bir şeyler yapıldığı izlenimi veren bir “yeşil dil ” kullanılmaya başlandı; ” Yeşil ekonomi”, “yeşil dönüşüm ” gibi bir yeşil lafazanlığıdır gidiyor… Yeşil yeşil konuşanlardan Dünya’nın en fazla karbon emisyonları üreticisi ABD’nin iklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry, COP26’nin dünyanın çevre sorunlarının üstesinden gelebilmesi için ‘son şansı’ olduğunu söylüyor. Hayatının 50 yılını çevre konusunda farkındalık yaratmak için harcadığını söyleyen Prens Charles her yere özel jet ve helikopterlerle uçarak karbon emisyonlarının salınımın artışına önemli katkılarda bulunuyor. Dünya liderleri de özel jet ve onlarca sayıda araç konvoylarıyla seyahat ederek söylediklerinin aksine iklim krizini ciddiye almadıklarını göstermiş oluyorlar. Diğer yandan et, süt ve yumurta için hayvan yetiştirmek, dünyadaki tüm kara, deniz ve hava ulaşım araçlarının toplamından daha fazla sera gazı üretiyor olmasına rağmen, arkasındaki büyük sermayenin baskısı nedeniyle hayvancılık ve endüstriyel balıkçılıktan çevre konferanslarında bile söz edilemiyor.

Zaten Paris Anlaşması’nda alınan kararlara verilen sözlere rağmen, karbon emisyonlarındaki hızlı artış tek başına bu tutarsızlığı ve önlem alma konusundaki isteksizliği, yavaşlığı ortaya koymak için yeterli. 2015’te 197 ülkenin imzaladığı Paris Anlaşması’nın yapıldığı COP21’de herkesin uymakla yükümlü olduğu belirlenen hedefler şunlardı: Sera gazlarını azaltılmak, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji üretimine hız vermek, küresel ısınmayı 2°C’nin “oldukça altına” indirmek ve mümkünse 1,5°C ile sınırlamak ve iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmeleri için yoksul ülkelere maddi yardım yapmak. Oysa Paris Anlaşması’nın üzerinden altı yıl geçmiş olmasına rağmen alınan mesafe deyiş yerindeyse “bir arpa boyu”. Örneğin yaklaşık bir ay önce yayımlanan kapsamlı bir araştırma, Covid-19 pandemisinin kriz boyutundan çıkmasının ekonomideki yarattığı canlanma sonucunda fosil yakıt kullanımının aşağıdaki grafikte olduğu gibi yeniden büyük bir hızla arttığını gösteriyor.

 

 

Paris Anlaşması’nda görüş birliğine varılan konulardan biri de, beş yılda bir ülkelerin verdikleri taahhütleri uygulamadaki durumunu değerlendirmekti. Koronavirüs salgını nedeniyle geçen sene yapılamayan 5. yıl değerlendirme toplantısı COP26, bu yıla ertelendi. 31 Ekimde başlayan konferansa her zaman olduğu gibi Dünya liderleri, iklim bilimciler ve iklim aktivistleri katılıyor. Dünya medyasının yakından takip ettiği bu zirveye bu sene toplam 25 bin kişinin katılımı bekleniyor.

Ne yazık ki geçtiğimiz altı yıla bakınca konferansın resmi programından çıkacak sonuçların uygulanabilirliğine Paris Anlaşması ile ortaya konan gezegenimizin kırmızı çizgisi 1,5 derecelik küresel ısınma eşiğine ulaşmamak için gerekli önlemlerin alınacağına, bu önlemlerin gerçekleşmesini sağlayacak finansın küresel düzeyde adil bir şekilde kullanılacağına dair umutlar çok az. Bu umutsuzluk bir büyük umudun doğmasını sağlıyor aslında. Adı COP 26 Koalisyonu olan bu umut Glasgow’dan gezegenimizin her köşesine yayılıyor.

COP 26 hazırlık sürecinde Dünya liderlerinin, hükümetlerin, politikacıların, sorumlu büyük şirketlerin iklim değişimini yavaşlatmak, kapitalizmin biyosfer üzerindeki zararlı etkilerini azaltmak için etkili bir adım atmayacaklarına dair umutsuzlukları nedeniyle dünya halkları iklim krizine karşı kenetlendi, COP26 Koalisyonu adı altında “iklim Adaleti” için küresel bir organizasyon başladı. Glasgow’daki COP26 zirvesi öncesinde bu organizasyona katılan COP26 Türkiye Koalisyonu (1) “Bizler, Türkiye’deki emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ+’lar, kısacası yaşamları tarumar edilen ve geleceğinden kaygı duyanlar olarak halkların iklim hareketine katılıyoruz. 6 Kasım’da Küresel İklim Eylemi Günü’nde sokaklarda olacağız, 7-10 Kasım’da da Glasgow’da Halkların İklim Zirvesi’ndeyiz.” diyen, iklimin değil sistemin değişmesi gerektiğini vurgulayan bir bir tutum belgesi yayımladı.(2)

COP26 Koalisyonu organizasyonu çerçevesinde 6 Kasım’da hem Glaskow’da, hem de Dünyanın her yerinde kapitalizmin sürdürülemezliğini, doğadaki yıkımın bedelinin 6. yok oluşa gidiş olacağını vurgulayan çok renkli ve sesli iklim eylemleri, yürüyüşleri yapıldı, fosil yakıtların kullanımın sıfırlanması başta olmak üzere küresel ısınmaya neden olan tüm endüstriyel üretimlerden ve politik davranışlardan vazgeçilmesi gerektiği, sanayi kapitalizmin 250 yıldır tüm canlılar üzerindeki hoyrat ve acımasız uygulamalarının değişmesi, yaşamda ve ekonomide bir sistem ve anlayış farklılığı gerekliliği yüksek sesle dillendirilmeye başlanarak uzun soluklu bir mücadelenin ilk ama güçlü adımları atıldı.

Gezegenimizi kapitalizmin hoyrat ellerinden kurtarmak için COP26’dan değil, bugün Glasgow’da başlayacak olan Halkların İklim Zirvesi’nden gelecek kararları bekliyoruz.


(1) COP26 Türkiye Koalisyonu katılımcıları:


(2) COP26 Türkiye Koalisyonu geçen hafta paylaştığı tutum belgesinde “İklimi değil, sistemi değiştirmek için halkların öz gücüne güveniyoruz; gezegenimizin ortak geleceğine inanıyoruz” ifadelerini kullanmıştı. İlgili habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

gazetekarinca.com/cop26-turkiye-koalisyonundan-cagri/