Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları bu hafta devletin yükümlülüklerini hatırlattı. İHD’nin Diyarbakır ve Urfa şubeleri ile kayıp yakınları, öldürülen Arman’ın faillerini ve zorla kaybedilen Tanış ve Deniz’in akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri ise 27 yıl önce mesai saatlerinde ortadan kaybolan DİSK Genel İş üyesi İsmail Şahin’in akıbeti sordu.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 930’uncusunu çevrimiçi gerçekleştirdi.
Bu hafta açıklamayı, 21 Mart 1995’te polis tarafından gözaltına alınan ve kaybedilen Hasan Ocak’ın yeğeni Dilcan Acer okudu.
Bu haftaki eylemde, 18 Ocak 1996 tarihinde mesai saatlerinde ortadan kaybolan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Beyoğlu Belediyesi çalışanı ve DİSK Genel İş üyesi İsmail Şahin’in akıbeti soruldu.
‘Devlet sorumluları belirleyip yargılamakla yükümlüdür’
Acer, yaptığı açıklamada şu sözleri kaydetti:
Yaşam hakkının devlet eli ile ve başkaları tarafından ihlal edilmesinin önlenmesini içerir biçimde devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri söz konusudur. Yaşam hakkı ihlali gerçekleştiğinde, devlet olayı tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak, sorumluları belirleyip yargılamak ve cezalandırmakla yükümlüdür.
Yaşam hakkı ihlali iddiaları karşısında ihlali çevreleyen tüm koşulları ortaya çıkarmak, ihlalden sorumlu tutulabilecek kişi ve kuruluşları tespit etmek, sorumluları cezalandırmak savcıların ve mahkemelerinin görevidir. Bu görevin layıkıyla yerine getirilmemesi devletin yaşam hakkı ihlalindeki sorumluluğuna işaret eder.
930 haftadır bu topraklardaki yaşam hakkı ihlallerinin son bulması için devletin ilgili organlarını göreve çağırıyoruz.
Acer, İsmail Şahin dosyasını kamuoyuyla da paylaştı.
‘Şahin, Beyoğlu Belediyesi’nde işçi olarak çalışıyordu’
36 yaşındaki iki çocuk babası İsmail Şahin, Beyoğlu Belediyesi’nde işçi olarak çalışıyordu. DİSK Genel İş üyesiydi. 18 Ocak 1996 günü sabah saat 06.30’da görev yaptığı 34 ATZ 59 plakalı temizlik aracında iş başı yaptı.
Her sabah olduğu gibi temizliğe İstiklal Caddesi ile başlayan araç, 11. nokta olan Mimar Sinan Üniversitesi’ne geldiğinde iş arkadaşları İsmail Şahin’in elindeki süpürge ile birlikte ortadan kaybolduğunu söyledi. Şahin Ailesi sürekli ağlayan bu kişilerin çelişkili bilgiler verdiklerini ve konuşmaktan korktuklarını fark etti. Aynı günlerde İsmail’in 4 yaşındaki kızı annesine, babasını televizyonda polislerle gördüğünü söyledi.
Aile Beyoğlu Belediyesi’ne başvurdu. İsmail Şahin’in mesai saatleri içerisinde kaybolduğunu ve bundan işveren olarak sorumlu olduklarını söyleyerek olayı araştırmalarını istedi. Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne kayıp başvurusu yaptı. Savcılığa suç duyurusunda bulunarak İsmail Şahin’in akıbetinin soruşturulmasını istedi.
Devlet İsmail Şahin dosyasında etkili bir soruşturma yapma, olayda sorumluluğu olanları ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmedi. İsmail Şahin’in başına ne geldiği bugüne kadar öğrenilemedi.
930’uncu haftamızda devleti yönetenlere bir kez daha sesleniyoruz: Devlet yalnız gözaltında kaybedilenlerin değil, ortadan kaybolan kişilerin de akıbetini araştırmak ve açığa çıkartmakla sorumludur. Her ailenin kaybolan yakınının akıbetini bilmeye hakkı vardır.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 728’inci haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı.
Bu haftaki eylemlerinde, 20 Ocak 1992 tarihinde Diyarbakır’da öldürülen Harbi Arman’ın faillerini sordular.
İHD Diyarbakır Şube Başkan Abdullah Zeytun, Kemal Kurkut’u öldüren kolluk görevlerinin yargılandığı davaları izlediklerini ve bu davalar neticesinde verilen beraat ve aklama kararlarının katilleri koruyan kararlar olduğunu bir kez daha gözlemlediklerini söyledi.
Zeytun, şöyle devam etti:
Mahkeme bu kararını verirken de Kemal’i öldürmenin yasal ve görev icabı gereken bir fiil olduğu gerekçesine dayandırdı. Hâlbuki kamuoyunun da bildiği üzere herkesin gördüğü deliller üzerine failin kasti bir şekilde Kemal’i sırtından vurduğu görülüyordu. Kasıtlı insan öldürmeden ceza alması gerekirken sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Elbette ki bu karar tüm Kürtlerin bu meydanda yıllardır hak mücadelesi veren, adalet talebinde bulunanların tanık olduğu kararlardır. Bugüne kadar yüzlerce hikâyesini, geçmişini, bütün olgu tanıklarıyla paylaştığımız gözaltında kaybettirilenler ve devletin işlediği politik cinayetlerde hiçbir fail hakkında hesaplaşmaya gidilmedi. Devlette o politikalarıyla yüzleşmedi.
Hafta içerisinde görülen birçok davanın cezasızlıkla sonuçlandığını belirten Zeytun, “Vartinis ve JİTEM Ankara davalarında failler tespitli olmasına” rağmen üst düzey kamu görevlileri ve kolluk kuvvetlerinin henüz cezalandırmaya tabi tutulmadığını ifade etti.
Zeytun, şunları kaydetti:
Öte yandan bütün bu uygulamaları, haksız ve hukuksuz uygulamaları ifade ederken resmi ideolojinin bütün inkâr ve söylemlerine karşı mücadele ettiği için hedef gösterilerek katledilen Hrant Dink’i de burada anmak isteriz. Gözaltında kaybettirilen kişilerin, politik cinayetlere maruz kalan kişilerin ve yakınlarının başına gelindiği üzere onlarda politik faaliyetleri nedeniyle hedef gösterildiler. Çoğu kişi gözaltına alınarak kaybettirilirken çoğu kişide bu politik cinayetlerin mağduru oldular. Bütün bunları dile getiriyor ve onların bu politik ve kimlik mücadelesinin hiçbir şekilde ötelenemeyeceğini bir kez daha belirtmek istiyoruz.
Gözaltında öldürülen Arman’ın hikayesi İHD Diyarbakır Yönetim Kurulu üyesi Derya Yıldırım tarafından okunduktan sonra oturma eylemi gerçekleştirildi.
İHD Urfa Şubesi ve kayıp yakınları da, 564’üncü buluşmayı Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi.
İHD Urfa Şube Yöneticisi Zana Yücel Bozkurt, kayıpların akıbetini, sonuç alıncaya kadar sormaya devam edeceklerini söyledi.
Eylemde, 25 Ocak 2001 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’in hikayesi okunarak akıbetleri soruldu.
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.