Cumartesi Anneleri’nin 700. haftasından bu yana yasaklanan Galatasaray Meydanı’ndaki eylemleri için AYM Kasım 2022’de ‘ihlal kararı’ verdi. Karara rağmen beş haftadır polis eyleme müdahale ederek katılanları gözaltına alıyor. Cumartesi İnsanı Maside Ocak, ‘‘İktidar, HÜDA PAR gibi yapılarla ittifaka girdi. Eylemlerimize bu kadar sert tepki verilmesi faillerle uzlaşmalarının ifadesidir’’ dedi.
7 Mayıs 1995 tarihinden beri Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi günü toplanarak kayıplarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın eylemlerine 2018’de yasak kararı getirilmişti.
Cumartesi İnsanı Maside Ocak ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri bu yasak kararı üzerine toplanma özgürlüğü hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunmuştu. AYM, Kasım 2022’de ‘ihlal kararı’ vererek yapılan başvuruyu haklı buldu.
Ancak AYM’nin eylemin yasaklanmasına ilişkin iki kere verdiği ‘ihlal kararı’na rağmen polis, Galatasaray Meydanı’ndaki eyleme beş haftadır müdahale ederek gözaltılar yapıyor.
İHD Genel Başkanı Eren Keskin konuya ilişkin açıklama yaparak, “Beyaz Torosların aktörleriyle yan yana geldiler. Örneğin Mehmet Ağar ve Tansu Çiller. Bu isimler bugün iktidarla görülen kişiler. Bunlar artık iktidarın ortakları. İktidarın 15 yıl önceki söylemleriyle bugünkü söylemlerine bakarsanız, değişen çok şey oldu’’ açıklaması yapmıştı.
Bu sebeple 14 Mayıs’taki seçim, Türkiye’de yaşanan faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması ve Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın hak mücadelesi açısından kritik öneme sahip.
Cumartesi İnsanı Maside Ocak, Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları eylemlerin anlamını ve 14 Mayıs seçimlerinin kendileri için kritik bir öneme sahip olduğunu Gazete Karınca’ya anlattı.
Özellikle son beş yıldır temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığını söyleyen Maside Ocak, “Bunlar Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin hemen ardından yaşanan şeyler. İktidarın, demokratik hakkını kullanmak isteyen herkese karşı tavrı budur’ dedi.
Karar ve uygulama tutarsız
AYM’nin verdiği ‘ihlal kararı’nın yapılan hukuksuzluğun kanıtı olduğunu belirten Ocak, uygulamadaki tutarsızlıkları şöyle açıkladı:
AYM, bu yasağın kaldırılması için yetkilileri göreve çağırdı. Yeni ihlallerin oluşmaması için Kaymakamlığa bir ödev yükledi. AYM kararlarının her kurumu bağlaması gerekirken Beyoğlu Kaymakamlığı görmezden geliyor. Bir de kaymakamlık ve valilik, ‘ben yasaklamadım’ diyor ama beş haftadır biz gözaltına alınıyoruz. Gözaltındayken bize yasak kararını tebliğ etmelerini istiyoruz ama bu kararı tebliğ edemiyorlar. Çünkü öyle bir yasak yok. Kaymakamlık bir yasak tebliğ etmiş olursa suç işleyeceğini, haklarında işlem yapılacağını biliyor. Oysa kolluk güçlerine verilen bir müdahale emri var, dolayısıyla onlar da işin içinden çıkamıyorlar.
‘Ne Galatasaray Meydanı’ndan, ne de kayıplarımızdan vazgeçeceğiz’
Ocak, Galatasaray Meydanı’nın kendileri için önemini şu sözlerle ifade etti:
Galatasaray Meydanı biz kayıp yakınları için kayıplarımızla buluşma mekânı ve aynı zamanda bir mücadele alanı bizim için. Taleplerimizi dile getirdiğimiz bir alan, dolayısıyla ne olursa olsun hangi uygulama ile karşılaşırsak karşılaşalım biz yasaların bize tanıdığı haklarımızı kullanacağız. Ne Galatasaray Meydanı’ndan ne de kayıplarımızdan vazgeçeceğiz.
14 Mayıs seçimlerinin kayıplar mücadelesi için önemli olduğuna değinen Ocak, AKP deneyimini yaşadıktan sonra, partilere somut adım atmadan güvenmeyeceklerini belirtiyor:
AKP, iktidarı döneminde faili meçhul cinayetler ve kayıplarla ilgili tüzüğünde yer alan maddeleri dahi ihlal etti. Bir yanımız her zaman umudu büyütüyor ama umarız partiler seçim döneminde verilen sözleri Meclis’te de icraatları ile ispat ederler. Beklentimiz var ve verilen sözlerin yerine getirilmesi için ısrarcı olacağız.
‘HÜDA PAR ile ittifak faillerle uzlaşmaktır’
Türkiye’de zorla kaybedilme tehdidinin halen ortadan kalkmadığını vurgulayan Ocak, Cumhur İttifakı’ndaki partilerin yaklaşımını hatırlattı:
Bu dönemde iktidar HÜDA PAR gibi yapılarla bir ittifaka girdi. Eylemlerimize bu kadar sert tepki verilmesi faillerle uzlaşmalarının ifadesidir. Sonuçta fotoğrafını kaldırdığımız ve unutturmamaya çalıştığımız kayıplarımız arasında Hizbullah denilen ekibin de kaybettiği insanlar var. Daha geçtiğimiz aylarda futbol maçlarında Yeşil’in posterleri açıldı. Bu daha o zaman, faillerle uzlaştıklarının bir göstergesi idi. Dolayısıyla bu dönemde bizi susturmaya, sözümüzü bastırmaya çalışıyorlar. Bizi baskılayarak kendi siyasi ittifaklarını var etmeye çalışıyorlar.
Yüzleşme ve hesaplaşma taleplerini hatırlatan Ocak, “Yüzleşmeden önce bir hesaplaşmanın yaşanması gerekiyor. Kaybedenlerin ve kaybetme iklimini yaratanların yargılanması, cezalandırılması gerekiyor ki gerçek anlamda adalet yerini bulsun. Yoksa yüzleşmeden bile bahsedemeyiz” dedi.