Ercan Sezgin
Son günlerde başta Federe Kürdistan Bölgesi olmak üzere, Irak’ın bir çok yerinde, DAİŞ peş peşe eylemler yapmaya başladı. Özellikle eylemler, Federe Kürdistan Bölgesi’nden ve Irak Anayasası’nın 140. Maddesi’ne göre tartışmalı olan bölgelerde yoğunlaştı. Önce art arda Germiyan bölgesinde eylemler yapıldı. Saldırılarda 8 Peşmerge yaşamını yitirdi. Daha sonra Maxmur’da Peşmerge ve sivil halka saldırdılar. Saldırılarda 10 Peşmerge ve 4 sivil yaşamını yitirdi. Maxmur’un ardından Kerkük’te peş peşe eylemler gerçekleşti. Önce Sergeran ilçesi Lehiban köyünü ele geçirip yaktı, sonra da Pırdê de Peşmerge güçlerine saldırdı. Pırdê’de 4 Peşmerge yaşamını yitirdi. Son bir haftada Federe Kürdistan Bölgesi’nde 22’si Peşmerge, 3’ü sivil toplam 25 kişi bu saldırıda yaşamını yitirdi. DAİŞ, neredeyse artık günlük eylem yapmaya başladı.
Saldırıların geliştiği döneme bakalım. Irak genelinde, 10 Ekim’de yapılan seçimlerden sonra her ne kadar hükümet kurma arayışları olsa da, çok sancılı olacağa benziyor. Seçimlerden yenilgiyle çıkan İran yanlısı Şialar, önce seçim sonuçlarını kabul etmeyeceklerini belirtip, protesto gösterileri düzenlediler. Şimdi de yeni hükümette yer almak için diyalog ve müzakerelerde bulunuyorlar. ABD, İran’ın etkisinin kırıldığı bir hükümetin kurulmasını hedefliyor. Ancak bu pek mümkün görünmüyor. İran’ın olmadığı bir hükümet kurulsa bile dağılır. Böylesi bir karmaşada Şiaları dengelemek için en kullanışlı kesimler Sünniler oluyor. DAİŞ de bunun için bulunmaz bir nimettir.
Diğer bir önemli nokta ise, Irak askerleri ile Peşmerge’nin başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelere dönmesi kararı alınmasıydı. Normalde bu 25 Kasım’da gerçekleşecekti. Tam bu esnada Irak Türkmen Cephesi’nden tehdit dolu açıklamalar geldi. Peşmerge’nin Kerkü’ke geri dönmesini kabul etmeyeceklerini söyleyip Kerkük’ün bir Türk şehri olduğunu belirtip, Maxmur’u tehdit ettiler. Türkmen Cephesi’nin açıklamalarında sonra Devlet Bahçeli de benzer açıklamalarda bulundu ve bu durumu kabul etmeyeceklerini söyledi. Bu açıklamaların ardından Kerkük ve çevresinde, Maxmur ve çevresinde, Türkmen bölgelerinin yakın olduğu yerlerde peş peşe DAİŞ eylemleri gelişti. Bu açıklamalardan sonra bu eylemler tesadüf olamaz. DAİŞ’in Türkiye ile olan ilişkileri, tüm dünya alem tarafından biliniyor. Bir çok belge ve görüntülerle DAİŞ-Türkiye ilişkileri kanıtlanmış durumdadır. Acaba Türkiye DAİŞ’i kullanıp, Iraktaki karmaşadan yararlanarak, Kerkük’te bir oldu bitti mi yapmak istiyor? Olayların Kerkük ve Maxmur’un etrafında gelişmesi bunu gösteriyor.
Tüm bunları yan yana getirdiğimizde, DAİŞ canlandı mı, canlandırılıyor mu? Çok açık ki, canlandırılıyor. Ortada ilginç bir durum var. Aynı DAİŞ’in Musul’u işgal ettiği dönem gibi tüm güçler sessiz kalıyor. Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin, Irak askerlerinin, Haşdi Şabi’nin Peşmerge’nin gözleri önünde bir haftadır saldırılar oluyor. Kimseden ses seda çıkmıyor. Özelliklede Koalisyon Güçleri yaşananlar karşısında çok sessiz. Acaba ABD’nin Irak’tan çekilme takvimi ile ilgili bir bağı var mıdır?
DAİŞ başından beri taşeron bir örgüttü. Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışan güçler tarafından bir dizayn aracı olarak kullanıldı. Yine Türkiye gibi bölgesel güçler bu örgütü, kendi çıkarları doğrultusunda hep kullandı. Hatta mezhepsel olarak karşıt olsalar da, dönem dönem İran bile DAİŞ’i kendi çıkarları için kullandı. Bunun için de DAİŞ tümden bitirilmedi. Bitirilmesi de hiç bir gücün işine gelmezdi. Sınırlandırılıp yeri zamanı gelince, bir dizayn aracı olarak yeniden canlandırılmalıydı. DAİŞ ‘in Irak’ın tartışmalı bölgelerinde yeri, üsleri, hareketliliği bilindiği halde hiç dokunulmadı. Maxmur’a yakın olan Karacox Dağı’nda DAİŞ’lilerin üslendiği herkes tarafından biliyordu. Koalisyon güçleri istese Karacox’un etrafı kuşatılır bir günde bitirilirdi, ancak yapılmadı. Şimdi zamanı geldi, yeniden sahneye çıkarılıyor. Bir tezgah var. Ama bu tezgah kime ve nereye kadar belli değil.