“Siyaset dışındaki konulardaki” soruları yanıtlayan Selahattin Demirtaş, hayata, özlemlerine, beğenilerine, hayallerine dair konuştu. Müzisyen olmayı hayal ettiğini söyleyen Demirtaş “Belki de müzisyen olurum” diyerek hayalinden vazgeçmediğini vurguladı.
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kısa Dalga yazarı Mehmet Deprem’in sorularını yanıtladı.
Mehmet Deprem’in “tamamen siyaset dışı konulardaki sorular” olarak Demirtaş’a yönelttiği soruları cevaplayan Demirtaş hayata, özlemlerine, beğenilerine, hayallerine dair konuştu.
‘Selo kahvaltısı’
Demirtaş’a ilk sorulan en iyi yaptığı yemek ve püf noktaları oldu..
Demirtaş’ın cevabı şöyle oldu:
“Şakası bir yana, gerçekten iyi kahvaltı hazırlarım. Güzel omlet yaparım mesela. Yumurtanın sarısını dağıtmadan önce beyazını iyice pişiririm, en son sarısını dağıtırım, kekik ve pul biber eker, hafif karıştırırım.
Peyniri, zeytini, söğüş salatayı, yeşilliği süslerim. Ekmeği mutlaka dilimlerim. Kaçak çayı çok önceden demlemişimdir. Kahvaltı hazır olduğunda, demini iyice almış olur.
Gördüğünüz gibi, aslında çok da muhteşem bir tarif değil 🙂 Herkes gibi hazırlıyorum belki de. Benimkinin tek farkı, adının meşhur olması: Selo kahvaltısı 🙂
Röportajın devamında sorulan sorular ve gelen cevapların bazıları şöyle:
– En çok hangi yemeği yemeyi özlediniz?
Büyük kızım evde çok güzel pizza yapıyormuş, henüz yiyemedim. En çok onu özledim, hem de hiç yiyemediğim halde.
‘San Francisco’yu hep sevmişimdir’
– En çok ne yapmayı özlediniz?
Soru çok kışkırtıcı ama sanırım gerçeği söylememi beklemiyorsunuz 🙂 Bisikletle dolaşmayı özledim diyeyim.
– Diyarbakır’da değil de Türkiye’de veya Dünya’da başka bir şehirde doğma şansınız olsaydı, nereyi tercih ederdiniz? Neden?
Valla insan Diyarbakır’da doğunca başka bir yerde doğası gelmiyor. Ancak ille de bir yerde doğmam şartsa Diyarbakır’a yakın bir şehir olsun isterdim.
Dünyada ise San Francisco’yu hep sevmişimdir. Çok sakin ve güzel bir şehir. Özellikle üzüm bağları ile şarap evlerinin olduğu Napa bölgesi olabilirdi.
Tabii Başak’ın da aynı yerde doğması şartıyla. Yoksa benim için büyük kayıp olur, kendisi de ondan habersiz başka yerde doğduğum için acayip bozulur ve feci trip atar.
‘Müzisyen olmak isterdim, hayalimdir’
– Politika ile uğraşmanızı gerektirmeyen koşullarda doğmuş olsaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Müzisyen olmak isterdim, hayalimdir. Hayalimden vazgeçmiş değilim, belki de müzisyen olurum.
‘Su tesisatçısıyım ben’
– Avukat ve siyasetçi olmadığınızı düşünün. “Ekmeğimi taştan çıkarırım” diyeceğiniz bir zanaatınız var mı?
Su tesisatçısıyım ben. Bir zamanlar bu işin ustasıydım, halen yapabilirim sanırım.
– İki kızınız var. Bir de oğlunuz olsun ister miydiniz? Nedenleriyle birlikte söyler misiniz?
Hayır, bir kızımız daha olmasını isterdim. Hatta iki, üç kızımız daha. Erkek egemen zihniyete inat olsun diye Amazon ordusu yetiştirmiş olurduk. Gerçi iki kızımız da ordu sayılır, onlara da haksızlık etmeyeyim şimdi.
Tatil yeri: Bizim evin balkonun
– Eşiniz Başak Hanım ile her şeyden uzakta bir tatil yapmak isteseniz o nasıl ve nerede bir tatil olurdu?
Bizim evin balkonundan daha fazla huzur bulduğumuz bir yer yok. Biz Başak ile en huzurlu, en keyifli tatillerimizi balkonda yaptık. Yazları, güneş battıktan ve şöyle bir yıkayıp serinlettikten sonra kahvelerimizi alıp tatil bölgesine geçerdik 🙂
Görüşlerde ikimiz de o balkon sefalarını hâlâ çok özlediğimizi söylüyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkürlerimi arz ederim
‘Hapishanelerin nasıl yönetilmemesi gerektiğini öğrendim’
– Dışarda vakit bulamadığınız için yapamadığınız fakat cezaevinde yapabildiğiniz bir uğraşınız var mı?
Kitap yazdım, karikatür çizdim, resim yaptım, ketıldan tweet atmayı öğrendim, yirmi beş tane söz yazıp besteledim, hapishanelerin nasıl yönetilmemesi gerektiğini öğrendim, daha ne olsun? Ayrıca keman ve kemençe çalmayı öğrenmeye çalışıyorum.
Rüstem Avcı arkadaşımın önerisini dikkate alarak bana bu fırsatı sunan “Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkürlerimi arz ediyorum.” 🙂
Favori kitaplar
– Favoriniz olan beş kitabı rica etsek?
Kitap ismi şeklinde en az yüz tane yazmak gerekir, beş favori kitap yazmak çok riskli. Ama herkes Darwin’i, Marx’ı, Einstein’ı, dinler tarihini, ana hatlarıyla felsefeyi, dünya ve toplumlar tarihini, coğrafyayı, ekonomi ve ekolojiyi ve elbette toplumsal cinsiyeti az çok okumuş, öğrenmiş olmalıdır. Bunun üstüne, yanına, altına bol bol edebiyat okumalıdır ki, okudukları bir şeye benzesin.
O nedenle beş favori kitabım yok diyebilirim.
Ama benim yazdığım beş kitap var: Seher, Devran, Leylan, Efsun, DAD 🙂
– Peki beş favori filminizi istesek?
Aslında aynı şey geçerli. Yine de saymam gerekirse Yılmaz Güney Yol, Cesur Yürek, Piyanist, Textê Reş (Kara Tahta) ve Babam ve Oğlum olabilir.
– Anneniz babanız bazen size sitem edip “Keşke avukatlığa devam etseydin, nereden çıktı bu siyaset” diyorlar mı hala? Bu konuda aranızdaki sohbetlerde neler konuşuluyor?
İki buçuk yıl önce annem ve babam ziyaretime gelirlerken trafik kazası geçirmişlerdi. Tedavi süreçleri, pandemi derken o kazadan sonra ilk defa geçen ay görüşüme geldiler.
Hiç sitemleri yok. Benimle gurur duyduklarını biliyorum, tıpkı benim de onlarla gurur duyduğum gibi. Politika dışında siyaset konuşuruz